Araştırmacılara göre olası kaza risklerini azaltmanın yolu yayalar ve otonom araçlar arasındaki iletişimden geçiyor. Yapay zekâ şimdilik bu çözümün bir parçası değil. Peki çözüm olarak hem eğlenceli hem de biraz korkutucu bir fikir ortaya atıldığını söyleseydik? Mesela araçların önüne yerleştirilen dev gözlerin yayaların farkındalığını artıracağı gibi… Kulağa komik gelse de bilimin ve araştırmacıların öngörülerini irdelemek boynumuzun borcu.
Geçtiğimiz ay Uluslararası Otomotiv Kullanıcı Arayüzü Konferansı’nda araştırmacılar ilginç bir çalışma sundu. Tokyo Üniversitesi ve Kyoto Üniversitesi’nden araştırmacılar şu soruyu sordular: Üzerinde göz olan araçlar ile trafik kazası riski azalır mı? Uzaktan kumandalı gözleri olan otonom golf arabalarının yayaların dikkatini çekmekte oldukça başarılı olduğunu söyleyebiliriz.
Otonom araçlar ve dev gözler. Bu ikilideki uyumun sırrı ne?
Öncelikle araştırmanın detaylarından ve deney kısmından bahsedelim. İddianın gerçeklik payını sorgulamak için kolları sıvayan ekip, bir otonom golf arabasının önüne dev gözler taktı. Deney yürütücüleri daha sonra 360 derecelik bir kamera kullanarak, aracın kavşağa yaklaştığı senaryoları kayda aldı.
Farklı yaş ve cinsiyetten 18 katılımcı sanal gerçeklik başlığı aracılığıyla yaya rolünü oynadı. Aracın karşıdan karşıya geçmek isteyen yayalara yaklaştığı dört farklı senaryo vardı. İlk senaryoda araç yayayı fark ediyor ve durmaya niyetleniyordu. İkincisinde ise yayayı fark etmeyen araç yoluna devam ediyordu. Araştırmacılar her iki senaryoyu da araca eklenen gözlerin uzağa baktığı ve yayaya baktığı alt senaryolar için ayrı ayrı denedi. Katılımcıların üç saniye içinde durumu değerlendirerek karşıya geçme kararını vermeleri gerekiyordu.
Peki ne mi oldu? Deney çıktıları erkek katılımcıların karşıdan karşıya geçme konusunda daha tehlikeli kararlar verme eğiliminde olduğunu ortaya koydu. Diğer yandan kadın katılımcılar ise oldukça dikkatsizdi. İlginç olan ise her iki durumda da katılımcılar, aracın gözleri uzağa baktığında karşıya geçmenin daha az güvenli hissettirdiğini söyledi. Ancak gözler yayalara döndüğünde, karşıya geçmek daha güvenliydi.
Kısacası biraz ürkütücü olsa da, otonom araçlar ve dev gözler iyi bir ikili diyebiliriz. Özellikle dikkatimizin dağılmaya oldukça müsait olduğu şehir hayatında. Yeni nesil ulaşıma adapte olmak için neden çevremizden ilham almayalım ki? Kendi başımıza dışarı çıkmaya başladığımız günden beri araç sesi ve göz kontağı refleksimiz oldu. Şimdi yayalarla etkileşim kuramayan algoritmalar, bu tarz yükseltmeleri bize borçlu.
Trafikte hayatta kalmak için büyük gözler şart mı?
Caddelerimize indikleri günden beri otonom araçlar çeşitli güvenlik sorunları ile karşımıza geliyor. Art arda yaşanan kazalar, yani bir algoritmanın insafına kalmak biraz korkutucu bir fikir. Sonuçta insanız, yapay zekânın en ufak hatasına karşı kendi türümüzün risk payını tercih edebiliyoruz. Üstelik sorunlar araçlarla bitmiyor, çoğu zaman kendi dikkatsizliğimizin kurbanı oluyoruz. Bu otonom araçlardan önce de böyleydi, değişeceğini pek sanmıyoruz. Sessiz elektrikli arabaların ve sürücüsüz araçların hepimiz için çok yeni olduğu aşikâr. Teknoloji, motor sesine kulak kesilmeye alışmış yayalar için her zaman uzlaşmacı. Bazen ekstra bir uyarı sistemi, bazen artırılmış sesler çözüm olabilir. Bazen de böyle, büyük gözler.
Ne kadar kamera ve sensör kullanırlarsa kullansınlar, otonom araçlar mükemmel olmayacak. Ancak bir çift göz ile onlarla olan ilişkimizi sağlamlaşabilir. Göz kontağı eskiden sadece insan ilişkilerine dahil bir parametreydi. Bugün kervana otonom araçlar da katıldı, bakalım yarın neler getirecek?
İleri okuma: Otonom Araçlar ve Tramvay Problemi