Biyoçeşitliliği savunarak yerel ve sürdürülebilir gıda için mücadele eden Slow Food, uluslararası gönüllü bir organizasyon. 160’dan fazla ülkede faaliyet gösteren Slow Food, turistlerin yerel lezzetleri keşfedebilmesi için Airbnb ile ortak bir proje yürütmeye başladı.
Yabancı bir yere gittiğinizde, internetten araştırarak veya oranın insanına danışarak güzel yemek ararsınız. Ancak birçok turistik yerde kaliteli ve lokal lezzetler yerine, kalıplaşmış, tekdüze ve oranın kültürünü yansıtmayan menüler var. ‘Turist kazıklamak’ maalesef yemek sektöründe de çok yaygın. Hem pahalı hem de kalitesiz tabaklara sırf turistik bir yer olduğu için yüksek fiyatlar ödeniyor. Slow Food da tam bu sebeplerden, herhangi bir şehre dışarıdan gelen kişilerin oranın gerçek kültürünü tanımasını, mevsim malzemeleri kullanılarak hazırlanmış geleneksel veya artizanal yemeklerini ve içeceklerini tanımasını, oranın insanıyla tanışmasını hedefliyor. Bunu başarmak için de, dünya çapında büyük bir kullanıcı ağına sahip Airbnb ile çalışıyor.
Sistemin işleyişi şu şekilde, ev sahibi kişinin aktif bir Slow Food katılımcısı olması gerekiyor. Bu sayede, organizasyonun temel değerlerini yansıtan, yani temiz, güvenilir ve adil gıda konusunda bilinçli bir rehber temin ediliyor. Bu sayede yerel kasaplar, peynir, şarap, bira ve ekmek üreticileri iyi ürünleri üretmeye ve bunu yeni kitlelere aktarmaya devam edebiliyor.
Bu tür organizasyonların Türkiye’deki örneklerinden biri de yereli koruma adına mutfakta sürdürülebilirlik için çalışan Mehmet Gürs ve Ruhun Doysun projesi. Her yıl düzenlenen YEDİ isimli etkinlikte geleneksel tarifleri yaşatmak, mevsim malzemeleri ile atıksız mutfak yaratmak ve gastronomi alanında yaşanan yeni gelişmeler bu ilkeler ışığında harmanlanıyor.
Gittikçe artan gönüllüleri ile Slow Food ve onun ilkelerini temsil eden oluşumlar önümüzdeki yıllarda sesini daha çok duyuracak gibi görünüyor.
Kaynak: Slow Food
