Yıllardır onlarca şirket yatırımlarını güçlendirmiş ve test sürüşlerini artırmış olsa da otonom araçlar henüz son kullanıcıya ulaşabilmiş değil. Waabi, otonom araç endüstrisinin uzun zamandır denediği yöntemlere eleştirel yaklaşarak, yeni bir metod üzerine odaklanıyor: Sanal yollar.
Waabi World: Otonom Araçlar İçin Sanal Dünya
Dört yıl boyunca Uber’in otonom araç araştırmalarını yürüten Raquel Urtasun, geçtiğimiz yıl endüstrinin çok yavaş geliştiğini dile getirerek şirketten ayrıldı ve kendi girişimini, yani Waabi’yi kurdu.
Raquel, fiziksel araçları ve gerçek trafiği denklemden çıkarmak istiyor. Böylece, tamamen sanal bir simülasyon aracılığıyla yapay zekânın kendini test ede ede, yolda karşılaşabileceği tüm senaryolara karşı hazırlıklı hâle gelebileceğini düşünüyor.
Otonom Araçlar: Abonelik mi yoksa Sahiplik mi?
Tufan: “Otoma, dostum bir çırpıda gidip bizim Sude’yi okuldan alır mısın lütfen ya? Mümkünse giderken birkaç yolcu da alabilirsin. Son günlerde bütçeyi bir hayli aştık, biraz cep harçlığına hayır demem.
Waabi, sanal simülasyon yöntemini kullanan ilk şirket değil. Hatta tüm otonom araç üreticilerinin sanal dünyaya başvurduğunu söylemek mümkün. Tek fark ise, diğer üreticiler sanal dünya ile fiziksel dünyadaki çalışmaları aynı anda yürüterek ilerlemeye çalışıyor. Waabi ise tamamen yapay zekâ tarafından üretilen ve yönetilen Waabi World isimli sanal dünyaya odaklanıyor. Girişim, bu yöntemle çok daha verimli bir sonuca ulaşmayı vaat ediyor.
Waabi World’ün yapay zekâsı, aynı anda birden fazla yapay sürücüye farklı yetenekleri öğrettikten sonra hepsini tek bir sepete atarak kapsamlı bir beceri seti oluşturuyor. Urtasun, her şeyin kesintisiz ve insan katkısı olmadan gerçekleştiğini vurguluyor.
Yapay zekânın yarattığı bu sanal trafikte, yapay zekânın yönlendirdiği bir araç yoluna devam ederken, başka bir yapay zekâ ise karşısındaki sistemin açıklarını aramak, zayıflıklarını tespit etmekle görevlendiriliyor. Sürekli birbiriyle çekişen bu sistem, her saniye kendisini geliştirme döngüsüne giriyor. Kaynak aldığımız içerikte bahsedilmemiş ancak, “birbiriyle çekişen” bu yapay zekâ metoduna GAN (Generative adversarial networks, yani çekişmeli üretiken ağ) ismi veriliyor.
Raquel, yapay zekânın “duvarın içinden geçmek” gibi saçma alışkanlıklar edinmesini önlemek için bir yöntem geliştirdiklerini söylüyor. Henüz bu konuda herhangi bir net açıklamaya yer vermeyen girişim, detaylar için yakın geleceği işaret ediyor.
Simülasyon trafik teknolojisi, çok nadir gerçekleşen olaylar için kullanılıyor
Sürücüsüz otomobil şirketleri, araçları kontrol eden nöral ağların nadir gerçekleşen olayları nasıl ele alacağını test etmek için simülasyona başvuruyor. Aniden yola giren bir bisikletli kurye, aracın önünde seyreden gökyüzü renginde bir kamyon veya yoldan geçen bir tavuk, binde bir gerçekleşen ancak sorun yaratan senaryolara örnek olarak verilebilir.
San Francisco’da tam otonom araçları test etmeye başlayan Cruise isimli şirkette simülasyon üzerine çalışan Sid Gandhi’nin yorumu ise şöyle:
“Nadiren gerçekleşen bir olayı doğru şekilde test etmek için binlerce kilometrelik yol katetmek gerekiyor. Böylesine seyrek sorunları çözmeye çalışırken, gerçek dünya testlerine gün geçtikçe daha az başvuracağız”.
Cruise yazılımını her güncellediğinde, test etmek için yüz binlerce yeni simülasyona tabi tutuyor. Gandhi’ye göre firma, otomobillerinin sorun yaşadığı belirli gerçek dünya olaylarına yönelik binlerce senaryo üretecek ve bir dizi potansiyel senaryoyu kapsayacak şekilde ayrıntılar yaratacak. Simülasyonları daha gerçekçi hâle getirmek için arabalardan gelen kamera verilerinden de faydalanılması söz konusu olacak. Gandhi, bu tür sentetik verilerle test yapmanın gerçek verileri kullanmaktan 180 kat daha hızlı ve milyonlarca dolar daha ucuz olduğunu vurguluyor.
“Birçok yönden simülasyon teknolojisi, gerçek sürüş testlerinden daha efektif.”
-2020’de Amazon tarafından satın alınan otonom araç girişimi Zoox’un kurucu ortağı Jesse Levinson
Kaynak: Technology Review
