Bugüne kadar kullandığımız arkeolojik yöntemler; tarih öncesi dönemden kalan mağara çizimlerinin avcı-toplayıcı insanlar tarafından mı yoksa tarım toplumu tarafından mı yapıldığı konusundaki tereddütlerimizi gideremiyordu.

Doğu İspanya tarafında bulunan ve 5000 yıl ile 8000 yıl öncesine ait olduğu düşünülen mağara çizimlerinde, sanatçıların ne tarz bir boya veya bağlayıcı madde kullandığı ve pigment sorununu nasıl aştığı gibi soru işaretleri günümüze kadar gelmiş durumda. Mezolitik Çağ’da (Orta Taş Devri) mı yoksa Neolitik Çağ’da (Cilalı Taş Devri) mı yapıldığına dair tartışmalar devam ederken Valencia Üniversitesi’nden Clodoaldo Roldan tarafından yayınlanan bir çalışma, yeni ipuçları verdi.

Roldan’ın takımı mağarada bulunan sanat eserlerinden aldığı -üzerinde pigment, bağlayıcı ve bakterilerin olduğu- çok küçük örnekler ile mağaranın, üzerinde çizim bulunmayan alanlarından aldığı örnekleri karşılaştırdı. Kullanılan gen dizileme (gene-sequencing) yöntemi ile bakterilerin bazılarının koruyucu bir etki yarattığı fark edildi. Örneğin, basil cinsinden organizmaların, ince bir kalsiyum okalat filmi (yüzeyi) oluşturan, oksalik asidi ürettiği keşfedilmiş. Takım, bu bakterilerin alınan örneklerde yaygın olduğunu söylüyor.

Araştırmacılar yine bu yöntem sayesinde, pigmentte bovin albümin ve kazein de dahil olmak üzere farklı proteinleri keşfetmişler.

Bu sonuçlar oldukça önemli görülüyor çünkü, bu araştırmaya göre ortaya çıkan teorilerden birisi de çizimde kullanılan maddede inek yağının da bulunduğu yönünde. Eğer, dönemin sanatçıları inek yağına erişebiliyorsa, ineklerin evcilleştirildiği ve kolayca ulaşılabildiği yorumunu yapabiliriz. Bu da bizi, bölgede bulunan ve Levantine Art olarak da isimlendirilen 700 kadar mağara çiziminin tarım toplumu tarafından icra edildiğini düşünmeye itiyor.

Tabii ki, tüm bu çizimlerin daha sonradan inek yağına maruz kalıp kalmadığına dair net bir bilgi olmadığını da aktarmak yerinde olur. Öte yandan; sanat eserleri biyolojik içeriğe sahip olduğuna göre; radyokarbon tarihleme yönteminin de kullanılması beklenebilir.

Bu çalışma, modern dizileme (sıralama) yöntemlerinin arkeoloji dünyasını ve bizim tarihe bakış açımızı nasıl etkileyebileceğine dair güzel bir örnek olarak ele alınabilir. Bu alanda gelecekte yaşanacak gelişmeler için de küçük bir fragman olarak görebiliriz. Sonuçta nihai amacımız evrenin oluşumuna kadar tüm yaşananları net olarak öğrenebilmek.

Kaynak: TechnologyReview

Share:

administrator

1997’de Nevşehir-Ortahisar’da doğdu. Marmara Üniversitesi’nde Basım Teknolojileri eğitimi görüyor. Gazeteciliğe ve doğru bilgi alma hakkına inanan Hasan, bir Onaran olarak sosyal inisiyatifin ve eğitimin gücüne inanıyor, geleceğin nerede olduğunu araştırıyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir