Elli yıl öncesine kıyasla evrenin keşfinde büyük bir ilerleme kaydettik. Gelişen teknolojik aletler, insanoğlunun uzayın daha da derinlerini gözetlemesini mümkün kıldı. Yapılan keşifler sonucu galaksiler, göktaşları, gezegenler ve devasa yıldızlar bulduk. Ancak daha fazlasını başarmak, mevcut teknoloji ile pek de mümkün gözükmüyor.
Örneğin teleskopları ele alalım. Bilim insanları, yeryüzünde ürettikleri teleskopları roketler aracılığıyla gezegenimizin yörüngesine çıkarıyorlar. Ancak ne yazık ki istedikleri büyüklükte bir teleskop üretemiyorlar. Çünkü, teleskopları yörüngeye taşıyan roketlerin iç hacmi buna elverişli değil. Roket küçük olunca teleskop da küçük oluyor. Oysa ki teleskop ne kadar büyük olursa, keşfedebileceğimiz uzaklık da o ölçüde artıyor.
Bu noktada içimizden bazıları “O halde öyle bir roket üretelim ki içine devasa teleskoplar bile sığsın.” diyebilir. Bu malesef geçerli bir çözüm değil. Bunu nedeni, ürettiğiniz teleskobun boyutunun artmasıyla yörüngeye girmesinin de imkansızlaştığı gerçeği.
İşte Made In Space burada devreye giriyor. Şirket, Archinaut programı kapsamında uzaya kolları olan bir “3D yazıcı robotu” göndermeyi planlıyor. Tahmin edeceğiniz üzere konsept, bir 3D yazıcı ve robotun bir araya gelmesiyle oluşmuş. Eğer proje gerçekleşirse, teleskopların üretimi ve montajı baştan aşağı kolları olan bu 3D yazıcı robotu tarafından uzayda gerçekleştirilecek. Böylelikle insanlığı evrenin keşfinden alı koyan büyük bir engel ortadan kalkacak. Çünkü, uzayda üretim yapabilirsek roketlere ihtiyaç duymayacağız. Ayrıca belirtmek gerekir ki; projede kullanılması planlanan yazıcı, sıradan bir FDM yazıcıdan pek de farklı değil.
3D baskıyla uğraşanlar bilirler, baskı almak için ideal bir sıcaklık sağlamanız gerekiyor. Fakat uzay o kadar soğuk ki orada baskı almak neredeyse imkansız. Bilim insanları bu ölümcül soğuğun üstesinden gelmek için 3D yazıcı robotunu bir termal vakum haznesinin içine koyup uzaya öyle göndermeyi düşünüyorlar.
Ancak problemler bitmiyor…
Termal vakum haznesi (kısıtlı hacmi dolayısıyla), robot 3D yazıcımızın devasa büyüklükte teleskop parçaları üretmesini engelliyor. Yani 3D basılan teleskop parçaları haznenin boyutundan büyük olamaz. Araştırmacılar hazneye ekstra cepler, odacıklar ekleyerek bu sorunun üstesinden geleceklerini düşünüyorlar.
Problemlerle boğuşan bir proje gibi gözükse de, aslında insanlığın adeta muhtaç olduğu bir fikir. Bu proje gerçekleşirse evrende asla hayalini bile kurmadığımız yeni şeyler bulacağız. Şu an evrenin ne kadarını gözlemledik sizce? Bazı kaynaklar bunun %5’ten fazla olmadığını söylüyor. Oysa ki bu konuda muhakeme yapmak bile zor. Bir bütünün başını ve sonunu bilmiyorsak yüzde kaçını keşfettiğimizi nasıl bilebiliriz? Proje, bizleri bu bilinmezliklerden bir nebze de olsa kurtarma potansiyeline sahip. Dilerseniz aşağıdaki videoyu izleyerek kendimizin ne kadar küçük, evrenin ne kadar büyük olduğunun farkına varabilirsiniz.
Kaynak: wired.com