Bir tasarımcı, Antik Roma imparatorlarını hayata döndürmek için yıkıcı teknolojileri nasıl kullandı?

Eski fotoğrafları ve videoları yenilemek için harika bir araç olan makine öğrenimi eski Roma imparatorlarının yontma taş büstlerini sokakta yürürken karşılaşabileceğiniz yüzlere dönüştürerek heykellere hayat veriyor.

Fotogerçekçi portrelerini biraz kontrolden çıkan bir karantina projesi olarak tanımlayan tasarımcı Daniel Voshart, film endüstrisinde sanal gerçeklik uzmanı olarak yürüttüğü projelerinin COVID-19 nedeniyle askıya alınmasının ardından yapay zekâ ile heykelleri fotogerçekçi yüzlere dönüştürme ve renklendirme fikrini hayata geçirdi.

Yapay Zekâ’dan Fotogerçekçi Portreler
Roma İmparatorluğu’un 3. İmparatoru Caligula

Voshart, bu yeni projesi için dönüştürülecek uygun materyal arayışında, yolculuğuna Roma imparatorlarından başlama kararı alarak ilk 54 imparatorun fotogerçekçi tasvirlerini yapmayı Temmuz ayında bitirdi.

Yapay Zekâ’dan Fotogerçekçi Portreler
Son Roma İmparatoru Nero

Bir yıl içinde alıcı bulacaklarını umarak, başlangıçta 300 poster yaptığını söyleyen Voshart, ilk partinin üç hafta içinde satılmasıyla yaptığı işin çok geniş bir alana yayıldığını ifade ediyor.

“Roma tarihinin popüler olduğunu ve yerleşik bir izleyici kitlesi olduğunu biliyordum, ancak yine de bu denli bir ilgi görmesi şaşırtıcıydı.”

Daniel Voshart

Portrelerini oluşturmak için farklı yapay zekâ yazılım ve kaynakların bir kombinasyonunu kullanan tasarımcı, ana araç olarak portreleri ve manzaraları manipüle etmeye yardımcı olan Generative Adversarial Networks — GAN (Çekişmeli Üretici Ağlar) olarak bilinen, yapay sinir ağı modeline uygun ve makine öğrenimi yöntemine dayanan ArtBreeder isimli bir program kullandı.

Voshart, ArtBreeder‘a heykellerden, madeni paralardan ve resimlerden topladığı imparatorların resimlerini yükledi ve ardından portreleri tarihsel açıklamalara göre kendi elleriyle değiştirdi.

https://twitter.com/dvoshart/status/1296664858411270144

 

Amacının heykelleri kopyalamaktan ziyade kendi başlarına ikna edici görünen ve her birinin tasarlanması bir gün süren portreler yaratmak olduğunu vurgulayan tasarımcı yaptığı işi “sanatsal bir yorumun sanatsal olarak tekrardan yorumlanması” olarak tanımlıyor.

Tasarımcı, portrelerinde gerçekliği artırmak için bazen ünlülerin yüksek çözünürlüklü görüntülerini GAN‘a yüklediğini belirtiyor. Örneğin, Augustus portresindeki Daniel Craig dokunuşlarının yanı sıra Maximinus Thrax’ın portresini yaparken veri girdilerini güreşçi André the Giant’ın resimleriyle beslemiş.

Yapay Zekâ’dan Fotogerçekçi Portreler
Roma imparatorlarından Augustus (solda) ve Maximinus Thrax (sağda)

Thrax’ın gençliğinde yaşadığı hipofiz bezi rahatsızlığının çene kısmına dağlık bir çerçeve verdiği düşünüldüğünü söyleyen Voshart, bu sebeple aynı hastalık teşhisi konulan André the Giant yüz özelliklerini alarak Thrax’ın çenesini ve alnını kalınlaştırmak için kullanmış.

Tanımladığı şekliyle neredeyse simyasal olan işlem Maximus Thrax örneğinde olduğu gibi bitmiş ürünü oluşturmak için dikkatli bir girdi karışımına dayanıyor.

Roma imparatorlarıyla başlayan bu fotogerçekçi dönüşüm serüveni tek bir coğrafyaya bağlı kalmayıp Antik Mısır mumyalarından tanrıçalara kadar uzanıyor. Antik Mısır Mumya serisinin barındırdığı, MS. 1. ve 4. yüzyıl arasına tarihlenen her resim, sinir ağına girilmeden önce dijital olarak restore ediliyor. Bu noktada yapay zekâ ve makine öğrenimi desteğinin yanı sıra fotoğraf işleme yazılımı Photoshop uygulamalarından da faydalanılıyor.

Yapay Zekâ’dan Fotogerçekçi Portreler
Voshart’ın farklı kaynaklardan girdiler alarak ürettiği Kleopatra portresi
Yapay Zekâ’dan Fotogerçekçi Portreler
Antik Mısır Mumya serisinden bir portre

Sanatla bağdaştırmaya alışık olduğumuz kavramlar yıkıcı teknolojilerle birlikte dönüşüme uğruyor. Sanatçılar, ilhama dayanan eserlerini artık yazdıkları algoritmalarla makinelerin binlerce resmi girdi olarak işleyip estetik anlayışı öğrenmesiyle oluşturuyor. Sonrasında öğrenilen estetiğe uygun eserler yaratılıyor.

Başarılarıyla bizleri şaşırtmayı sürdüren bu teknolojiler aynı zamanda insana özgü yetenek ve becerileri zamanla ele geçirme potansiyeli ile bizleri endişelendirirken, “Bir gün yaratıcılığımızı büsbütün makinelere teslim edecek miyiz?” sorusunu akıllara getiriyor.

Kaynak: The Verge

Share:

administrator

Boğaziçi Üniversitesi Yabancı Diller Eğitimi 4. Sınıf öğrencisi olan İrem; eğitim teknolojileri ve psikolojisi, sosyal psikoloji, dil öğreniminde teknolojinin etkisi gibi alanlarda öğrenime ve paylaşıma olan ilgisiyle beraber geleceğin nerede olduğunu araştırıyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir