Öyle bir çocuk düşünün ki okulun gereksiz bir kurum olduğunu ve insanları yalnızca zorunluluktan orada tuttuklarını savunsun, okulda insanları dört duvar arasına kapatarak bilgiyi yayamayacağımızı ifade etsin ve bu düşüncesiyle henüz 12 yaşındayken kurduğu The Info Network sitesi sayesinde ArtDigita ödülüne layık görülsün. Babasının yazılım firmasına sahip olmasının etkisi çok büyük olsa da içindeki merak ve üretme duygusu oldukça fazla olan bu çocuk internetin öz oğlu olarak tanınan, internetin öldürdüğü Aaron Swartz’dan başkası değil.

Aaron Swartz, günümüzün dahileri arasındaydı ve 26 yaşına kadar birçok faaliyette aktif rol oynadı. Henüz daha 14 yaşındayken internet içeriklerini takip etmemize yarayan [tooltip tip=”RSS, genellikle haber sağlayıcıları, bloglar ve podcastlar tarafından kullanılan, yeni eklenen içeriğin kolaylıkla takip edilmesini sağlayan bir web sayfası bildirimcisidir. Kullandığı dosya biçimleri .rss ve .xml’dir.”]RSS[/tooltip]’te (Rich Site Summary/Zengin Site Özeti) görev aldı. Üniversite yıllarında YCombinator ile tanışma zamanıydı. Kasım 2005’te Reddit’le birleşen Aaron, Reddit’in üç kurucusundan biri oldu. Daha bir sene dolmadan -Ekim 2006’da- Reddit, Wired’ın sahipleri tarafından satın alındı. Satın alındı alınmasına da Aaron bu şekilde mutlu değildi. Gerek yazılım konusunda özgür bırakılmaması, gerekse ofis ortamını sevmemesi yüzünden işe devam etmemeye başladı ve kısa bir süre içerisinde kovuldu. İstediği tam da buydu.

2009 yılı ülkesi için karışık bir dönemdi. Amerika’da mahkeme kararıyla yasalaşan PACER (Public Access to Court Elektronic – Türkiye’deki UYAP diyebiliriz) ile elektronik hâle getirilmiş ve normalde insanların ücretsiz olarak ulaşabileceği halka açık dökümanlar, sayfası 10 sent olarak ücretlendirilip halka sunuluyordu. Aaron, PACER adı verilen bu sistemdeki bir açıktan faydalanarak 2,7 milyon mahkeme sonucunu indirip halka açık hale getirdi. İlgili yasalar sayesinde Aaron bu eyleminden dolayı yargılanmadı. Çünkü zaten bu kaynakların halka açık halde olması gerekiyordu. Fakat o yıllarda birçok hacktivist hareketlerden dolayı darbe almış olan FBI, Aaron’u potansiyel tehlike olarak görmeye başladı.

‘’Bütün dünyada yeterince fazla sayıda olursak yalnızca bilginin özelleştirilmesine karşı güçlü bir mesaj vermekle kalmayacağız, aynı zamanda onu tarihe gömeceğiz.’’ diyen Aaron, bilgiye erişimin temel insanlık hakkı olduğunu savunuyordu. Harvard Safra Research Lab’da çalışırken MIT’ye açık olan JSTOR adlı akademik internet sitesinden 4 milyona yakın makale indirmeye başladı. Yazdığı script çok kısa bir sürede MIT güvenlik birimleri tarafından fark edildi ve Aaron’ın IP’si bloklandı. Aaron bunu aşmak için bir netbook ile MIT’nin IT odasına sızdı, kablo ile bağlanarak kaldığı yerden makaleleri indirmeye devam etti. Polis tarafından suçüstü yakalandı. Aaron’ın bu makaleleri indirip kar amacı güderek kişisel serveti için kullanacağını düşünen mahkeme, O’nu 35 yıl hapis ve 1 milyon dolar para cezasıyla yargıladı. Yargılanmasındaki asıl amaç polisin ve FBI’ın baş etmekte zorluk çektiği hacker ordusunu korkutmaktı.

Anti-SOPA hareketiyle insanların gözünde gerçek bir kahraman haline gelen Aaron, bu hareket ile 300.00 kişiyi bir arada toplamayı başarmıştı. Çevrimiçi Korsanlığı Durdur Yasası, SOPA (Stop Online Priacy Act), aracılığıyla Amerikan hükumeti kendi uygun görmediği takdirde, herhangi bir siteyi kapatma yetkisine sahip oluyordu. Tıpkı bir dönem Türkiye’de de uygulanan ve TİB Başkanına internet sitesini kapatma yetkisi veren yasa ile aynı mantığa dayanıyordu. ‘’Gerçekçi ol, imkansızı iste!’’ diyen Guevara ile düşünceleri benzeyen Aaron da internet devrimcisi olarak insanların akıllarına kazındı. Aaron, SOPA’nın yasalaşmasına engel oldu.

Aaron Swartz yaşamı boyunca bilginin özgür olması için mücadele etmiş ve bu mücadelesini 2008 yılında yazdığı Gerilla Açık Erişim Manifestosu ile teorize etmişti. “Bilgi güçtür!” mottosuyla yaşayan, manifestosunda bilginin özel şirketler aracılığıyla gün geçtikçe daha az elde toplanmasına ve bilim insanlarının yarattığı kolektif bilginin ticarileşmesine vurgu yapan Swartz, bilgiyi çoğaltmayı “korsanlık” olarak gören egemen yaklaşıma karşı paylaşmanın ahlaki zorunluluğunu ilan ediyordu.

Dünyayı değiştirmek isteyen, geleceği çok daha güzel, eşit ve yaşanabilir kılmaya çalışan d

ahi Aaron Swartz, sonunda tüm bu baskılara dayanamadı ve 26 yaşındayken, 11 Ocak 2013’te intihar ederek bu dünyadan tamamen ayrıldı. Arkasında milyonlarca onu seven ve destekleyen insanları bırakarak uzaklaştı. İşte tam da bu yüzden İnternetin Öz Oğlu olarak tanınan Swartz, hayatını internete adamış parlak bir gençti. Ondan öğrendiğimiz bilgilerle geleceği aydınlatmak da bize kaldı. Eşit, özgür ve adil bir gelecek yaratmak işte bu yüzden bizim elimizde. Geçtiğimiz günlerde bahsettiğimiz üzere, bu olay tekrar Amerika’nın gündeminde. Ne yazık ki zaman ilerlese bile ideolojiler, politikalar değişmiyor. Bugün Amerika, yarın biz diyesim geliyor fakat bu tarz bir olumsuzluğu ülkece benimsemek için yarını bile bekleyeceğimizi sanmıyorum. Tek ümidim aynı fikri paylaşan insanların bu fikir altında toplanması. Gelecek bizim elimizdeyken ve bedavayken neden onu özelleştirelim?

Kaynak: TheGuardian

Belgesel:

 

Share:

administrator

1998’ Bursa’da doğdu. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi İstatistik bölümünde okuyor. Big Data, Data Science ve yapay zeka ile ilgileniyor. Sanata ve tasarıma da fazlaca ilgi duyan Mirçe geleceğin nerede olduğunu araştırıyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir