Gelecek Burada Podcast serisine aşağıdaki platformlardan ulaşabilirsiniz:
PODCAST | Whatsapp Sohbetleri: 3 Boyutlu Destek, Komünite Kültürü, Açık Kaynak Kültürü ve 3D Yazıcılar
Bilgi, deneyim ve ilham paylaşım platformu Gelecek Burada’ya hoş geldiniz. Bugün ilk defa Whatsapp Sohbetleri adlı yeni konseptimizi deneyeceğiz, Doğukan Güngör ile 3 Boyutlu Destek üzerine konuşacağız, maker kültürü, açık kaynak, komüniteler ve komünite kültürü gibi kavramların üzerine sohbet edeceğiz. Bunu Whatsapp üzerinden yapıyoruz çünkü şu an farklı şehirlerdeyiz ki aynı şehirde olsak bile içinde bulunduğumuz salgın durumunda yanyana gelmek pek mümkün değil. Onun dışında biraz meşgul olduğu için ben sorularımı ona kaydedip göndereceğim o da aynı şekilde müsait oldukça bana ses kaydıyla dönüş yapacak. Bu şekilde ilerleteceğiz sohbetimizi. Bizim için de yeni bir deneyim olacak, umarım hem kaydederken bizim için hem de dinlerken sizin için keyifli ve güzel geçer.
Yüz kalkanı ihtiyacını gideren 3D yazıcı topluluğu: 3 Boyutlu Destek
Kardelen:
Bugün ilk defa “Whatsapp Röportajı” adını verdiğimiz röportaj serisinin denemesini yapacağız. Ben yorumlarımla beraber sorularımı kaydederek Doğukan’a göndereceğim, Doğukan da müsait olduğunda cevaplayacak, bu şekilde röportajımızı ilerleteceğiz. Öncelikle hoş geldin Doğukan. 81 ilde 3 boyutlu yazıcılarla hastanelerde ihtiyaç duyulan medikal malzeme eksiklerine yetişmeye çalışıyorsunuz. Sosyal medyada da size karşı oldukça haklı bir destek ve ilgi var, yani yanlışım varsa düzelt sadece 5 günde 10.000 takipçiye ulaştınız ve gördüğümüz kadarıyla da birçok insan hem sağlık çalışanı hem de gönüllü sıfatıyla sizinle iletişime geçiyorlar. Sizin için de oldukça yoğun bir hafta olduğunun farkındayım. Bize biraz 3 Boyutlu Destek‘ten bahseder misin? Nereden, nasıl çıktı bu fikir, işleyişiniz nasıl? Önce biraz 3 Boyutlu Destek’i konuştuktan sonra da daha genel anlamda günümüz teknoloji ekosisteminden ve bunun sosyokültürel çıktılarından konuşuruz.
Doğukan Güngör:
Kardelen çok teşekkür ederim öncelikle, ben de hayatımda ilk kez Whatsapp üzerinden bir röportaj cevaplıyor olacağım, o yüzden heyecanlıyım. Umarım takipçiler ve dinleyenler için de aynı şekilde heyecan verici olur. Şöyle esasında bilindiği gibi bu Covid-19’la dünya çapında ciddi bir mücadele var. Biz de Türkiye’deki gençler olarak bu mücadelede nasıl rol alabiliriz diye düşünürken 3boyutludestek.org fikri ortaya çıktı. Esasında oluşturduk diyorum ama asıl bu fikrin yaratıcıları sevgili arkadaşım Ramazan Subaşı ve İlker Vardarlı.
Geçtiğimiz haftalarda attıkları bir tweetle Türkiye çapında 3 boyutlu yazıcı sahibi olan herkesi bir ağda toplamak için açık çağrı yaptılar. Gerçekten belki de hiç ummadığımız kadar çok yazıcı sahibiyle birlikte bu akıma bu sosyal fayda projesine destek vermek isteyen birçok kişi de bu ağa katıldı. Ve şu an senin de belirttiğin gibi sosyal medyada ciddi bir akım yaratıldı. Sadece bu akım değil bir yandan da gerçekten üretim akımı yaratıldı. Ciddi bir şekilde şu an sağlık çalışanların taleplerini yüz siperliği üreterek gidermeye çalışıyorlar. Yanılmıyorsam en son benim baktığımda istatistiklerde 3000’e yakın 3 boyutlu yazıcı o ağda bilfiil 81 ilde faaliyet gösteriyor. Ben Onaranlar Kulübü‘nde böyle çok sosyal fayda projelerinde bulundum tabii ama ilk kez insana bu kadar direkt dokunan bir projenin bir parçası olduğum için çok heyecanlıyım. O yüzden hani İlker ve Ramazan’ın bu fikri önünde gerçekten saygıyla eğiliyorum. Ben naçizane ufak bir parçası oldum ama bu işi asıl yürüten şu an sahada olan insanlara siperliği ulaştıran kuryesinden üreticisine sosyal medyacısı, diğer destekçileri… Asıl kahramanlar onlar.
Kardelen:
Evet oldukça fazla ses getirip benimsenmesinin bir sebebi de bu dayanışma hali bence. Görüyoruz 3 boyutlu yazıcı sahipleri, 3 boyutlu yazıcısı olmayan fakat filament yardımı yapanlar, kuryelik görevi üstlenenler… Gerçekten pek çok insanın çabasını içeren büyük bir işe şahit oluyoruz. Şu an sanırım en yaygın şekilde sağlık çalışanları için yüz siperliği basıyorsunuz. Üretmeye başladığınız ilk tasarımın yabancı bir yazıcı üreticisi olan Prusa tarafından yayınlandığını biliyoruz. Siz o tasarımı alıp sürekli güncelleyerek 3 saat süren bir baskıyı 1.5 saate kadar düşürmüssünüz. Bu konuya ve açık kaynak kültürüne vurgu yapan İngilizce bir tweet de attınız zaten. Biz yazılım dünyasında açık kaynağın ne kadar değerli olduğunu gerek Github gerekse Linux örnekleriyle görüyorduk. Peki 3 boyutlu yazıcı dünyasında açık kaynak ne önem arz ediyor sence? Hani sadece bir maske üretip geçecek miyiz, 3 boyutlu yazıcı trendi sadece böyle kriz anlarıyla mı sınırlı kalacak?
Doğukan Güngör:
Evet aslında ihtiyaçtan yola çıkarak ortaya çıkan bir fikir bir girişim olduğu için şu an sadece sağlık kurumları ve sağlık çalışanları için aksiyon alan bir oluşum 3 Boyutlu Destek. Senin de belirttiğin gibi aslında akımı başlatan Prusa, Prusa’nın paylaştığı açık kaynaklı tasarım. Biz bir süre o tasarımı kullanıp ondan sonra revize edip bizim tarafta en hızlı şekilde üretilebilecek versiyonları elde etmeye çalıştık. Tasarım ekibimiz bunun için hala çalışıyor diyebilirim. Açık kaynak önemli bir mevzu, ben açıkçası şöyle değerlendiriyorum, yani ben 3Dörtgen‘deki görevimde de pazarlama tarafında 3 boyutlu yazıcı teknolojisinin Türkiye’de toplumda yer edinebilmesi için bir çok faaliyet gerçekleştirmek için çalıştım. Hem etkinlik bazında hem atölyeler bazında konuşmalar, sosyal medya iletişimi vs. Ama bugün geldiğimiz noktada bir kriz anında 3 boyutlu yazıcı teknolojisinin tüm dünyada kabul gördüğü ve bilinirliğinin arttığı bir hale dönüştü. Dolayısıyla belki de bugüne kadar çabaladığımız hani 3 boyutlu yazıcı teknolojisini anlatmak için çabaladığımız, o YouTube videoları çektiğimiz, konuşmalara gittiğimiz her şey şu anki popülerliğinin çok çok çok çok arkasında kaldı diyebilirim. Yani aslında bu kriz bu Covid-19 krizi dünyada da hem açık kaynak hem de bireysel üretim kültürünü ciddi biçimde tetikleyen bir fırsat yarattı.
Öyle sanıyorum ki bundan sonra, yani her şey normale döndüğünde umarım en kısa zamanda, 3 boyutlu yazıcı teknolojisi ve onu besleyen üretim kültürleri, üretimin demokratikleşmesi, maker kültürü gibi benzeri yapılar da herhalde önemini korumaya devam edecektir hatta yatırımlar da bu yöne doğru sarkacaktır diye tahmin ediyorum. Açıkçası bugüne kadar katıldığım bütün Covid’le alakalı konuşmalarda panellerde vs. hep aynı şeyi söyledim. Yatırımcılar veya girişimcilerin özellikle açık kaynak ve üretim kültürüne yönelik çalışmaları doğru hamle olacaktır diye tahmin ediyorum. Çünkü bugün baktığımızda global bir sorunla karşı karşıyayken büyük şirketlerin, markaların hızlı aksiyon alamadığını gördük. Tam da onun karşısında evlerinde, kendi atölyelerinde, kendi ofislerinde üretim gücüne sahip olan insanlar aksiyon almaya başladı o büyük şirketlerden çok daha hızlı bir şekilde. Burada da şey sorgulanabilir, hani kapital sistem yerini biraz daha üretimin demokratikleşmesiyle birlikte farklı bir sisteme mi bırakıyor? Bence bu birazcık tartışılması gereken bir konu. Tabii buna karar vermek, dikkat çekmek için şu an çok erken. Ama bundan sonraki süreçte de gündemimizde muhakkak yer edineceği kesin.
Üretimin demokratikleşmesi
Kardelen:
Üretimin demokratikleşmesi kavramına yoğunlaşmak istiyorum aslında, çünkü bizim de Gelecek Burada’da uzun süredir kullandığımız bir terim bu. Bunu ilk defa duyan arkadaşlar için biraz açabilir miyiz? Nedir demokratik üretim? Teknolojik gelişmelerin hızına yetişemediğimiz, üretime paralel hatta belki daha hızlı bir şekilde tüketimin arttığı günümüz dünyasında demokratik üretimi ihtiyaç olarak mı sınıflandırırız lüks olarak mı? Ayrıca kapital sistemin bitmesinden ve herkesin evinde üretmesinden de yürüyecek olursak aklıma direkt blockchain gerçeği geliyor. Blockchain temelde merkeziyetsiz ve dağınık bir sistem vaadi ile gelmişti karşımızda. Şimdi ben tüm bunları göze aldığım zaman diyorum ki dünya bireyciliğe mi gidiyor? Bunun gibi bir çıkarımda bulunmak ne kadar doğru sence? Yakın bir gelecekte 3 boyutlu yazıcımızı alıp ihtiyaçlarımızı oradan karşılayıp işte sanal gerçeklik gözlüklerimizi takıp evimizde tek başımıza bir hayat yaşayabilecek miyiz? E tamam bunları yaptık, peki bu bireyciliğin yanında komünite kültürünün geleceği ne olacak?
