“lookism” ismi de verilen güzellik ön yargısı her gün milyonlarca insanın önüne çıkan ancak aktif olarak gündeme asla düşmeyen bir konu olarak hayatımızadaki varlığını hâlâ koruyor.. Cinsiyetçilik, ırkçılık, milliyetçilik, yaş ayrımcılığı gibi konuların gölgesinde kalmış güzellik ön yargısı sadece “kapitalizm” yergilerinde, “modern güzellik dayatması” anahtar kelimeleri ile karşımıza geliyor. Ancak aslında, günlük yaşamda sıradan insanların da -istemsiz olarak- sıkça uyguladığı bir ayrımcılık türü olduğu kabul ediliyor.

“Fiziksel olarak çekici bireylerin mülakata seçilmesi ve işe alınması daha olasıdır, sık sık terfi alarak kariyerlerinde hızlı ilerleme olasılıkları daha yüksektir ve çekici olmayan bireylere göre daha yüksek ücretler kazanırlar.” –Harvard Business Review 

Güzellik ön yargısı günümüzde gücünü yavaş yavaş kaybediyor. Beden olumlama gibi yeni akımlarla birlikte tek tip insan övgüsü azalıyor. Bu ön yargının yakın gelecekte tamamen tarihe karışacağını umarak asıl konumuza dönelim. Biz bugün, bu sorunun nasıl ortaya çıktığını veya nasıl çözüleceğini değil; bu sorunun beslediği yeni ‘ürünleri’ konuşacağız.

Öyle veya böyle birçoğumuz sanal dünyada farklı bir kimlik yaratma ihtiyacı hissetmiştir. Bazılarımız gerçek yaşamımızdaki insanların bizi sosyal medyada görmesinden rahatsızlık duyduğu için bazılarımız sosyal medyadaki insanların kendisini gerçekte hayatta  bulmasını istemediği için, bazılarımız ise sadece farklı bir kimlikle yaşam sürdürme keyfine sahip olmak için sanal dünyada fotoğrafını gizlemeyi tercih ediyor.

Yapay zekâ ve AR teknolojileri sayesinde kullanıcıların bu kimlik gizleme tercihini farklı yöntemlerle ve daha efektif bir şekilde gerçekleştirme şansı bulunuyor.

1) Kendi yüzünü paylaşmak istemeyen ancak gerçek bir insan gibi gözükmek isteyen kullanıcılar buradan diledikleri gibi bir insan ‘yaratabilir’ ve kendi kimliğini korurken başkalarının yüzünü de ‘çalmak’ zorunda kalmaz.

2) Kendi yüzünü paylaşmak isteyen ancak birtakım değişiklikler yaparak zor tanınabilir (Clark Kent bunu beğendi) hale gelme niyetinde olanlar ise FaceApp ve benzeri deepfake uygulamalarını kullanabilir.

Deep learning algoritmalarını kullanan FaceApp ile kendi yüzüm üzerinde bazı değişiklikler yaptım. 7 farkı bulabilir misin?

Saç, sakal ve gözlük değişiklikleri bariz görünüyor ancak burnumu küçülttüğümü fark etmek biraz daha zor. Dilersem saç modelimi de tamamen değiştirebiliyorum.

3) Üçüncü grup ise, kendisini paylaşmakta herhangi bir sorun görmeyen ancak beğeni kaygısıyla veya tamamen eğlence amaçlı bazı özelliklerini daha farklı göstermek isteyen grup.

Bu kullanıcılar zaten biraz emek harcayarak Photoshop ile şaheser ortaya çıkarabiliyordu ancak Photoshop için yeterli dijital becerilere sahip olmayan insanlar da artık hızlı ve kolay bir şekilde bambaşka bir insan yaratabilir.

Bu teknolojiye sahte profiller yaratma perspektifinden baktık, şimdi bir de kozmetik sektöründe nasıl kullanıldığına bakalım.

Geçtiğimiz haftalarda Amazon, İngiltere’de artırılmış gerçeklik ile destekleyeceği yeni bir kuaför salonu açtığını duyurdu. Şu an için deneysel olan ve herhangi bir genişleme politikası izlenmeyeceği açıklanan salonda kullanıcılar, AR teknolojisi ile farklı saç modellerini deneyerek en uygun saç modelini bulma şansına erişebilecek.

Geçtiğimiz yıllarda Facebook ve L’Oreal’in artırılmış gerçeklik ile makyaj deneyimleme projesine başladığını duyurmuştuk. Bugün, Instagram’da makyaj & saç rengi değiştirme üzerine birçok efekt bulunuyor. Bu efektlerin nasıl yapıldığını biliyor muydun? Aslında oldukça basit. 

Google ise YouTube’da bir makyaj videosu izlediğimiz sırada yayıncının kullandığı marka ve modelleri bizim de kendi üzerimizde deneyebileceğimiz bir özellik üzerinde çalışıyordu ancak akıbeti konusunda herhangi bir fikrimiz yok.

Artırılmış gerçeklik (AR) ve yapay zekâ (AI) teknolojileri sayesinde insanlar kendi alternatif gerçekliklerini yaratabiliyor ve başarısız bir saç modelinden veya yanlış makyaj malzemesi seçiminden kaçınabiliyor. Öte yandan üretici şirketlerin daha kolay pazar araştırması yapma şansı artıyor. (L’Oreal, geliştirdiği bir AR uygulaması üzerinde en çok beğenilen makyaj malzemelerini kolayca tespit ederek üretim stratejilerinde değişiklik yapabilir.)

 

Bunların yanında, bugün bahsetmediğimiz ancak yakın gelecekte sıkça sözünü edeceğimiz ve daha detaylı bir incelemeyi hak eden bir diğer gereklilik ise yüzümüzü yapay zekâdan gizlemek olacak. Dijital dünyada yüzümüzü insanlardan gizlemek istemiyoruz ancak yapay zekânın (yüz tanıma algoritmaları) bizi bulmasını istemiyorsak; Fawkes ve benzeri servislere daha fazla ihtiyaç duyacağız.

Sonuç olarak; yıkıcı teknolojiler ile artırılmış güzellik mümkün. Özellikle pandemi sürecinin hızlandırdığı dijital yaşam kültürüyle birlikte, bu konudaki arz da artış gösterecektir

Sürdürülebilirlik hedefleri gereği daha az atık üretme, daha az kargo kullanma gibi önlemler ile dijital tüketim alışkanlıklarımızın artması ve pandemi ile birlikte sanal yaşamla daha iç içe kalmamız sebebiyle; hem sanal makyaj hem de ‘sahte yüz’ geliştirme seçeneklerimiz yakın gelecekte daha kritik bir önem taşıyacaktır.

Share:

administrator

1997’de Nevşehir-Ortahisar’da doğdu. Marmara Üniversitesi’nde Basım Teknolojileri eğitimi görüyor. Gazeteciliğe ve doğru bilgi alma hakkına inanan Hasan, bir Onaran olarak sosyal inisiyatifin ve eğitimin gücüne inanıyor, geleceğin nerede olduğunu araştırıyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir