Yapay zekâ teknolojilerinin koronavirüsle mücadelede kullanılması ile ilk kez karşılaşmıyoruz. Daha önce, vücut ısısı, nabız gibi semptomları takip edebilen bir yapay zekâ eklentisinin bulunduğu tıbbi maskeler Singapur’daki hastanelerde kullanılıyordu. Bu maskeler, sadece karantina sürecindeki hastaların günlük veri takibinde sağlık personeline kolaylık sağlıyor. Şimdi ise yapay zekâ çıtayı bir üst noktaya taşıyor. MIT uzmanları sadece öksürük sesiyle Covid-19 virüsü tespit edebilen bir yazılım geliştirdi. Proje onaylanırsa her yerde ücretsiz kullanılması planlanıyor.

Koronavirüs salgını bulaşıcılık oranıyla tehdit oluşturmaya devam ederken, virüsün temas yoluyla kolay ve hızlı bulaşması, özellikle genç ve sağlıklı insanlarda hiçbir belirti göstermiyor olması virüsü tehlikeli bir hale getiriyor. Virüs taşıyan ancak belirti göstermediği için hasta olduğu anlaşılmayan kişiler işe gitmeye, alışveriş yapmaya, sosyalleşmeye kısaca günlük faaliyetlerine devam ediyor.

Taşıyıcılar Tespit Edilebilir mi?

MIT uzmanları 1 yıla yakın süredir tüm dünyayı etkisi altına alan, zaman zaman azalış gösterse de bir türlü tam olarak önüne geçilemeyen koronavirüsle mücadele edebilmenin yolunun belirti göstermeyen taşıyıcıların tespit edilmesi ve karantinaya alınması olduğunu düşünüyor. Salgının başından beri, bulaşıcılık oranının bu kadar yüksek olmasının altında yatan sebebin bu olduğu biliniyordu fakat sorunu aşmanın bir yolu bulunamamıştı. Uzmanlar, asemptotik kişilerin öksürme biçimlerinin sağlıklı bireylerden farklı olduğunu keşfetti.

Bu farklılığın, insan kulağı tarafından ayırt edilemediği ancak yapay zekâ tarafından saptanabildiği anlaşıldı ve öksürük sesinin algılanmasına özgü bir yazılım geliştirildi. Proje ekibi, yazılımı test etmek için kişilerin öksürük seslerinin ve konuştukları anların ses kayıtlarını yollamalarını istedi. Yapay zekâ yazılımı, gönüllü olarak gönderilen on binlerce öksürük sesi örneği ve kelime sesleri üzerinde denendi. Bu deneme sürecinin ardından algoritma, Covid-19 olduğu doğrulanan kişilerin %98,5’ini, asemptomatik Covid-19 hastalarının ise %100’ünü doğru bir şekilde tanımladı.

Yapay zekâ yazılımının, öksürük sesinden koronavirüs tespitini nasıl yapabildiği gösteriliyor.

Yazılım FDA tarafından onaylanırsa asemptotik kişiler, yazılımı ücretsiz bir ön tarama aracı olarak kullanabilecek. Yazılımın yaygınlaştılması için farklı kullanım önerileri düşünülüyor. Cep telefonu uygulaması ve işletmelerin girişine yerleştirilecek cihazlar tercihler arasında yer alıyor. Kullanıcılar günün her saatinde telefonundaki uygulamaya ya da iş yerlerindeki cihaza öksürerek koronavirüs olup olmadığını anında öğrenebilecek.

“Belirti göstermemiş olsanız dahi, Covid-19 hastası olduğunuzda sesinizin tınısı mutlaka değişiyor.” – Biyoloji Mühendisi, Brian Subirana

Projenin çıkış noktasını bu farklılığın yapay zekâ tarafından anlaşılması oluşturuyor. Temmuz ayında İngiltere’de benzer bir çalışma yapılmıştı. Cambridge kentindeki “Covid-19 Sesler Projesinde nefes ve öksürük seslerinin birleşimine dayanarak, pozitif koronovirüs vakalarının %80 oranında başarıyla tespit edildiği ortaya çıkmıştı. Projeyi yürütenler, Temmuz ayı itibarıyla 378 kişinin gönderdiği 459 öksürük ve nefes sesi örneğine sahipken, şimdiyse 30 bin dolayında kayıda sahip olduklarını belirtiyorlar. MIT ise 70 bin dolayında ses örneğine sahip olduğunu açıkladı. Bunların 2500’ünün de teyitli covid vakalarına ait sesler olduğu belirtildi. Kısaca, Kovid-19 tespitinde ses, ilk bakışta fark edilmeyen önemli bir belirti ve yapay zekâ destekli yazılımlarla bu farklılığın avantaja dönüştürülebileceği daha önceden keşfedilmiş. MIT bu keşfi bir adım öteye taşımış diyebiliriz.

Algoritmada Soru İşareti Yaratan Noktalar

Yapay zekâ uzmanı Calu Chace, algoritmayi klasik bir yapay zekâ çalışması olarak tanımladı. Chace, bunu, bir makineye çok sayıda röntgen girip, kanseri tespit etmeyi öğretmekle aynı prensip olarak görüyor ve ilk kez bir yapay zekâ projesinin olumsuz bir yanını görmediğini ekliyor. Fakat bizlerin aklına hijyenle alakalı bazı problemler geliyor. Telefonlarımıza ya da iş yerinde herkesin kullanımına açık cihazlara öksürmek ne kadar güvenilir tartışılır.

Salgınla mücadelede dikkat edilmesi gereken adımların başında el yıkamak, yüzümüze temas etmemek ve suya ulaşamadığımız durumlarda antiseptik maddelerle sık sık dezenfekte olmak olduğunu artık hepimiz ezberledik diyebiliriz. Umumi bir cihaza ya da telefonlarımıza öksürmek, değişen temizlik standartlarını göz önüne alınınca, proje hijyenik açıdan düşündürüyor. Çalışmanın bir başka düşündürücü boyutu ise makalede koronavirüs olduğu için öksürük sesi değişen birini, grip ya da zatürre olduğu için öksürük sesi değişen birinden nasıl ayırt edebilecekleriyle ilgili bir detaya değinilmemiş olması. Sadece nezle olduğu için farklı öksüren birini tespit eden yapay zekâ, teşhisi nasıl doğru yapabilecek?

Benzer algoritmaların Alzheimer gibi çeşitli hastalıkların tespitinde kullanıldığı biliniyordu. Şimdi ise, çıkış noktası “ses” olan çalışma, belli tip bir virüsü saptamaya çalışıyor. İlerde algoritma geliştirilerek, “ses değişikliğine” odaklanılarak tespit edilebilecek başka virüs ve hastalıkların teşhisinde de kullanılabilir. Telefonumuza öksürerek; nezle, grip, soğuk algınlığı ya da covid-19 olup olmadığımızı saniyeler için de tespit edebilecek bir yapay zekâ, hastalığın viral ya da bakteriyel olup olmadığını anlamamızı sağlayabilir. Bu sayede çok daha etkili ve hızlı bireysel çözümler üretebiliriz. Uzun vadede, hastane doluluklarını ve sağlık personelinin yoğunluğunu azaltıcı etkisi bile olabilir. Başarılı tespit oranlarıyla ilgi çeken çalışma, şu an için yanıtsız kalan sorularla düşündürüyor. Bir restorana, iş yerine ya da okula girmeden önce anlık olarak test yapıp Covid-19 sonucunu öğrenebilme şansı salgının seyrinde önemli bir rol oynayabilir. Ancak çalışmanın önce akıllardaki soru işaretlerine çözüm üretmesi gerekiyor. Yaşam tarzımızı kökten değiştiren, bizleri sokağa çıkma yasaklarına, karantina uygulamalarına alıştıran koronavirüsten kurtuluşumuz yapay zekâ ile mi olacak bekleyip göreceğiz.

Kaynak: news.mit.edu

Share:

administrator

Bilkent Üniversitesi İşletme Fakültesi 3. sınıf öğrencisi olan İpek, organizasyonların çalışma yapılarını inceleyen projeler içinde yer almayı seviyor. Ayrıca yeni tarifler denemekten ve bunları paylaşmaktan büyük keyif alıyor. Paylaşmak demişken, Gelecek Burada'da hem kendisi öğreniyor hem de öğrendiklerini ve düşündüklerini çoğaltmak için yazıyor

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.