2030 yılına kadar gerçekleştirilmesi hedeflenen ve her alanda sürdürülebilir küresel kalkınmayı amaçlayan sürdürülebilir kalkınma hedefleri (SDG – Sustainable Development Goals) on yedi maddeden oluşuyor. Bu on yedi madde birbirleriyle bağlantılı olmakla birlikte, hedef aldıkları sorunun çözülmesi için de maddelerin bir arada çalışması gerekiyor. Bugün kripto paraları, özellikle bitcoini, sürdürülebilir kalkınma hedefleri üzerinden anlamaya çalışacağız. Kripto para sisteminin ilişkili olduğu dört farklı SDG bulunuyor.

  1. Erişilebilir ve Temiz Enerji
  2. İklim Eylemi
  3. İnsana Yakışır İş ve Ekonomik Büyüme
  4. Eşitsizliklerin Azaltılması
Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri (SDG’ler)

İklim Eylemi

Genellikle teknoloji ile ekonomiyi doğadan bağımsız düşünmeye eğilimliyiz. Halbuki teknoloji ve ekonominin bir araya gelmiş hali olan kripto paralar doğaya olan etkimizi, ekolojik ayak izimizi sandığımızdan daha çok etkiliyor. Doğaya olan negatif etkimizi azaltmak için karda yürüyüp ekolojik ayak izimizi belli etmeyelim diyerek yola çıktıysak da verdiğimiz mesaj pratikte sıkıntı yaşıyor. Çünkü karda ayak izimizi belli etmeyelim derken karın yağışını etkiliyoruz.

Kripto Para Kar Yağışını Nasıl Etkilesin ki?

Bu soruya cevap vermek için kripto para madenciliğinin nasıl çalıştığını anlamamız gerekiyor. Başlıca bitcoin ve ethereum gibi pazarın büyük kısmını oluşturan kripto paralar Proof of Work (PoW) yani iş kanıtı tekniğini kullanarak madencilik yapıyor. “Gerçek hayatta matematiği nasıl kullanacağız hocam?” diyenlere karşılık bitcoin madenciliği karmaşık denklemler çözerek yapılıyor. Bu denklemler insanların çözemeyeceği kadar zorlayıcı olduğu için bu soruyu sormaya devam edebiliriz. Fakat sorumuz sorulmaya devam ederken dünyamız da iklim kriziyle boğuşuyor. 

Kripto Para Madenciliği Nasıl Çalışıyor?

Madenciliğin bir yöntemi olan iş kanıtı yönteminde bilgisayarlar karmaşık denklemleri çözmeye çalışıyor. Cevabı ilk bulan bilgisayar kripto para ile ödüllendiriliyor. Sadece denklemi ilk çözen bilgisayar kripto para ile ödüllendirildiği ve daha çok bilgisayar bizleri denklemin sonucuna daha çabuk götürdüğü için bitcoin madencileri daha fazla bilgisayar kullanmayı tercih ediyor. Daha fazla bilgisayar. Daha fazla elektrik. Daha fazla soğutma sistemi…

Bilgisayarlar sürekli denklemin cevabını aradıkları için her daim elektriğe bağlı olmaları gerekiyor. Yaptıkları işlemler dolayısıyla ısınan bilgisayarların düzgün işleyebilmesi için soğutulması gerekiyor. Soğutma sistemleri ve sürekli elektriğe bağlı bilgisayarların kullandığı enerji karbon ayak izimizi büyüterek ilkim krizini tetikliyor.

2021 yılının ağustos ayında dünyadaki bitcoin işlemlerinin %35.4’üne ev sahipliği yapan Amerika’nın enerji ihtiyacının %60’ını fosil yakıtlardan elde ettiği düşünülürse fosil yakıtların yanması sonucu açığa çıkan karbon atmosfer sıcaklığını etkiliyor. Paris Antlaşması’nda sanayi devriminden sonra artan sıcaklık miktarının iki dereceyi aşmaması hedeflenirken Nature dergisinde yayımlanan bir araştırmaya göre 2033 yılına geldiğimizde sadece bitcoinin dünya sıcaklığını iki derece artırması bekleniyor. 

Ayrıca bitcoin madenciliğinde kullanılan bilgisayarların ortalama ömrü 1.29 yıl. Yani sadece madencilik sadece enerji atığı değil madde atığı da ortaya çıkarıyor.

Erişilebilir ve Temiz Enerji

Bitcoin madenciliği için gereken enerji fosil yakıtlardan elde edilmeye devam ederse kripto para sistemi sürdürülebilir olmayabilir. Fakat metaverse hayatımıza girdiğinde dijital ve küresel paraya duyacağımız ihtiyaç artacağından kripto paraları tamamen kenara koymamız mümkün olmayacak. Bu noktada yenilenebilir enerji devreye giriyor. 

Neden Tamamen Yenilenebilir Enerji Kullanmıyoruz? 

Yenilenebilir enerji tüm enerji ihtiyacımızı fazlasıyla karşılayabilecek kapasiteye sahip olmasına rağmen kullandığımız enerjinin sadece %13’ü yenilenebilir enerjiden oluşuyor. “E o zaman neden Sahra Çölü’nün tamamını güneş panelleriyle kaplamıyoruz?” Depolama ve taşıma konusunda yeterli teknolojiye sahip olmadığımız için ilk başta mantıklı görünen bu fikir kârdan çok zararla sonuçlanabilir. 

