Yapamazsın diyenler elbet olacaktır. Sen yine de denemeye var mısın? Çocukluğumuzda hayal gücü ve yaratıcılığın ortaya çıkmasıyla beraber, yeni fikirler geliştirmeye yatkın bir şekilde büyürüz. Gelgelelim işler bu hayalleri ve fikirleri pratiğe dökmeye geldiğinde hepimizin bunları uygulamaya koyma fırsatı olmayabilir. Teoriden pratiğe geçiş sürecinde şanslı olanlarımızın istekliliğini ve kararlılığını dış etkenlere aldırış etmeden sürdürebildiği konusunda sanıyorum ki hemfikiriz. Çalışmalarında tam da bu istekliliğe tanık olduğumuz Bizero ekibinin kurucusu Mehmet Akıncılar ile bir araya gelerek girişimcilik yolculuğuna dokunmak istedik. Sizler için derlediğimiz bu röportajı okumayı bitirdikten sonra geleceğe dair kurguladığınız ne varsa bir kez daha gözünüzün önüne getirerek denemeye değer olduğunu fark etmenizi diliyorum.

Ee hazırsak başlayalım!

Komünite kültüründen yola çıkarak elektrikli bisiklet paylaşımı olarak başlayan ve ardından yarı otonom kargo girişimleriyle devam eden bu serüven ilk olarak nasıl başladı?

“Üniversite döneminde motosiklet kullanırken bir motosiklet kulübü kurmaya karar verdik. O yılki akaryakıt zamlarının içinden çıkamayınca bir bisiklet almaya karar verdim. Motor ve bisiklet tutkumu fark edip bu yoldan devam edeceğimi hissedince de bu alanda bir mesleğim olacağını düşündüm. Yaptığım her şeyi bir işe dönüştürmeye odaklı olduğumdan deneye yanıla bir girişimci oldum. Çocukken resim çizerdim ve bu resimleri satardım.”

Bu yatkınlığı duyunca aklımıza hemen kargo robotunun tasarımı geliyor. Yarı otonom kargo robotunun tasarımının kendisine ait olup olmadığını sorduğumda her detayını çizerek ilk prototipini oluşturduğunu, pandemi döneminde sokağa çıkamadığı için evde tasarlayıp koridorda test ettiğini söylüyor.

Yarı otonom kargo Pika’nın tasarım çizimi ve evdeki ilk denemeleri

Girişimcilik Kavramıyla Tanışma

Bir gün kulüp etkinliğinden metroyla dönerken arkadaşlarıyla fikirlerini paylaştığı esnada bu konuşmalara kulak misafiri olan bir yolcu kendisine girişimci olduğunu söyleyerek kartını veriyor ardından aklındaki projeleri uygulamak isterse kendisine ulaşabileceğini söylüyor. Gelin görün ki sonrasında Mehmet o yolcuya ulaşamıyor. Hikâyenin aslına bakacak olursanız bu anın farklı bir önemi bulunuyor çünkü Mehmet bu anları “İlk kez o zaman girişimciliği duydum” diyerek özetliyor. 

2015 yılında araştırmaya koyulduktan ve 2016 yılında İTÜ’de Hackathon’a katıldıktan sonra bunu deneye yanıla bir işe dönüştürdük. Tüm bunlar 2 senemi aldı. Şimdi, bu kısa bir zaman zarfı gibi gözükse de oldukça yıpratıcı bir süreçti. O dönemde girişimcilik ekosistemi henüz olgunlaşmadığı için aynı zamanda da henüz tecrübesiz olmamdan dolayı oldukça zorlu bir süreç oldu.

Şu an 30’u aşkın ekip arkadaşıyla büyümeye devam eden Bizero’nun çok yakın bir gelecekte daha da büyüyeceğinin sinyallerini alıyoruz. Robot ve Ar-Ge ekibinin kurulmasıyla ekipleri büyüdü; bunun yanı sıra yeni kurulacak kurye ekibiyle bu sayının bir hayli artacağını öngörüyorlar. Dolayısıyla bir startup olarak kalmaktan ziyade şirket olmaya hazırlanıyorlar.

Ertelenen Boğaziçi Üniversitesi açılışına hazırlanan Bizero ekibi | 2017

Lean Startup ekosistemini tanımlayabileceğimiz birçok ifade bulunuyor ancak Bizero’yu bir Lean Startup olarak tanımlamanızı sağlayan temel noktalar nelerdir?

“Lean Startup tarafımız bulunsa da Bootcamp ekolünü de sürdürüyoruz. Lean Startup’ın Türkçe karşılığı kervan yolda düzülür ekolü olarak tanımlanabilir. Bizim otonom kuryelikte temel amacımız gerçek bir ihtiyaca hizmet edebilmek böylelikle de moto kurye ölümlerini azaltmak. Akademik olarak da bu alan üzerine çalışıyoruz ve kurye ölümlerinin yılda %10’u bulduğunu görüyoruz. Yaptığımız her iş, bu oranları kırmaya çalışma paralelinde ilerliyor.”

Mehmet Akıncılar, Tim Draper’a Bizero’yu anlatıyor | 2017

Otonom kargo girişimlerinin kurye/kargo faaliyetlerinde nasıl bir dönüşüme sebep olacağını düşünüyorsunuz?

“Kuryeler henüz bizim amacımızı anlayamasa da bizim temel odağımız onların hayatını koruyabilmek.”

Kuryelerle zaman zaman yaşadığı diyalogları da aktaran Mehmet, otonom kargo girişimleri sebebiyle kendilerine sitem eden kuryelere işin aslını aktardığında onların da bakış açılarının değiştiğini ifade ediyor.

Görsel tasarım: Aleyna Özcan

Peki Bizero büyük bir işe dönüştüğünde kuryelere istihdam sağlayabilecek misiniz?

Şu an sistemlerimiz daha hazır olmadığından ağırlıklı olarak mühendislerle çalışıyoruz. İlerleyen süreçte artık herkesin Facebook’a girer gibi robot kontrol edebileceği bir arayüzle kolaylıkla kullanılabilir bir sistem geliştirdiğimizde amacımız zaten kuryelerin evden kumanda ederek uzaktan çalışabileceği pozisyonlar yaratmak. Pandemi döneminde her birimiz evde oturup sağlığımız için endişelenirken kargo çalışanları gerektiğinde yemeğimizi gerektiğinde kargolarımızı bizlere taşımaya devam ediyordu. Bu durum bana oldukça kötü bir bakış açısı olarak geliyor. Aslında tam da bu iç sesle yola çıktık. Halihazırdaki otonom bisiklet altyapımızı kargo robotuna uyarladık. Altına ginger yerleştirerek kullanılabilir hale getirdik. İşte Lean Startup tam da burada devreye giriyor. Normalde kurumsal bir firma olsa yıllarca otonom bisikleti yapmakla uğraşırsın ama biz ürünleri birbirine dönüştürerek değişen ihtiyaçlara uyum sağlamaya çalışıyoruz.

Çıkardığımız ürün geliştirilebilir mi? Elbette evet ama geliştirme isteyebilecek ürünü de satarak ihtiyaçlara yetişmeye çalışıyoruz. Lean Startup’ta anlaşılamayan kısım da bu oluyor. Kimse ürününü satmaya yanaşmıyor. Satmadıktan sonra büyüyemezsin, büyümedikten sonra da startup olamazsın. Lean Startup’ın en büyük göstergesi büyümek. Haftada %5 büyüme gösteremiyorsan startup sayılmazsın. İnsanlar ürünüm hazır değil diyerek satıştan kaçınıyor ancak biz müşterimize ürünümüzün eksikleri olduğunu söylediğimizde onlar da ürünün kalitesini göz önünde bulundurarak bu eksikliği görmezden geliyorlar. Bir şeyleri dürüst olmaktan çekinmeden yapmamız gerekiyor. Yurt dışında tamamen otonom olarak satılan birçok robot aslında halen uzaktan kumandayla çalıştırılan robotlar. Kadıköy’ün trafiğinde hangi otonom robot hayatta kalabilir, hangi algoritma çalışabilir? İnsan kalabalığında ben bile tökezliyorum. Benim algoritmam çalışmıyorken robotunki nasıl çalışsın? Bizim ekosistemde, bir parça işin ucunu kaçırma olduğunu düşünüyorum. Ayağımızın yere basması gerekiyor. Burada da biraz daha kârlı ve düzgün iş yapmaya dayanan Bootcamp ekolü ihtiyacımız olanı sağlıyor. İllaki yatırım alacağız diye iş yapmaya gerek yok. Benim mesleğim bu olduğundan işi severek yapıyorum. İş benim olmadıktan sonra yapmanın bir anlamı kalmıyor.

“Hani soruyordunuz ya kilitsiz bırakarak bizi mi sınıyorsunuz diye. Evet, açıldığımız ilk günden bu yana sizi sınıyoruz.” Bizero hakkında ilk içeriğimi yazarken internet sitenizde beni en etkileyen cümlelerden biri bu olmuştu. Bizero yolculuğunuzda blockchain ve 3D yazıcı desteğine nasıl başvurdunuz ve bu durum nasıl sonuçlandı?

3D baskı için 3dörtgen ile birlikte çalışmaya başladığımızda e-bisiklet ve paylaşım faaliyetleri henüz yoktu ancak onların desteğiyle şarj girişlerimizi 3D yazıcıda ürettik. Bu parçalar oldukça işimizi görmüştü. Baskılar o kadar düzgündü ki arkadaşlarımızı ürünlerin 3D baskı olduğuna inandırmakta zorlandık. Hem kilitleme hem de şarj etme sürecinde biraz daha yazılım odaklı ilerleyebilmek adına blockchain teknolojisine yönelmeye karar verdik. Basit bir algoritma sayesinde hem lokasyon tahmini yapıp hem de sürüş güvenliğini test etmeye başladık. Bu sayede şarja takma oranları da %80’in üzerine çıktı. Biz, işin buglarını bularak veri üzerinden ilerlemeyi seviyoruz. %80’in üzerinde şarja takılma oranına ulaşınca IoT gibi teknolojilere yönelme ihtiyacı hissetmedik.

Şarj ve kilit mekanizması 3d modelleme

Gelecek Burada olarak bizim de odağımıza aldığımız yıkıcı teknolojilerden süreç içerisinde gerek şarj ederken kilitleyen modül üretiminde gerekse güvenlik sistemlerinizde yararlandığınızı aktardınız. Bu vizyonunuz doğrultusunda sürdürülebilir ürünler/sistemler geliştirmede yıkıcı teknolojileri nasıl konumlandırıyorsunuz?

Otomasyonda da teknolojide de amaç iş gücünü verimli hale getirerek maliyetleri düşürmektir. Eğer bunları elde edemiyorsanız kullanmanın da bir anlamı kalmayacaktır. Ne yazık ki hem dünyada hem ülkemizde bunlar amaçtan ziyade gösteriş için kullanılıyor. Bazı sistemlerin bakım ve yatırım maliyetlerini incelediğinizde kullanıcıdan elde edilen kârdan fazla çıkacaktır. İşte biz de bu hesaplamaları yaparak bir teknolojiyi kullanıp kullanmayacağımıza karar veriyoruz. Blockchain masrafsız bir teknoloji olduğundan kullanıma aldık ve hâlâ IoT ya da GPS kullanmayı düşünmüyoruz.

Yıkıcı teknolojiler bağlamında tam tersini düşünecek olursak 3 boyutlu yazıcılar uzun vadede iş modelinize tehdit sayılabilir mi? Yakın gelecekte milyonlarca insan 3d yazıcı sahibi olsa ve yazıcıların basabildiği ürün portföyü çok geniş olsa nasıl etkilenirdiniz?

Bizim işimiz sabit kalmadığı için bu durum bizi olumsuz etkilemeyecek. Biz kurumsallaşmaya odaklanan bir mindset’e sahip olsak bu bizi batırabilirdi. Bunun yerine değişen durumlara ayak uydurarak, ürünlerimizi değişime sokmaktan ve güncellemekten kaçınmayız. Amacımız sorun çözmek, ihtiyaçlara ayak uydurmak. Bu yüzden benden başka bir sistem halihazırda sorun çözüyorsa o işe girmiyoruz. Örneğin, sokakta binlerce scooter varken bizim yeniden bu işe girmemiz mantıklı gelmiyor. Olan bir şeyi kopyalamak yerine sorun çözmeye ve kârlılığa kavuşmaya odaklanıyoruz. Yatırımcıları ikna etmeye uğraşmak yerine bu anlayışla hareket ederek o bütçeyi kendimiz için yaratabiliyoruz.

Geleceğin mesleklerini göz önünde bulundurduğumuzda teknoloji odaklı girişimler giderek artacağa benziyor. Böyle bir süreçte Bizero ekibine dahil olmak isteyen genç yeteneklerin hangi becerilere sahip olmasını önceliğinize alıyorsunuz?

İsteklilik ve yaratıcılık bizim için yeterli. Ancak önemli olan deneye yanıla kendini bulabilmek. Beni başarıya götüren bir özellik, bir başkasına fayda sunmayabilir. Yine de birilerine danışıp fikir almayı da çok kıymetli buluyorum. Örneğin, taksicilere danışarak robotlara dair tavsiyeler alıyorum. Yolda robotun yanından geçtiği kişilerden fikir alarak güncellemeler yapıyorum.

Keyifli sohbeti için Mehmet Akıncılar’a ve harika projeleriyle her birimize ilham olan Bizero ekibine çok teşekkür ediyoruz.

Teknolojiyle kalın!

Share:

administrator

Boğaziçi Üniversitesi Yabancı Diller Eğitimi 4. Sınıf öğrencisi olan İrem; eğitim teknolojileri ve psikolojisi, sosyal psikoloji, dil öğreniminde teknolojinin etkisi gibi alanlarda öğrenime ve paylaşıma olan ilgisiyle beraber geleceğin nerede olduğunu araştırıyor.