Covid-19’dan en çok etkilenen alanlardan biri olan havacılık sektöründe, uçuşların tekrar başlamasıyla beraber yolculuk boyunca maske takma ve koltuklar arası boşluk bırakma zorunluluğu gibi dönüşümsel uygulamalarla virüsün yayılma riski en aza indirilmeye çalışılıyor. Uçuş süresince güvenliği sağlamak için uçak içi tasarımları değişirken uçağa binmeden önce de virüsle olan etkileşimi azaltmak için yeni teknolojiler hayatımıza girmeye başladı.

Tel Aviv’den Frankfurt’a uçuş yapan yolcular üzerinde yapılan bir ankete göre, yolcuların en büyük endişe duyduğu konu uçuş boyunca uçakta bulunmak değil, uçağa binmeden önce güvenlik kontrol hattında sosyal mesafeyi koruyamamak. İsrailli girişim SeeTrue‘nun yapay zekâ tabanlı yazılımı güvenlik sürecini %30 veya daha fazla hızlandırabilir.

Yazılım, yolcuların el bagajında şüpheli bir nesneyle karşılaştığında tarama yapan personelini uyarıyor. Bu sayede kontrol noktalarında daha az bagaj açılıyor ve tehlikeli materyaller daha az yanlış tanımlanıyor. Şüpheli nesnenin bir silah mı yoksa el feneri mi olduğunu yazılım anından değerlendiriyor. Sonuç olarak bu, taşıma bandında daha az durma ve başlatma anlamına geliyor.

SeeTrue CEO’su Assaf Frenkel, güvenlik kontrol noktalarında yazılım yüklü olduğunda, havalimanı görevlilerinin normalde yaptıklarından %50 daha az bagaj açtıklarını ve 15 ila 30 saniye süren inceleme sürecinin sadece 3 ila 5 saniye arasına indiğini söylüyor. Daha az bagaj açılması aynı zamanda daha az temas anlamına geliyor.

İsrail’in günlük haber sitelerinden biri olan ISRAEL21 C’ ye yaptığı açıklamada;

Frenkel : “Çantanı tepsiye koyarsın, güvenlik çantanı banda koyar, çantayı geri alırsın, güvenlik bir sonraki kişinin çantasına dokunur. Güvenlik görevlileri eldivenlerini vardiyada 500 kez değiştiremeyeceğine göre bu süreç hem onu ​​hem de sizi riske atıyor.”

ABD hükûmetinin Eylül ayında açıkladğı rapora göre, yaklaşık 1.800 TSA çalışanı Covid-19 testi pozitif çıktı ve bunlardan 6’sı yaşamını kaybetti. SeeTrue ve benzeri uygulamaların kullanımının artması ile birlikte bu rakamların azalması bekleniyor.

SeeTrue’nun yazılımı, mevcut havaalanı tarama sistemlerine X-ray ve CT (Bilgisayarlı Tomografi) makineleri gibi entegre çalışabilecek bir şekilde geliştirildi. Yazılım tarama ekranına gelen veriyi kendi yasaklı nesneler veritabanı ile karşılaştırıyor ve SeeTrue’nun yapay zekâsı bir şeyi şüpheli olarak işaretlerse tarayıcı gerçek zamanlı olarak güvenlik görevlisini uyarabiliyor. Kullanılan veri tabanı bulut ve yerel olarak depolanabiliyor. Bu da her ülke için değişen gümrük ve yasaklı ürünler listesinin özelleştirebilmesini sağlıyor. SeeTrue’nin yazılımının bu konuda daha gidecek yolu var.

Frenkel: “Binlerce silah türü ve milyonlarca bıçak türü var, bilgisayar açısından, bunların hepsini belirlemek oldukça zor. Bu, yalnızca belirli bir kitaplıktan çıkarabileceğiniz belirli öğeleri karşılaştırmakla aynı değil.”

Frenkel, buluttan ziyade yerel harddisklere kayıt işleminin hem veri güvenliği hem de hız nedeniyle tercih edilebileceğini öne sürüyor. Yoğun istasyonlarda, giriş şerit başına saatte 1.000 kişiye kadar çıkabilir. Dolayısıyla, buluttan veri alabilmek için çok iyi bir ağ yapısına sahip olmanız gerekiyor ve her ülke böyle bir altyapıya sahip değil.

Araştırmalar, insanların sadece birkaç dakika sonra dikkatlerini yitirdiklerini gösteriyor

Frenkel ayrıca yazılımın yaygınlaşması ile birlikte insan hatasını sınırlayabileceklerini düşünüyor. TSA, hava trafiğinin çok düşük olmasına rağmen, görevlilerin 2019’un aynı ayına kıyasla Temmuz 2020’de yolcu başına üç kat daha fazla silah yakaladığını bildirdi. Memurların, eşyalara konsantre olmak ve kontrol etmek için daha fazla zamanı var ancak etkileşime girmede eskisine nazaran daha çekimser davranıyorlar.

Daha hızlı güvenlik hatlarının havalimanları için bir başka önemli avantajı da yolcuların havalimanının ticari alanlarında daha fazla zaman geçirebilecek olmalarıdır. Yolcular freeshoplara (havalimanlarında gümrüksüz satış yapılan dükkanlar) ve havalimanı içindeki diğer mağazalara daha fazla vakit ayırıp daha fazla harcama yapabilir. Pandemi döneminde büyük maddi kayıplara uğrayan havacılık sektörünün kârını artırmak için her yolu denemek zorunda kaldığını görebiliyoruz.

Havacılık sektörü yolculara uçuş güvenliğini azami seviyelerde sağladıklarını göstermeye çalışmak için yenilikçi tasarımları ve son model teknolojileri kullanmaya daha fazla bir önem vermeye başladı. Ar&Ge yatırımlarının artırılması ve yolcularla havalimanı görevlileri arasındaki ve diğer yolcularla olan etkileşimi asgari düzeye çekilmesi ile birlikte kamuoyuna tekrar güven verebilmesi mümkün görünüyor. Bu açıdan bu tür girişimlerin desteklenmesi ve artırılmasının sağlanması oldukça mühim bir konu haline geldi.

Kaynak: Israel21c

Share:

administrator

1997 İstanbul doğumlu olan Kemal Berk, İTÜ Ekonomi bölümünde eğitimini sürdürüyor. Estetik açlığını Avrupa Sineması ve Müziği ile doyurmaya çalışmasının yanı sıra felsefe, nöroloji, dinler tarihi ve iktisat konularında okumalar yapmayı seviyor. Öğrenmeye ve gelişmeye yönelik durdurulamaz bir arzuya sahip olması, onu üretken ve verimli olmak için teşvik ediyor.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.