Doğukan Güngör:
Aslında bu füturistik gelecek kurgusunu erken zamanda yaşayacağımızı çok düşünmüyorum. Yani herkesin evinde 3B yazıcılarla tüm ihtiyaçlarını giderdiği, uçan arabalarla seyahat ettiğimiz, akıllı evlerde dışarıdan herhangi bir şeye gerek duymadan ihtiyaçlarımızın karşılandığı bir füturistik yaşamı en azından yakın gelecekte çok öngörmüyorum. Ama daha önce de söylediğim gibi dünyada kültürel anlamda yani sosyokültürel, sosyoekonomik davranışlar, iletişim, ulaşım, eğitim vb. birçok konunun kültüründe değişiklikler yaşanmaya zaten başlandı. Bugün yani Covid-19 nedeniyle eğitimin dijitale aktarılması, herkesin home office çalışıyor olması aslında yeni bir dünya düzenini de beraberinde getirdi. Üretimin demokratikleşmesi de şöyle, bu kavramla belki bundan yıllar önce insanların kendi ihtiyaçlarını gidermek için ürettiği dönemlerde karşılaşıyor olabilirdik ama bunu bir kalıba ve bir tanıma oturtmak belki de o zamanlar çok akla gelen bir şey değildi çünkü normaldi. Ama kapital sistemle birlikte insanların tüm yaşantıları ve seri üretimle birlikte insanların ihtiyaçları ve tüketim değiştiği için aslında bu kavram kendini unutturdu ve ancak bugün tekrar gündeme geldi. Gündeme gelmesinin bir sebebi de 3 boyutlu yazıcılar ve dünyada çok anılan maker hareketinin baş göstermesi. Nedir bu, insanların kendi imkanlarıyla belirli üretim araç gereçlerini kullanabilmesi ve bununla genel olarak dünyadaki mass production’a (seri üretim) katkı sağlayabilecek üretimleri yapabilmesi. Yani mesela kırılan bir tencere kapağının tutamacını dışarıdan temin etmek zorundayken, şu an bunu insanlar kendi evlerinde istedikleri gibi tasarlayıp üretebiliyorlar. Her şeyin demokratikleşmesi gibi artık üretim de demokratikleşiyor, insanların araçlara bilgiye kolay erişebilmesiyle birlikte. Buna bilgi ve bilişimin gelişimini ve insanların ekran başında internet aracılığıyla bir çok bilgiye erişebildiğini de katarsak, belirli parametreler bir araya geldiğinde insanların üretmemesi için bir neden kalmıyor. Ne kadar çok insana bunu ulaştırırsak, üretim o kadar demokratikleşmiş olur yani tekellerden çıkmış olur. Bugün birçok dünya şirketinin aslında şu an çok bahsetmediğimiz veya genele yayılmayan 3 boyutlu yazıcı teknolojisinin tehditi altında olacağını düşünüyorum ben. Yani bunu otomotiv yedek parçası üretenden tutun beyaz eşya üreticisine kadar bir çok noktada kullanıcılar ve üreticiler diyelim, ev içerisinde veya kendi atölyelerinde olacak. Bugün de 3 Boyutlu Destek ile konuyu açtık, o da aslında birazcık göstermiş oluyor bunu. Dünyada yok mu yüz maskesi, siperi üretecek binlerce fabrika? Var tabii ki muhakkak ama hızlı aksiyon alabilmek adına 3 Boyutlu Destek ciddi çözüm getirdi. Bu tabii daha yeni ve taze bir konu belki ilerleyen safhalarda başka noktalarda da geri dönüşünü göreceğiz.
Kardelen:
Peki zaten tüm bu konuştuklarımızın sebebi yani 3 Boyutlu Destek’i bugün gündem maddesi olarak almamızın sebebi de coronavirüs. Koronanın hayatımıza pozitif de olsanız negatif de olsanız yani hastalık sahibi olup olmamanın dışında genel manada hepimize en büyük etkisi içinde bulunduğumuz karantina dönemi oldu. Biz ekipçe salgının hayatımıza ne gibi etkileri olur biraz daha farklı açılardan bakmaya çalışarak bir beyin fırtınası yaptık ve bir dosya hazırlamıştık, hatta bunun üzerine bir podcast de kaydettik. İşte üniversiteler dönemlerini kapatıp uzaktan eğitime geçtiler, çoğu şirket çalışanlarının evden çalışmasını talep etti ve bunun yanında üretimin yavaşlaması hatta durması riskiyle karşı karşıyayız, burada da üretim sektöründe robotikleşme konusu önümüze geliyor. Otonom teslimat konusunda da her geçen gün yeni gelişmeler yaşanıyor, örneğin UPS drone teslimatla alakalı önemli bir iş birliği yaptı daha çok yakın zamanda. Yani bunlar benim başlıkların arasından en çok benimsediklerim oldu. Şöyle bir toparlamam gerekirse bir kaç ay sonra özgürlüğümüzü elimize aldığımızda, özgürlük diyeceğim çünkü her ne kadar işlerimizi bir şekilde devam ettirsek de çıkılmaması gerek yapılmaması gerek gibi düşündüğümüzden midir yoksa sonlanacağı net bi tarih olmadığından mıdır böyle hapis hayatı gibi hissettiriyor, işte bir kaç ay sonra özgürlüğümüzü elimize aldığımızda neler değişmiş olur, bu bahsettiğimiz geçici çözümler kalıcı hale gelir mi sence? Biz Gelecek Burada yazarları olarak daha türkiyede vaka görülmemişti o zaman işte ağırlıkla sanal derslerin, VR teknolojisinin yani VR konserler, kütüphaneler, konferansların ve 3 boyutlu yazıcı teknolojisinin bu dönemde güç kazanacağını öngörmüştük. Sen bu konuda ne düşünüyorsun? Bu da son sorumuz olsun, şimdilik gündemle alakalı olduğu için 3 Boyutlu Destek, salgın, komünite kültürü, açık kaynak gibi kavramların üzerine yoğunlaşmak istediğimiz için böyle oldu ama başka bir zaman daha geniş çaplı bir sohbet etmek istiyorum mutlaka.
