Görsel analiz yapabilen yapay zekâlar, internetteki milyonlarca görseli saniyeler içinde tarayabilecek bir güce sahip. Bu potansiyeli farklı bir projede kullanmaya karar veren Stanford Üniversitesindeki araştırma ekibi, sadece tek bir fotoğrafı inceledikten sonra kişinin siyasi görüşünü tahmin etmede %70’in biraz üzerinde doğruluk oranına sahip bir yapay zekâ algoritması geliştirdi. Scientific Reports dergisinde yayınlanan makalede araştırma ekibi, algoritmalarını nasıl oluşturduklarını, test süreçlerini ve algoritmanın ne kadar iyi çalıştığını anlattı.

Fotoğrafları veriye dönüştürüyor

İnsanlar, özellikle seçim dönemlerinde, siyasi bağlantılarını açıklamak için çoğu zaman şapka, tişört veya rozet giyer. Ancak California’daki bir ekip tarafından yapılan çalışmaya göre insanlar farkına bile varmadan yüz ifadeleriyle bağlılık duydukları siyasi partiyi dışarıya belli ediyor.

Araştırma ekibi siyasi görüş tahmini yapan algoritmadan önce bir kişinin cinsel yönelimini tahmin etmeye çalışan bir yapay zekâ sistemi üzerinde çalışıyordu. Bu sistemin altyapısını kullanarak bu sefer kişinin cinsel tercihi yerine siyasi görüşünü tahmin eden bir algoritma oluşturdular. Algoritmanın temel amacı görseli taranan bireyin liberal mi yoksa muhafazakâr mı olduğunu en yüksek doğruluk oranı ile tahmin etmekti.

Araştırmacıların kurduğu yapay zekâ sistemi, insanların fark etmediği ayrıntılardan yeni bilgiler öğrenmek için tasarlandı. Bu tasarım sayesinde günlük hayatta kullandığımız mimik ve yüz hareketleri bir veri setine çevriliyor ardından bu veri seti algoritma tarafından kütüphane olarak kullanılıyor. Bu veri setlerinin yanı sıra yapay zekâ, flört web sitelerinden ve kullanıcıların profil fotoğraflarının bulunduğu diğer sitelerden beslendi. Araştırma ekibi, makine öğrenmesini bu süreçte aktif olarak kullandı.

Adım adım algoritmanın nasıl çalıştığını gösteren bir fotoğraf

Şaşırtan sonuçlar

Yapay zekâ toplanan tüm bu verilerde ilk olarak yüz şekli ve başın duruş pozisyonlarının siyasi yönelimle ilişkisini araştırdı. Ardından bir görsel gördüğünde nasıl bir analiz yapacağını öğrenmiş olan algoritmaya binlerce insan fotoğrafı taratıldı ve sonuçlar oldukça olumluydu. Algoritma ilk deneylerde yaklaşık %71 ile %73 arasında bir doğruluk oranına sahipti. Araştırma sonucunda belirli yüz tiplerinin belirli siyasi yönelimlerle kesin ve doğrudan bir ilişkisi olmadığı ancak başın duruşu ve duygusal ifadelerin bazı ipuçları verdiği tespit edildi. Örneğin, doğrudan kameraya bakan insanlar liberal yönelimli olmaya daha yatkın bulundu. Öte yandan fotoğraf çekerken tiksinme benzeri mimikler gösterenlerin daha muhafazakar çıktığı belirtildi.

Araştırmacılar, gizlilik ve kullanıcı verilerinin korunması nedenleriyle kullandıkları fotoğraf verilerini paylaşamayacakları için bu konuda araştırma yapan diğer ekiplerle bilgi alışverişinde bulunmayacaklarını duyurdu.

Gelecekte bizi bekleyen tehlike

Yüz tanıma ve gözetleme teknolojileri her geçen gün daha yüksek doğruluk oranları ile faaliyet göstermeye başladı. Doğruluk oranlarının artmasıyla bazı özel ve kamu kurumları bu teknolojileri, suçluları yakalama veya protestocuları tespit etmede kullanmaya teşvik ediyor. Bu teknolojilerin devlet kurumları tarafından kullanımlarının daha önce Amerika‘da ve Çin‘de ırkçı ve ön yargılı olduğu üzerine tartışmalar çıkmıştı. Kitlesel gözetleme teknolojileri gelişmeye devam ettiği sürece bu tartışmalar da beraberinde artmaya devam edecek.

Gelecekte iç ve dış mekanda her hareketimizi gözetleyen ve bunları bir veri olarak kaydeden sistemler yüzünden özel hayatın gizliliği ortadan kalkabilir. Tek bir kameranın bizim yüzümüzü okuduktan sonra cinsel yönelimimizi, hangi partiye oy atmaya yakın olduğumuzu veya başka bir konu hakkındaki fikrimizi yüksek doğruluk oranı ile tahmin edebilme ihtimali bile korkutucu bir distopya fikrine kapılmamıza neden olabiliyor. Bu teknolojilerin gelecekte hangi amaçlarla kullanılacağını hep beraber göreceğiz.

Kaynak: Scientific Reports

Share:

administrator

1997 İstanbul doğumlu olan Kemal Berk, İTÜ Ekonomi bölümünde eğitimini sürdürüyor. Estetik açlığını Avrupa Sineması ve Müziği ile doyurmaya çalışmasının yanı sıra felsefe, nöroloji, dinler tarihi ve iktisat konularında okumalar yapmayı seviyor. Öğrenmeye ve gelişmeye yönelik durdurulamaz bir arzuya sahip olması, onu üretken ve verimli olmak için teşvik ediyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir