Üretken yapay zekâ son dönemde altın çağını yaşıyor diyebiliriz. DALL-E ve Midjourney gibi yaratıcı yapay zekâ araçları, yıllarca oluşturduğumuz sanatsal birikimi yeniden yorumluyor. “Sentetik medya” olarak adlandırılan görsel içerikler ilerleyen dönemde dijital içerik sektörünü domine edecek.
Yapay zekâyı medya ve çevresinde gelişen alanlara kanalize ederken, ansızın içimize bir kurt düştü. Dokunduğu alanlarda sınırsız fırsatlar oluşturabilen üretken yapay zekâ yanlış yönlendirilmiş bir çocuk mu?
Üretken yapay zekâ ve bitmek bilmeyen start-up’lar
Yıkıcı teknolojilerin bir ürünü olan sentetik medya, iyi yönlendirilirse pek çok fırsatı beraberinde getiriyor. Yapay zekâ oyunlardan içerik iyileştirmelerine kadar pek çok alanda üretici ve tüketicinin kaliteye erişimini artırıyor. Araştırmacılar ise yapay zekâ ürünlerinin yaklaşık 5 sene içinde sektörün büyük bir kısmını domine edeceğini öngörüyor.
Ancak yapay zekânın üretken yüzünün çoktan tanıştığımız karanlık tarafı da bu dominasyon ile beraber gelebilir. Yani sınırsız yaratma ve paylaşma gücünü bir elimizde tutarken, diğer elimizle dezenformasyon riskini dizginlemeye çalışıyoruz. Üstelik botlara ve metinden görüntüye her şeyin yapay zekâ dokunuşundan geçmesine yeni yeni alışıyorduk. Dijital temasta bulunduğumuz her şeyin sahte olabileceğini düşündüğümüz bir gelecek ne kadar samimi hissettiriyor?
Biz bunları düşünürken, yapay zekâ odaklı bir sağlık girişimi olan ScienceIO’nun kurucusu Will Manidis’in açıklamalarına denk gelmek tatlı bir tesadüf oldu. Manidis’e göre üretken yapay zekâ şu an potansiyelini boşa harcıyor. Ve bu dönemde ortaya çıkan çoğu yapay zekâ girişimi yakın zamanda unutulmaya yüz tutacak.
“Üretken yapay zekânın dünyayı değiştireceği alanlar çoğunlukla sıkıcı ve sayıca az.” Bu ifadeden benzer veri setlerini kullanan görsel içerik üretici botların kısa bir dönemin süksesinden faydalandığını anlıyoruz. Peki uzun vadede üretken yapay zekânın hünerlerini sergileyebileceği alanlar hangileri?
Yapay zekânın yaratıcı ekonomisi doğru alanlarda konumlanmalı
Manidis’e göre üretken yapay zekânın görüntü oluşturmaya odaklanması tam olarak gereksiz bir adım değil. Ancak Manidis, bu alanın sürekli büyümeye ve yıkıcı yeniliklere açık olmadığını vurguluyor. Yapay zekâ ile sanat eserleri oluşturmak, içerik üreticiler için faydalı ve eğlenceli olsa da büyük bir gelir akışı sağlamıyor. Üstelik Canva ve Adobe gibi araçlarla haşır neşir olan bir görsel içerik üretici, pekala yapay zekâ kadar iyi işler ortaya koyabilir.
Manidis açıklamalarına üretken yapay zekânın geleceğinin endüstride olduğuna dikkat çekerek devam ediyor. Endüstride üretken yapay zekâ kullanımı belki o kadar eğlenceli olmayacak. Ancak gerçek bir parlamaya yol açacağı kesin. Manidis, özellikle veri girişi uygulamalarında yapay zekâ kullanımının kesinlikle bir fark yaratacağının altını çiziyor.
Veri girişi üzerine bir girişimin kurucusu olduğu için Manidis açıklamalarında ne kadar samimi bilemiyoruz. Ancak endüstrinin kurabiye getiren Darth Vader görselleri oluşturmaktan çok daha önemli ihtiyaçları olabileceği kısmına katılıyoruz. Veri girişi gibi temel görevlerin pazar haline getirilmesi milyarlarca dolarlık bir ekonomik değer yaratabilir. İçeriklerimizde sık sık yararlandığımız yapay zekâ sanatının hakkını yemek istemiyoruz ancak endüstride üretici yapay zekânın neler yapabileceğine dair heyecanlanmadık değil. Sizce üretken yapay zekâ, hangi “sıkıcı” iş alanlarında sentetik devrim yaratabilir?