“Ben bu evi inşa edebilmek için 17 gün boyunca gece gündüz çalıştım, sonrasında her bir detayını üst seviyelere çıkarabilmek için haftalarımı harcadım. Sırf bu yüzden defalarca sevgilimle kavga ettim, bankaya borçlandım ve aile büyüklerimin ağıtlarını dinledim. Ne demek bilmiyorsunuz yahu? Ne demek yaşanan teknik bir sorundan dolayı verilerimi kaybettiniz? Daha Elon Musk’ın hediye ettiği o özel heykelciği saymıyorum bile. En azından 750 dolarlık değeri vardı. Nasıl kaybedersiniz? Yaptığım tüm ödemeleri geri istiyorum. Hepsini hesabıma geri yollayın yoksa sizinle mahkeme mahkeme gezeriz”
Bugün hâlâ tam olarak değerini kanıtlayamamış ve yaygın hâle gelememiş bir teknoloji olan sanal gerçeklik teknolojisi sayesinde birkaç sene sonra müşteri hizmetleri yetkilisi ile yapacağımız bir konuşmaya tanıklık ettiniz.
Dünyamız hâlihazırda dijital dönüşüm sürecine girmişken beklenmedik bir pandemi ile karşılaştı ve bu süreç hızlandı. Ancak bir yandan fiziksel sosyalliğin yaşantımızda ne kadar önemli olduğunu ve sanal dünya için bir kültür yaratmamız gerektiğini de görmüş olduk.

VR teknolojisinin geleceğini hep “gözlük, eldiven ve özel bir kıyafet giydikten sonra oturduğumuz yerden diyar diyar gezmek, farklı gerçeklikleri ziyaret etmek” olarak tasvir ediyoruz. Ancak ziyaret ettiğimiz bu gerçekliklerin, sıradan bir ziyaretten daha fazlası olması ve “yeni normal”e dönüşmesi hayli olası. Zira, bugün birçok insan için Twitter ve Instagram gibi sosyal ağlar veya League of Legends gibi oyunlar bir hobiden ziyade, hayat tarzı hâline gelmiş durumda. VR teknolojisi, sunduğu deneyim ile çok büyük kitleleri kendisine ‘bağımlı’ hâle getirebilir.
Sahip olduğumuz mevcut dijital kültüre VR teknolojisinin sunduğu ultra gerçeklik hissini de eklediğimizde -özellikle fiziksel emek harcamamız gerekeceği için- bu sanal dünyalar gerçek hayatımız hâline gelebilir. The Sims benzeri bir hayat simülasyonu oyununu VR dünyasında oynadığımızda; yaşadığımız sanal mahallede arkadaşlar edinip yeni bir hayat kurmamız gerekecek. Evimizi inşa etmemiz haftalar sürerken mahalleyi geliştirmek, karnımızı doyurmak, daha iyi kıyafetler alabilmek ve en önemlisi ‘düşmanlara’ karşı hayatta kalabilmek için büyük bir zaman ve enerji harcamamız gerekebilir. Bu çaba, bugün sadece fare ve klavye ile harcanırken, önümüzdeki yıllarda tüm bedenimizi ve duyularımızın hepsini kullandığımız bir süreç gerektirecek.
Yukarıda anlattığım tüm bu çaba büyük bir heyecan ve haz duygusu yaratırken ciddi bir siber tehlikeyi de beraberinde getirecek. Onlarca hafta uğraştığımız verilerin bir gün aniden ortadan kaybolması ihtimaliyle karşı karşıya kalacağız.
Bir oyunda veriler neden önemli?
- Çevrim içi çoklu oyunlarda yapılan ilerlemeler, sonrasında maddi değere dönüşme ihtimaline sahip. (Oyunda elde edilen nesneler (itemler) veya direkt olarak karakterin, yani hesabın kendisi, hem oyun içi markette hem de kayıt dışı şekilde direkt kişiye satılabiliyor.)
Bu yüzden sadece yeni bir karakter açıp birkaç günde iyi bir seviyeye getirip satma üzerine gelir model oluşturan birçok insan bulunuyor. Yani, her oyun kendine özgü yeni bir pazar oluşturma potansiyeline sahip.
- Oyunlardaki sanal paralar, gerçek paralar ile satın alınabiliyor. Bu da hem verilerimizin yok olması durumunda para kaybı yaşayabileceğimiz hem de güvenlik açığı durumunda kişisel bilgilerimizle birlikte banka bilgilerimizin çalınabileceği anlamına geliyor.
Bugünün sadece fare-klavye ile oynanan ve artık e-spor diye de isimlendirilen oyunlarında böylesi bir tehlike mevcutken, aylarca fiziksel emek harcayacağımız VR dünyalarda verilerimiz-ilerlememiz birden kaybolursa ne yapacağız?
Çare nedir?
Verilerin tek bir sunucuda (server) toplanmak yerine ağda bulunan her bir kullanıcının bilgisayarında kriptolanmış şekilde saklandığı ve yapılan her değişiklikte tüm kullanıcıların onay sürecinden geçtiği, geriye dönük değişiklik yapılamayan, ağdaki tüm kullanıcıların onayından geçmeden silinemeyen dağıtık bir yapı tercih etmek çare olabilir. Yani blockchain.
Kısaca blockchain, yani blok zinciri: Verilerin bloklara eklendiği ve her bir bloğun belirli bir veri boyutuna ulaştıktan sonra o ağda bulunan tüm eşler tarafından onaylanmasıyla kapatıldığı bir sistem. Merkeziyetsiz, dağıtık ve peer-to-peer (eşten eşe) isimleriyle de bilinen bu prensip sayesinde merkezi sunucular ortadan kalkıyor, veriler üzerindeki hâkimiyet tek bir kişi/kurumda olmuyor.
Decentraland, Ethereum blockchain ağında yer alan bir sanal dünya oyunu. Şu an için VR versiyonu olup olmadığını tespit edemediğim oyun tarayıcı üzerinden oynanabiliyor ve an itibariyle 1 milyar dolardan daha fazla bir market hacmine sahip.
Arsa, bina ve başka nesnelerin satın alınabildiği ve geliştirilebildiği oyunda $MANA isimli kripto para kullanılıyor. Bu sayede, insanlar oyunda kazandıkları parayı kolayca başka ortamlara transfer edebiliyor veya istedikleri geleneksel para birimine (TL, dolar) çevirebiliyor.

