Birçoğumuz gündelik hayatımızda mikro mobilite kategorisindeki kiralık elektrikli scooterları kullanıyoruz. Bu scooterların kullanıcı sayısı arttığı gibi araç çeşitliliği de artmaya devam ediyor. Yolda giderken herhangi bir ağaca veya direğe bağlı olarak sıkça rastlayabileceğiniz bu elektrikli scooterlar, saatte 25-30 km’ye kadar hız yapabiliyor. Farklı firmalara ait scooterların ücretlendirme sistemleri de süre-mesafe hesaplamalarına göre yapılarak hemen hemen birbirleriyle benzerlik gösteriyor.
Kiralama işlemini scooterların bağlı olduğu mobil uygulamalar üzerinden kolaylıkla yaptıktan sonra elektrikli scooterımızı harita üzerinde belirlenmiş alanlarda istediğimiz yere sürüp istediğimiz yerde bırakabiliyoruz. Bu elektrikli scooterların hayatımızı kolaylaştırmasıyla kullanıcı sayısında artış yaşanıyor. Bunun sonucunda e-scooter pazarı büyüyor ve bir yandan da piyasadaki rekabet artıyor. Martı, HOP!, BinBin, Fenix, Kedi… derken birbirinden daha da iyi olmaya çalışan ve kendini sürekli yenileyen firmalar görmeye devam ediyoruz. Sadece elektrikli scooterlar da değil artık mikro mobilite piyasasına elektrikli arabalar ve motorlar da dahil olmaya başlıyor.
Rekabet nasıl başladı ve ne gibi adımlar izliyor?
Bu rekabet, 2019-2020 yılları itibariyle popülerliğini arttıran ve Türkiye’deki ilk kiralık elektrikli scooter girişimi olan Martı’nın yükselişi sonucu Martı’ya benzer başka firmaların da ortaya çıkmasıyla başlıyor. Bu firmalar birbirlerinden geri kalmamak ve halkın tercihlerini kendi üzerlerine çekmek amacıyla aşağıda konuşacağımız yeni finansal, alansal ve teknik stratejiler geliştiriyor veya birbirlerine benzer uygulamalara geçiş yapıyor.
Alansal Rekabet
Kullanıcılar için kullandıkları elektrikli scooterın gidebileceği mesafe ve giriş yapabileceği alanlar çok önemli oluyor. Genelde mobil uygulamalarında e-scooterları alıp-bırakabileceğiniz bu alanlar, harita üzerinde gösteriliyor. Çoğu uygulamada özel mülk veya kurumsal alanlara giriş yapılamaması da bu noktada dikkat çekiyor. Buna bir örnek olarak Martı bizlere halihazırda hızlı ve kolay ulaşım seçeneğini özel mülk alanları ve kurum dışı alanlarda sunarken BinBin, ulaşım alanını üniversite ve havaalanlarına genişleterek kendini diğer girişimlerden ve öncelikle Martı’dan ayırıyor.
Bu bağlamda bir A firması B firmasının ulaşabildiği alanı geçtiğinde tercih edilme oranı da dolayısıyla artıyor. Ek olarak sadece üniversite alanlarında hizmet vermeyi amaçlayan veya çevreci bir politika sürdürmek amacıyla daha sınırlı bölgelerde hizmet vererek uzun yolculuklar yapılmasını önlemeyi amaçlayan firmalar da bulunuyor.
Fiyatlandırma Rekabeti
Daha önce de bahsettiğimiz üzere artık çoğu bölgede çok çeşitli elektrikli scooter seçeneği olması sebebiyle halk fiyatta daha avantajlı olandan yana karar kılıyor. Bir firma 10 dakikalık bir sürüş için 10 TL ücret talep ederken bir diğer platform ise sadece 5,5 TL talep edebiliyor. Bu farkın sebebi ise açılış ücretlerinin ve dakika başına alınan ücretin değişkenlik göstermesi oluyor.
Kısa yolculuk yapan kullanıcılar düşük fiyatlı açılış ücreti fakat daha yüksek fiyatlı dakika başı ücreti tercih ederken uzun yolculuk yapacak olan müşteriler tam tersini seçiyor. Bazı firmalar e-scooterları bıraktığınız bölgelere göre veya başka etkenlere göre indirim kampanyaları da uygulayabiliyor.
Rezerve Etme ve Vale Hizmeti
Bulunduğunuz bölgede sınırlı sayıda e-scooter varsa ve bulmakta zorlanıyorsanız çoğu firma size scooterınızı rezerve etme özelliğini sunuyor. Harita üzerinde kendinize yakın bulduğunuz bir scooterı belli bir ücret karşılığında rezerve ederek oraya ulaşana kadar bir başkasının scooterı almasını engelleyebiliyorsunuz.
