1) Tufan: “Otoma, dostum bir çırpıda gidip bizim Sude’yi okuldan alır mısın lütfen ya? Mümkünse giderken birkaç yolcu da alabilirsin. Son günlerde bütçeyi bir hayli aştık, biraz cep harçlığına hayır demem.
Otoma: Hesaplamalarıma göre, Sude’den 5 dakika beklemesini rica edersek, onu almaya giderken 120 TL kazanç elde edebilirim. Dilersen dönüşte de 35 TL kazançlı olacak şekilde 1 yolcu alma ihtimalim var gibi duruyor.
Tufan: Yok yok, bu devirde insanlara hiç güven olmaz. Sude arabadayken kimseyi almanı istemiyorum.
2) Betül: Ali hadi çıkıyoruz. Robotaksi çok yakınmış zaten hemen geldi, acele et.
Ali: Yine 2-3 kişi ile birlikte mi gideceğiz?
Betül: Yok yok, bu ayki abonmanımı yeni yükledim. Bugün VIP gidiyoruz…
Son yıllarda yaşanan gelişmeler ışığında, ‘arabamızla’ yukarıdaki örneklerde olduğu gibi iletişime geçeceğimiz günler çok da uzak gözükmüyor. Yenilikçi otomotiv devi Tesla’yı takip eden birçok otomobil şirketi elektrikli, hibrit ve otonom araçlar üzerine odaklanmaya başladı. Birçok firma önümüzdeki 20 yıl içerisinde içten yanmalı motorlu araç üretimini durdurmayı planlıyor. Şimdi, cevaplamamız gereken asıl soru, otonom araç üreten şirketler, aracı kullanıcılara satacak mı yoksa servis aboneliğine mi odaklanacak?
Geçtiğimiz hafta, Volkswagen’in otonom araç servisi için saatlik 7 euro gibi bir bedeli değerlendirme aşamasında olduğunu aktarmıştık. Tesla, 2020 yılından itibaren robotaksi hizmetine başlayacağını ve en az 1 milyon robotaksi ile pazara gireceğini duyurmuştu ancak sonrasında bir gelişme yaşanmadı. Google destekli Waymo zaten hâlihazırda robotaksi denemelerine devam ediyorken, geçtiğimiz hafta itibariyle bazı bölgelerde Google Haritalar’da da ulaşım yöntemi seçenekleri arasında gözükmeye başladı. Yani yakın gelecekte, gideceğimiz adresi Google Maps’e yazdığımızda “Yakınlarında bir Waymo robotaksi var; 2 dakikaya sana gelebilir, 5 dakikaya gideceğin yere bırakabilir” diye gösterecek.
Otonom araç sektörünün ilk paydaşlarından olan ve Google (Alphabet) gibi büyük bir şirketin kanatları altına giren Waymo yenilikçi araç piyasasının en iddialı girişimlerinden birisi. Ancak Tesla, batarya yatırımları ve veri işleme kapasitesi bakımından rakiplerinin en az 3 yıl ilerisinde görülüyor. Bu da sektörün öncüsünün Tesla olduğunu tekrar gösteriyor ve şirketin kararlarının daha çok önemsenmesine sebep oluyor.
Elon Musk’ın şirketi, bu yıldan itibaren radar teknolojisini bırakarak sadece kameralar ile çalışmaya başlıyor. Tesla Vision isimli yazılım güncellemesi ile Tamamen Otonom Sürüş (FSD) modunu bu aydan itibaren aktif edecek olan Tesla’nın elektronik tedarikçisi Aptiv’in CEO’su Kevin Clark’ın söyledikleri de oldukça değerli.
Clark, Tesla’nın uzun zamandır araç modellerinin fiziksel yapıları üzerine zaman harcamadığını, her şeyi yazılım ile hallettiğini söylüyor ve araç menzili, araç içi eğlence sistemi ve aracın hızının yazılımsal iyileştirmeler ile geliştirilebileceğini hatırlatıyor. Otomotiv endüstrisinde artan bu “yazılım geliştirme” akımı da teknoloji dünyasında “arabalar = akıllı telefonlar” yakıştırmalarına neden oluyor.
Teknoloji habercisi Marques Brownlee’nin Tesla’nın neden devrimsel bir araç olduğunu anlattığı bu videoda olduğu gibi Tesla bir aracı bir kez üretiyor ancak yıllarca sürekli farklı güncellemeler ile o araba üzerinden para kazanmaya ve kullanıcılarını tatmin etmeye devam edebiliyor.
Bu yüzden şirket bir gün otonom taksi yazılımı geliştirdiğinde bir Tesla Model S kullanıcısı olarak bizim yapmamız gereken tek şey “güncelle” tuşuna basmak olacak. O dakikadan sonra aracımız taksi ehliyetini kapmış ve bizim için para kazanmaya başlamaya hazır bir ‘şoför’ haline gelecek.
Araç-gereç tasarrufu ve yazılıma bağlı diğer kazanımlar sayesinde Tesla, BMW’den %30 daha küçük bir şirket olmasına rağmen brüt kâr marjı bakımından çok daha iyi durumda.
‘Abonelik’ modeli mi yoksa ‘sahip olma’ modeli mi daha yaygın olacak henüz kestirmek mümkün olmayabilir ancak önümüzdeki on yıllık süreçte otonom araçların hakim olduğu, daha trafiksiz ve daha huzurlu bir ulaşım deneyimi yaşamamız oldukça olası gözüküyor.
Otonom araçlara dair birkaç istatistik ile kapatalım:
- Günümüzde araçlar, sahipleri tarafından zamanın yaklaşık %3’ünde kullanımda kalırken, geri kalan %97’sinde bir caddede veya garajda park hâlinde bekliyor. (Bu yüzden araç satın almak yerine otonom araçlara abone olma modeline başvurmak veya satın aldığımız araçları taksi hizmetine göndermek gibi alternatifler oldukça mantıklı görülüyor.
- Tahminlere göre; 2038 yılında elektrikli araçların satışı normal araçların satış sayısını geçecek.
- Şu an elektrikli araçların pazar payı içten yanmalı motora sahip araçların sadece %1-2’sini oluşturabiliyor.
- 2018 yılında Norveç’te satılan her 2 araçtan 1’i elektrikli idi.
- 2030 itibariyle Amerika ve Avrupa’da 6.4 milyon şoförden 4.4 milyonunun işsiz kalması bekleniyor.
- Yazılım şirketi Lynx’in araştırmasına göre sürücülerin %80’i henüz otonom bir araca, bir insan sürücüden daha fazla güvenmiyor. Aynı sürücülerin %52’si otonom araç teknolojisi hakkında heyecanlı olduklarını belirtirken %72’si bu araçları 2041 yılına kadar kullanmaya başlayacaklarını ancak henüz hazır olmadıklarını söylüyor.
- Aynı katılımcılar, konu toplu taşıma araçları olduğunda ise %57’sinin şu an otonom bir tren, otobüs veya taksiye güvendiğini görüyoruz.
- Katılımcıların %50’si gelecekte otonom aracın sahibi olmak istediklerini dile getirirken %26’sı ise abonelik sistemine daha yakın oy kullandı.
- Otonom araca karşı sıcak olan insanların %58’i “araç içerisinde çalışabilme şansı”nı sebep olarak gösterirken “yolda duraklama yapmak zorunda kalmadan ilerleme” %53 ve “yolda yemek yiyebilme” de %47 oy aldı.
İleri okuma: İşte Geliyor Otonom Araçlar