Bu oyunun blockchain üzerine kurulu olmasının getirdiği birkaç avantaj var. Bunları genel olarak “veri demokrasisi” ve “kripto para” diye iki başlığa ayırabiliriz.
Kripto Para
Oyun, kripto paralarla ilerlemesinden dolayı oyun içinde üretilen değerlerin hepsi ‘gerçek’ hissi yaratıyor. Geleneksel oyunlarda (FIFA, LOL vs.) oyun içi alım-satım yaptığımızda elimize sadece dijital jetonlar geçiyor ve sonrasında paraya dönüştürmek istersek oyun içindeki sanal jetonların dolara karşı değerini koruduğundan emin olmamız gerekiyor.
Ancak oyunun yapımcı şirketi dijital jetonun veya bu dijital jeton ile satın alınacak nesnelerin değerini istediği zaman değiştirebilir. Aynı şekilde şirket oyunu güncellememeye veya tamamen durdurmaya karar verdiğinde de oradaki dijital jetonumuzun o oyun dışındaki dünyada herhangi bir değeri kalmaz.
Yani aslında, FIFA’daki jetonların FIFA dışında bir pazarda herhangi bir değeri bulunmuyor. Ancak Decentraland gibi blockchain temelli oyunlardaki coinler, oyun dışında da bir pazara sahip oluyor ve kripto para borsalarında işlem görüyor. Bu yüzden, bir anlamda oyunda bir ürün sattığımızda direkt para kazanmış oluyoruz, jeton değil.

Decentraland, Ethereum ağında bulunuyor ve her bir nesne NFT olarak saklanıyor. Yani her bir toprak parçası kendi özel kimliğine sahip ve bölünemiyor veya değiştirilemiyor.
(Not: Blockchain sayesinde merkeziyetsiz bir yapı oluşsa da hâlâ projenin geliştirilme süreci oldukça merkezi. Bu yüzden, geliştiriciler projeyi durdurma kararı alırsa kripto paranın da değer kaybetmesi veya tamamen kapanması ihtimaller dahilinde. Ancak proje varlığını sürdürdüğü süreçteki pratikler, geleneksel oyunlardaki jetonlar ile farklılık gösteriyor.)
Veri Demokrasisi:
Oyun blockchain ağında olduğu için tüm veriler dağıtık bir şekilde saklanıyor, böylece hem veri güvenliği hem de uzun vadeli devamlılık sağlanabiliyor. Merkeziyetsizlik sayesinde sorumsuz oyun yapımcıları yüzünden hesabın çalınması, oyun içindeki paranın çalınması, veya kişisel verilerin çalınması riski ortadan kalkıyor. Bu da, uzun süre verdiğin emeğin ansızın boşa gidebileceği korkusunu ortadan kaldırıyor.
Herhangi bir EA Sports çalışanı kişisel husumeti yüzünden FIFA’daki tüm kazanımlarımı, yıllarca süren kariyerimi silebilir veya başkasına aktarabilir. “Merkezi yapı” tam da bu anlama geliyor. Blockchainde öyle bir şey olması söz konusu değil.
Özet olarak; gün geçtikçe dijital merkezli olan hayatımız yavaş yavaş VR ile birlikte 3D sanal yaşama dönüşürken, blockchain veya daha gelişmiş teknolojiler sayesinde bu yaşamlarımızdaki kazanımlarımızı koruma, kripto paralar sayesinde de kolayca sanal-fiziksel dünya arasında alışveriş yapma şansımız olacak.
Kripto paraların borsalarda bir günde %100 değer kaybeden veya %200 değer kazanan spekülatif ‘yatırım’ araçları olması dışında oldukça parlak bir geleceği var.
Decentraland ve NFT konusunda biraz daha içerikle beslenmek istiyorsanız bunları tavsiye edebilirim:
– Decentraland: The virtual land selling for millions – BBC Stories