Yaratıcı düşünme kavramı varolmayanın yer edinme uğraşı mı, var olanların birleşme çabası mıdır? Yenilikçi fikirlere ne kadar açığız veya açık olmalıyız? Bir işi yaptığımızda hitap ettiğimiz kitlenin düşüncesi nasıl olacaktır? İzleyici kitlemizi nasıl arttırabiliriz? Sorularınızın cevabı Design Thinking. Tasarım Odaklı Düşünce (Design Thinking) herhangi bir problem üzerinde daha geliştirilmiş bir sonuç elde etmek için yapılan pratik ve yaratıcı düşünceler üretme metodolojisidir. Öncelikle bu tarz bir düşünce sahibi olabilmek için empati, yaratıcılık ve rasyonalitenin bir arada bulunması gerekir. Yani, empati; karşınızdaki kitlenin duygu ve düşüncelerini doğru olarak anlamak ve kendi düşüncelerinmiş gibi yansıtmak, yaratıcılık; sıradışı bir öneri ile çözüm bulmak ve rasyonalite; sonuç olarak ortaya çıkan düşüncenin akla ve mantığa uygun, gerçekleştirilebilir olması gereklidir. Bu iş için önemli olan şeyler fazlaca merak, sağlıklı araştırma, elde edilen veriler, geliştirilen farklı fikirler ve taslaklar…
Tasarım dediğimizde genellikle aklımıza statik bir şey gelir. Oysa tasarım daha çok sürecin kendisidir. Tasarım yalnızca görünüş değil, adım adım, sakince ilerleyerek en pratik çözümü oluşturmaktır.
Şu sıralar kullanımda olan metodolojide takip edilmesi gereken 3 temel ve 9 alt adım vardır:
- Keşfet (Discover)
- Kavramsalını çıkart (Scope)
- 360 derece araştır (360 Research)
- Sentezle (Synthesize)
- Tasarla (Design)
- Fikir üret (Ideate)
- Prototiple (Prototype)
- Onayını al (Validate)
- Teslim et (Deliver)
- Geliştir (Develop)
- Test et (Test)
- Uygula (Deploy)
Keşfet (Discover): Hangi problemleri çözmeye çalışıyorsunuz ? Kitleniz kim ? Öncelikler neler ? Bu projeyi başarılı yapacak faktörler nedir ? İşte bu gibi soruları kendinize sorup, cevaplarını yazmanız gerekir. Kullanıcılarınızın ne yaptığını, ne düşündüğünü ve hissettiğini öğrenmek için araştırma yapın. Kendinize ‘Kullanıcıları motive eden ya da cesareti kırıcı şeyler nelerdir?’ veya ‘Hayal kırıklığı yaşadıkları konular nelerdir?’ gibi şeyler sorarak, gerçekten empati kurmaya başlayın ve gerçekçi bir gözlem yaratın.
Tasarla(Design): Tüm araştırmalarınızı birleştirin ve kullanıcılarınızın sorunlarının nerede olduğunu gözlemleyin. Kullanıcılarınızın ihtiyaçlarını belirlerken, yenilikçilik fırsatlarını vurgulamaya başlayın. Birçok farklı kullanıcı arasında ortak bir çıkış noktası var mıdır? Farklı fikirleri ortaya koyun ve tartışmaktan kaçınmayın. Bırakın fikirler açığa çıksın. Bu şekilde aynı kitlenin farklı sorunlarına çözüm oluşturabilirsiniz.
Şimdi sıra elde ettiğiniz tüm bu fikirlere sıradışı bir çözüm oluşturmak! Öncelikle ürettiğiniz fikirleri güzelce bir süzün ve en yalın haliyle bırakmaya çalışın. Prototip oluşturmada en önemli nokta türünün tek örneği olup, yalnızca size ait ve sizin sorunlarınız için geliştirilmiş bir çözüm oluşturulmalıdır.
Teslim et (Deliver): Geribildirim için kullanıcılarınıza geri dönün. Kendinize ‘Bu çözüm, kullanıcıların “ihtiyaçlarını karşılıyor mu” Ve “Kendilerini nasıl hissettiklerini, düşünüyor ya da görevlerini nasıl yerine getiriyorlar” sorularını sorun. Eleştiriye açık olun! Prototipinizi gerçek müşterilerin önüne koyun ve hedeflerinize ulaştığını doğrulayın. Yerleştirme sırasında kullanıcıların bakış açısı iyileşti mi? Çözümünüzü sonlandırırken farklı kitlelerle test etmeye devam edin. Uygulamanızı gerçekleştirin ve kitlenin tümünün etkilediğinden emin olun.
Bugünlerde de olan göze hitap farkındalığı ve ilgi çekici olma merakının teknoloji ile birleştiğini düşünebiliyor musunuz? Her alanda tasarıma ihtiyaç duyuyoruz. Gelecekte bu artarak devam edecektir. Tam da burada Tasarım Odaklı Düşünme’nin önemini daha çok kavrayabilirsiniz. Sadece yetenektense; yetenek ve renklerin, farklı tasarımların devri geliyor. En basitinden günümüzde bile oldukça yaygın kullanılan 3B yazıcılar ile oluşturulan farklı tasarımlar sizce de harika değiller mi? Dijital medyanın bu kadar hakim olduğu günümüzde hayatımızın merkezine oturan Design Thinking olgusunu biraz hayal gücüyle geleceğe entegre edebilirsiniz.
Geleceği biz yaratabilir miyiz dersiniz? İçinde yaşadığımız bu ruhsuz, kalabalık, kötü dünyayı terk etmeye hazır mısınız? Gelecekte olabileceği varsayılan bir yaşamdan, sanal dünyadan bahsedebiliriz. Tamamen insanoğlu ürünü ve insanların eksiklerine göre üretilen bir dünya düşünün. Tüm ihtiyaçlarınıza karşılık veren, sorunlarınızı çözebilecek, sadece insanların fikirleriyle üretilen bir gelecek. Ne dersiniz tam burada designthinking devreye girebilir mi? Yani insanoğlu, çok gelişmiş bilgisayarlara, makinalara bilincini aktarıp, kendini öyle bir dünyada neşenin ve mutluluğun hüküm sürdüğü, cennet gibi bir evrene yerleşebilir mi? Eğer gerçekten istediğimiz, ihtiyacımız olan şey buysa neden olmasın? Çünkü bu dünya artık ihtiyaçlarımızı karşılayamayacak derecede yetersiz, hayal gücünden yoksun ve çok kurallı bir yer. Öyle ki bize çizdiği sınırlar, hayal gücümüzün çok ama çok gerisinde, bizi bir sonraki seviyeye taşımak için yetersiz ve tamamen kısıtlayıcı; fakat zihnimiz ve yarattığımız Sanal Dünya henüz daha başında olmamıza rağmen inanılmaz bir seviyede ve bir gün gerçek dünyadan tamamen kopmamız neredeyse kesin gibi görünüyor.
Kaynak: Deniz Ergürel – Medium