Doğukan Güngör:
Kardelen aslında dediğin şey çok önemli, özellikle bu Covid-19’la mücadele kapsamında insanların bilgi ve bilişime demokratik bir şekilde erişme ihtiyacı sebebiyle e-learning (e-öğrenme) platformları çok revaçta. Bu şu an için geçici bir çözüm olarak görünse de ileride hazırlanan altyapılar kalıcı ve verimlilik arttırıcı çözümler olarak da gündemimizde yer edecektir diye düşünüyorum. Hatta dün okuduğum bir Harvard Business Review makalesinde de şöyle deniyor, gerçekten artık yüzyüze eğitime ihtiyaç duyuyor muyuz? İnsanlar bir üniversiteyi bitirmek için dört yıl boyunca okula gitmek zorunda mı? Yani face-to-face (yüz yüze) eğitim sistemi hala geçerliliğini koruyacak mı gibi bir tartışma söz konusuydu.
Bugün baktığımızda da, eğitim üzerinden gidiyorum daha çok, şunu görüyoruz insanlar online platformlarında eğitimlerine devam ediyorlar, bilgiyi online platformlardan alıyorlar ve eğitim kurumları ve eğitmenler için birçok maliyet ortadan kalkmış oluyor aslında ve ders bölünmeden daha verimli işlenebilir bir altyapı oluşturulmuş oluyor. Tabii biraz daha ileri ülkelerde bu platformların faydası çok daha bariz görülür ancak gelişmekte olan ülkeler de buna ulaşmak için yatırımlarını arttıracaklardır diye tahmin ediyorum. Yani eğitim kısmı böyle, bence burada verimliliği arttıracak kalıcı çözümler için bir fırsat doğdu ve devam edecektir diye tahmin ediyorum. Onun dışında daha önce de söylediğim gibi üretimde zaten bir değişim olacak. İnsanların üretime dahil olması ve demokratikleşmesi gibi durumlar olacak, bunu daha fazla tartışmaya gerek yok görünen köy kılavuz istemez.
Çok ahkam kesebileceğim konular değil belki ama sağlık, hukuksal düzenler veya ulaşımla alakalı da yine değişimler söz konusu olacak. Özellikle insanın bir parçası olduğu yani şimdi burada en önemli konu insanın bir taşıyıcı olması, insan en önemli parametre ve insanın etrafında gelişen her şey aslında buna bağlı olarak bu süreçte değişmiş oluyor. Bundan sonra da kimisi geçici kimisi kalıcı olacak bilemiyorum ama yine de ben bahsettiğim alanlarda da farklılıklar olacağını tahmin ediyorum. En basitinden artık insanlarla eskisi gibi çok yakından temasla sosyalleşme durumu veya bir otobüs kuyruğunda rahatça bekleme durumunu çok yakın zamanda eskisi gibi deneyimleyeceğimizi düşünmüyorum. Yani işin sosyal davranışlar tarafında da büyük bir etkisi olacaktır.