Enerji talebi fazla olan yerler ile enerji verimliliğinin fazla olduğu yerler arasına kablo çekmek hem çok pahalıya patlayacaktır hem de elde ettiğimiz enerjinin bir kısmını kaybetmemize yol açacaktır.

Diğer Sürdürülebilir Alternatifler Neler?

Bahsettiğimiz iş kanıtı tekniği yerine hisse kanıtı isimli bir diğer sistem kullanmak daha çevre ve enerji dostu olabilir. Çünkü hisse kanıtı tekniği bitcoin madenciliğini durdurmayı yani bilgisayar ve soğutma sistemlerini çalıştırmamayı hedefliyor. Hisse kanıtı, üretilen kripto paraları, ortaya en fazla hisse koyanın kazanma şansı daha yüksek olacak şekilde rastgele bir atamayla sahiplerine kavuşturuyor. Proof of State tekniğinde madencilerin yerini onaylayıcılar alıyor çünkü yeni bitcoin denklemi çözülmüyor. 

Ne Kadar Ekmek O Kadar Köfte

Hisse kanıtı yöntemini “ne kadar ekmek o kadar köfte” deyişi üzerinden değerlendirecek olursak ortaya konulan para miktarı ekmek, daha çok bitcoin kazanma şansı ise köfte oluyor. Bu sistemi çürüten şey ise insanın doğası gereği hep daha çoğunu istemesi oluyor. 

Eşitsizliklerin Azaltılması

Ekmek-köfte derken bahsettiğimiz iki modelin de eşitsizlikleri arttıracağını belirtmeliyiz. Çünkü ekmeği çok olanlar daha çok kazanmaya devam edecekler. Nasıl mı? Gelin iş kanıtı ve hisse kanıtı yöntemlerini eşitsizlik bakımından inceleyelim.

1. İş Kanıtı Modelinde Eşitsizlik

İş kanıtı modeli cevaba ilk ulaşan bilgisayar sahibine bitcoin kazandıracak şekilde çalıştığı için yapılan tahmin sayısı önemli oluyor. Daha çok tahmin yapabilmek için daha çok bilgisayar ve daha çok bilgisayar almak için de daha çok para gerekiyor. Dolayısıyla önceden zengin olup daha çok bilgisayara erişebilen kitle daha çok bitcoin kazanıyor. Bilgisayar sayısı nispeten daha az olan madenciler madencilik havuzu isimli bir sisteme başvuruyor. Bu sistemde madenciler bilgisayarlarını bir araya getirerek üretim yapabiliyorlar. Ancak madencilik havuzu kripto para madenciliğinde tekelleşmeyi arttırıyor.

Blockchain sistemini hackleyip verilerin kontrolünü kazanmak için pazarın %51’ine sahip olunması gerekliliği düşünüldüğünde pazarın %51’ini oluşturabilecek kadar büyük bir tekel kurulursa bitcoine tek bir merkez tarafından yön veriliyor olması muhtemel. Sizce merkeziyetsizleşmeye doğru gittiğimiz dönemde yaşanan bu tekelleşmeler seyrimizi nasıl etkileyecek?

2. Hisse Kanıtı Modelinde Eşitsizlik

Hisse kanıtı modelinde ortaya en çok parayı koyan kişinin bitcoin ile ödüllendirilme olasılığı daha yüksek olduğu için çok açık bir şekilde zengini daha da zengin yapan bir sistem. Diğer taraftan kripto para piyasasıyla ilgilenmeyenlerin de yaşadığı dünyaya daha az zarar verdiği için piyasada olmayanlar için daha adil bir durum oluşturuyor. 

İnsana Yakışır İş ve Ekonomik Büyüme

Şüphesiz kripto paralar gelecekteki ekonomiye katkı sağlayacak. Ayrıca blockchain sistemi herkes tarafından görüntülenebilir olduğundan ekonomik büyümemin kaydının daha kolay tutulması mümkün olacak.

Vedalaşırken

Kripto paraların ekonomiye önemli ölçüde dahil olabilmesi için önce enerji ve iklim krizi sorunlarına odaklanması gerekiyor. Türkiye’nin Greta’sı Selin Gören’e göre iklim krizi birkaç kişinin her şeyi yapmasıyla değil herkesin birkaç şey yapmasıyla çözülebilecek bir sorun. Fıtratımız gereği bizi ödüllendiren şeyleri hayatımızdan çıkarmaya meyilli olmadığımızdan ve kripto paralara ihtiyaç duyacağımız bir geleceğe doğru ilerlediğimizden daha az enerji ve doğa kirliliğine yol açan yöntemlere yönelmeliyiz.

Kaynak: BBC Youtube, Yeni Medya 451, BBC Websitesi, PCMag

Share:

Robert Kolej’de 9. sınıf öğrencisi olan Melis tiyatro ve hikaye anlatıcılığıyla ilgileniyor. İnsan haklarının ve şiddetsiz iletişimin gücüne inanan Melis sosyal girişimcilik, tasarım odaklı düşünme ve sürdürülebilir kalkınma hedefleri üzerine çalışmayı seviyor. Geleceğin nerede olduğunu araştırıyor.