Deniz göçebelerinin içme suyuna kolayca ulaşabilmesi için su üzerine yerleştirilecek şekilde tasarlanan WaterPod, güneş enerjisi ile damıtma yaparak deniz suyunu içilebilir suya dönüştürebilmesiyle dikkat çekiyor.

UNICEF ve Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, dünya üzerinde her 3 kişiden 1’i güvenli içme suyuna erişemiyor. Bu gruba deniz göçebeleri de dahil. Bu kişilerin yeterli içme suyu satın alabilmeleri için genellikle uzaklara gitmeleri gerekiyor. Bilindiği üzere Dünya’nın %97’sini okyanuslar oluşturuyor. Bu oran suyun tuzdan arındırılmasıyla içilebilir su elde etmek için oldukça bereketli bir ortam yaratıyor. Ancak tuzdan arındırma işlemi çevresel açıdan maliyetli bir süreci kapsıyor. Bu nedenle WaterPod, malzeme kullanımı açısından sürdürülebilirliğe ve içilebilir su üretmek için düşük maliyetli ancak çevre dostu bir tuzdan arındırma yöntemine başvuruyor.

WaterPod’un tasarım sürecini gösteren bir görsel

Fikrin çıkış noktası nasıl?

Ekip, zihin haritalama ile başlıyor. Malezya’daki Sandakan’ın doğu kıyısındaki deniz göçebeleri topluluğunu inceliyor ve ana sorunun güvenli içme suyuna erişimlerinin olmaması olduğunu belirliyor. Plastik atıklarla dolu çok kirli bir denizde yaşayan yerlilere yardım etmek istiyor. Bu nedenle, topluluk çevresindeki plastik kirliliğini azaltmak için plastik atıkların bir su tuzdan arındırma kapsülüne geri dönüştürülebileceği alternatif bir sürdürülebilir yöntem oluşturmayı araştırıyor.

Yenilenebilir enerji gibi doğal kaynaklardan yararlanmayı hedefleyen ekip, suyun tuzdan arındırma işleminin farklı yöntemlerini tasarımla birleştirilebilecek sürdürülebilir malzemeleri araştırıyor. Bu süreçte birkaç konsept deneyi yapılıyor. Nihai tasarım materyali, konsantre tuzlu su atığının deniz yaşamının ekosistemini bozmasını önlemek için mangrov ağacından üretiliyor. Kendi kendini temizleyen tuz reddetme fitili yapısı, mantardan elde edilen yarı küresel alüminyum levha gibi doğadan ilham alıyor. Bu materyal aynı zamanda daha hızlı buharlaşma için yüzey alanını artırıyor.

WaterPod nasıl çalışıyor?

WaterPod, kendi kendini temizleyen bir güneş enerjisiyle tuzdan arındırma sistemi üzerinde çalışıyor. Deniz suyunu alttan emen ve alüminyum levhanın üzerine yerleştirilen siyah kumaşa taşınan fitil yapısı, deniz suyundaki tuz kirleticisini çözüp reddederek tuz reddetme davranışı gösteriyor.

WaterPod’un çalışma prensibi.

Alüminyum levha, siyah kumaşa yayılan suyun yüzey alanını artırmak için yarı küresel olarak tasarlanmış. Bu sayede kirleticiyi geride bırakırken deniz suyunun daha hızlı buharlaşmasına neden oluyor. Kapağın etrafındaki soğutma, ortam havası ile yoğuşma işlemi gerçekleştiriyor. Yarı küresel formu takiben, yoğuşma daha sonra aşağıdaki depoya verimli bir şekilde akıyor ve bir su pompası sistemi aracılığıyla geri alınabiliyor.

WaterPod ile denizde farklı ilginç platform şekilleri oluşturmak için birden fazla bölmeyi birbirine bağlayabilen aynı zamanda devrilmeden yüzdürme kararlılığını artıran modüler bir konsept geliştirmek hedeflenmiş.

Çevresel sürdürülebilirlik gözetiliyor

Plastik kirliliğiyle mücadele için sürdürülebilir kimlik yaratan WaterPod, ana materyal olarak okyanuslardan toplanan geri dönüştürülmüş plastik malzemeler kullanılması planlanmış. Döner kalıplama ile oluşturulan iç kısım daha sonra ısı yalıtımı ve yüzdürme geliştirme işlevi gören genleşmiş poliüretan köpük ile doldurulurken alt kubbe ağırlık stabilitesini artırmak için çimento ile doldurulmuş.

Bu nedenle proje plastik kirliliği konusunda farkındalık yaratmanın yanı sıra okyanustaki plastik atıkları ileri dönüşüm ile tüketime geri kazandırıyor.

Gelecekte WaterPod nerede?

Ekip bir sonraki adımı WaterPod’un pratiklik ve üretim sorunları açısından etkinliğinin doğrulanması olduğunu ifade ediyor. Aynı zamanda projeyi ileriye götürmek, daha fazla araştırma ve geliştirme yapabilmek için gerekli fon bulunmayı umuyor.

The James Dyson Award’da ulusal alanda ödül kazanan projenin tanım videosunu izleyebilirsiniz.

Kaynak: TheJamesDysonAward

Share:

administrator

1996 yılında İstanbul’da doğdu. Marmara Üniversitesi Basım Teknolojileri bölümünde gördüğü lisans eğitiminden sonra odağını gıdaya çeviren Elif, Mutfak Sanatları Akademisi Profesyonel Aşçılık mezunu ve Anadolu Üniversitesi Tarım Teknolojileri öğrencisi. Merakının izinde farkındalığını besleyecek her türlü konuya olan ilgisiyle anlamlı bir gelecek inşasına katkıda bulunmaya çalışıyor.