Ayrıca Etku firmasına ait e-scooterlarda vale hizmeti de bulunmaktaydı. Bulunduğunuz yere yakın bir scooter olmadığı takdirde belli bir ücret karşılığında Etku görevlileri sizlere scooter getiriyordu. Ne yazık ki Etku elektrikli scooter pazarından çıkma kararı aldı.
Sadece E-SCOOTER DEĞİL Mİ?
Bu firmalar artık sadece elektrikli scooterla kalmıyor. Girişte de bahsettiğimiz üzere mikromobilite sektörüne artık elektrikli arabalar ve motorlar da dahil olmaya başlıyor. Martı girişimi yola e-scooterlarla çıkmış olsa da geçtiğimiz sene Martı motor girişimini başlatarak çeşitliliği arttırmış bulunuyor. Martı motorlar da Martı e-scooterları ile aynı sistemle çalışan araçlar oluyor.
E-scooterlarda 18 yaş altı kullanım sınırlaması dışında benzer herhangi başka bir sınırlama bulunmuyordu fakat Martı Motor’u ayıran en önemli iki özelliği; size ait bir sürücü belgesi veya motor lisansı talep etmesi ve motorun çanta kısmında yer alan kaskı takma zorunluluğu oluyor. Ayrıca köprü ve otoyollarda e-scooterlarda olduğu gibi Martı Motor da kullanılamıyor. Martı Motor’un belki de en güzel özelliği tamamen elektrikle çalışması olabilir. Sürdürülebilir bir dünya hayalimizde, bu tarz tercihler büyük bir önem taşıyor.
Geleneksel & Modern
Klasik içten yanmalı motorlara kıyasla elektrikli motor kullanımı tabii ki karbondioksit kullanımında belirli bir fark yaratıyor ancak yine de elektrikli araç kullanımının o kadar da masum olmadığına dair görüşler bulunuyor. Bu görüşler elektrikli scooter vb. araçları kullanan bireylerin aslında günlük hayatında otomobil gibi klasik içten yanmalı motorlu araçlar yerine bisiklet gibi zararsız araçları kullandıklarını savunuyor.Yani, aslında sürdürülebilirlik vaadiyle hayatımıza giren elektrikli mikro araçların, yanlış kitleyi hedefleyerek bisiklet kullanıcılarını azalttığı düşünülüyor.
Martı’nın yeni girişimi ise birçok ülkede yaygınlaşmakta olan ancak henüz ülkemizde göremediğimiz kompakt araçlar olacak. Firma, Martı Elektrikli Otomobilleri yakında yollarda göreceğimizi açıkladı. Martı’nın kurucusu Oğuz Alper Öktem yaptığı açıklamada Mini Martı Otomobillerinin yakında İstanbul’da faaliyete başlayacağını belirtiyor. Amaçlanan sistem aslında e-scooter ve Martı Motor’a benziyor. Kurulacak istasyonlardan elektrikli otomobiller alınabiliyor ve istenilen herhangi bir istasyona bırakılabiliyor.
E-scooter ve motorların sahip olmadığı ama bu otomobillerin sahip olduğu bir özellik de iki kıta arası köprüden geçiş sağlayabilmesi oluyor. Ayrıca elektrikli mini araçların İstanbul trafiğindeki büyük araç yoğunluğunu azaltabilecek olması en büyük avantajlarından birisi. Bu sisteme ne zaman geçiş yapılacağı henüz duyurulmadı fakat proje şu an yürütülüyor ve gerekli güvenlik önlemleri üzerinde çalışılıyor. Proje faaliyete geçtiğinde istenilen verim elde edilebilirse diğer büyük şehirlerde ve daha sonra da tüm Türkiye’de faaliyete geçmesi hedefleniyor.
Martı firmasının bu iki yeni girişimi rekabette fark yarattığı nokta diyebiliriz. E-scooter pazarı her ne kadar rekabetli olsa da araya giren yeni sistemler ve bunların hepsinin tek bir mobil uygulamada birleşmesi toplumun ilgisini daha çok çekebilir gibi görünüyor. Tabii faaliyete geçecek bu sistemlerin fiyatlandırma ve ulaşılabilirlik faktörlerinin de çok önemli olduğunu unutmamak gerekiyor. Mikro mobilite sektöründe oyuncular arttığı gibi teknikler de artıyor. Gençler başta olmak üzere toplum tercihlerini şekillendirecek bu tekniklerin kendini geliştirmesiyle hem daha çevreci hem de daha verimli bir yaşam kurma hedefiyle ilerleniyor.
Yazar: İnci Su Aslan