Bununla birlikte tabii ki alışveriş ve tüketim kültürümüz de değişti. Bugün insanlar artık dışarıya çıkıp alışveriş yapmaktan çekinir hale geldi, ürünlere dokunmaktan aciz bir hale geldi. Bu sebeple online alışveriş sitelerinde özellikle temel gıda ve ihtiyaçların satışını gerçekleştiren sitelerde büyük bir grafik artışı olduğunu gözlemliyoruz yani bugün Türkiye’de getir, yemeksepeti, iste gelsin projeleri girişimleri ciddi anlamda fayda ortaya koyuyor. Dolayısıyla burada da ciddi bir değişim söz konusu zaten. Teslimatlar, yani kargo süreçlerinde, her ne kadar problemler yaşansa da şu an onlar da en nihayetinde gelecekteki füturist akımlardan etkilenirse drone teslimatları; yani temassız, insanın devre dışı kaldığı yöntemler kullanılabilir. Yani özellikle gelecekburada.net’te de üzerinde çok çok düşündüğümüz bir konu vardı, ışıksız fabrikalar / karanlık fabrikalar konusu. Artık insan biraz daha temas yüzeyini azaltacak herhalde aldığımız hizmetler ve ürünler üzerinde.
Kardelen çok teşekkür ederim, bence sorulan sorular herkesin farklı cevaplar üretebileceği sorular. Ben kendi yorumlarımı naçizane iletmeye çalıştım, nihayetinde bu işin uzmanları veya bu alanda çok okuma yapan bilgili insanlar da var. Ama şu an pratikte deneyimlediğimiz birkaç şey benim de kafamda bir şeyler belirmesine bazı yorumlar yapabilmeme yardımcı oluyor. Davet ettiğiniz ve bu ilki bana yaşattığınız için teşekkür ederim. Umarım her şey en kısa zamanda yoluna girer ve bir Gelecek Burada konuşmasıyla -tabii daha fiziki- hem dinleyen hem de okuyucularla buluşmuş oluruz, kendinize çok dikkat edin.
Kardelen:
Asıl biz teşekkür ederiz Doğukan, çok meşgulsünüz biliyorum ama kırmadın bizi, bize de değerli vaktinden ayırdın, sorularımızı yanıtladın. İşin uzmanı olmak bir yana işin direkt içinde olan birisi olduğun için yorumların en az bir uzman görüşü kadar değerli bizler açısından. Umarım dinleyen veya okuyan herkesin kafasında bahsettiğimiz kavramlar açısından yani bir şeyler oluşturabilmişizdir ve buradan aldıkları hareketle araştırarak üstüne koyarak düşünmeleri için bir ışık yakabilmişizdir. Dinleyen herkese de teşekkürler bize vakit ayırdıkları için, daha güzel günlerde görüşmek üzere.
3Dörtgen’in katkılarıyla size ulaşan hem geleceğe dair çıkarımlarda, öngörülerde bulunduğumuz hem de içinde bulunduğumuz durumu kavramlarla değerlendirdiğimiz bir podcastimizin daha sonuna geldik. Ben Doğukan ile ettiğim sohbetten oldukça keyif aldım, umarım kendisi de böyle düşünüyordur, tekrardan ayrıca teşekkür ederim kendisine. Bizimle Facebook, Instagram ve Twitter’a gelecek_burada adreslerinden iletişime geçebilirsiniz. Ayrıca üzerine konuştuğumuz konularda varsa farklı fikirleriniz, görüşleriniz bizimle paylaşırsanız çok sevinirim, birilerinin dinleyip üstüne düşünüp bir de geri dönüş yapması benim açımdan oldukça önemli. Biliyorum hepimiz bunaldık evde dört duvar görmekten, bilgisayar başında saatlerce oturup ders dinlemekten veya çalışmaktan ama lütfen kendinizin ve sevdiklerinizin iyiliği için #EvdeKalın. Bir dahaki bölümde görüşmek üzere.