Bilim insanlarının ölümsüzlük veya uzun yaşamı bulmak için çalışmaları devam ediyor ancak yaşlı jenerasyonun aktif yaşam sürdüğü bir dünya hayatının nasıl sonuçlar doğuracağına dair hiçbir fikrimiz yok.

Yazının orijinali: -Technology Review

Bugün, halihazırda dünya halklarının gidişatını belirleyen politikacıların ve büyük şirketlerin CEO’larının yaş ortalamasının 50’nin altına inmiyor oluşu; Türkiye’de açık şekilde yaşadığımız jenerasyonlar arası uyumsuzlukları da göz önünde bulundurduğumuzda; 80’li, 90’lı yaşlarına kadar aktif şekilde iş ve politika hayatına devam eden ‘yaşlı’ insanların arkadan gelen gençlerin hayatını etkilememesi imkânsız.

Amerika’da senatörlerin yaş ortalaması 51 iken, İngiltere parlamentosunda 50, Fortune 500 listesindeki şirketlerin CEO’larında ise bu rakam 53

Önceki nesillerle karşılaştığımızda bugünün gençlerinin hayatına daha az para, daha fazla borç ve daha ciddi bir rekabet ile başladığını söylemek mümkün. Halihazırda böyle bir durum varken, daha yaşlı insanların daha aktif olduğu ve gençlere fırsat tanınmayan bir sistemde yeni neslin ‘güç’ kazanabilmesi, sosyal hayatta bir yer edinebilmesi oldukça zor duruyor. Gençler hakkında çekilmesi gereken filmlerin dönemin 60-70 yaşındaki insanları tarafından çekilmesi, çocukların eğitimi konusuna çocukluğunu 60 yıl önce yaşamış insanların karar vermesi, müzik endüstrisini yaş ortalaması 65 olan insanların yönetmesi, 50 yıl önce bir yaz dizisi ile ünlü olmuş ‘genç’ oyuncunun 77 yaşında hâlâ ünlülük sırasını savmaması ve televizyonları, magazin dergilerini meşgul ediyor olması arkadan gelen nesiller için daha fazla rekabet ve daha düşük şans anlamına geliyor.

Ancak tabii ki bu varsayımların aksine, henüz yaşlı popülasyonun daha aktif olduğu bir toplulukta hiç yaşamamış ve nasıl olacağına dair tahminlerden başka elimizde hiçbir şey olmadığı gerçeği de var. TechnologyReview yazarı Rebecca Roache’nin de dediği gibi bir yüzücü için en iyi yaş 21 iken bilim insanları 60’lı 70’li yaşlarında dünya için daha faydalı olabiliyor. Einstein, Tesla gibi insanların daha uzun yaşaması dünya için daha faydalı da olabilirdi. Belki de yaşlı ve genç insanların görev dağılımını mükemmel şekilde yaptığı ‘ideal’ bir dünya yaşamına kavuşabiliriz.

Öte yandan, Rebecca Roache’nin yazısında hiç değinmediği bir gerçek daha var: Robotlar.

Robotların işlerimizi devralmasının ardından insan gücüne olan ihtiyacın neredeyse bitmesi, üreme sıklığının bir hayli azalması, bu da uzun vadede dünya nüfusunun ciddi bir oranının yaşlı olacağı anlamına gelebilir. Veya, dünyada yaşlı-genç nüfusununun ideal bir oranda devam ettiğini düşünürsek, robotların işleri devralmasıyla birlikte karşımıza çıkan Evrensel Temel Gelir (UBI) uygulaması ile birlikte en yaz 100 yıl yaşayan insanların 40’lı yaşlarında emekli olacağını veya iş hayatına hiç girmemiş olacaklarını da varsayabiliriz. Bu konuda henüz herhangi bir şey bilmediğimiz bir gerçek. Ancak soru işaretlerinin ciddiyetini de görmezden gelmemek gerekiyor.

Share:

administrator

1997’de Nevşehir-Ortahisar’da doğdu. Marmara Üniversitesi’nde Basım Teknolojileri eğitimi görüyor. Gazeteciliğe ve doğru bilgi alma hakkına inanan Hasan, bir Onaran olarak sosyal inisiyatifin ve eğitimin gücüne inanıyor, geleceğin nerede olduğunu araştırıyor.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.