20 Temmuz 2019’da 50. yılı kutlanan Apollo 11 uçuşu, ay yüzeyine yapılan ilk insanlı uçuş. 1969 yılının Temmuz’unda yapılan bu uçuşun sonucunda Neil Armstrong ve Buzz Aldrin Ay’a ayak basan ilk insanlar oldu. NASA’nın bu başarısını yaklaşık olarak 400 bin kişilik bir ekip gerçekleştirdi ve Neil Armstrong’a ait bu sözler tarihteki yerini aldı:
“Bu, benim için küçük; insanlık için büyük bir adım.”
Bu sene içinde NASA, Ay’a tekrar gitmek için bir görev planladıklarını açıkladı. Bu seferki görevin adı Artemis. Artemis ile birlikte ilk kez bir kadın ve ikinci kez bir erkek Ay’a ayak basacak ama bu kadın için görev hiç de kolay olmayacak. Çünkü, Artemis misyonu teknolojik olarak Apollo’nun mirasını taşıyor olacak ve Apollo, erkekler tarafından erkekler için tasarlandı. Kadınlara ise, 70’lerin sonuna kadar astronot programlarında görev verilmemişti.
Yapılan bu cinsiyetçiliği kabul etmezsek, onu aşmak zorlaşır. NASA’daki Jet Propulsion Laboratory’de bir sistem mühendisi olan Bobak Ferdowsi, “En iyi hatalarımız, onlardan bir şeyler öğrenebileceğimiz hatalardır.” diyor. Peki bu hatadan nasıl bir ders çıkarabiliriz?
New York Times yazarı Mary Robinette Kowal, nytimes’da yayınlanan yazısında şöyle diyor:
“En yeni hata Nisan ayında, NASA’nın bir uzay yürüyüşü düzenlediği programda ortaya çıktı. NASA’nın iki kadın için sahip olduğu uzay giysisi sadece bir taneydi. Böylece program değiştirildi.”
Bu giysiler, Apollo misyonlarının tasarımlarına dayanarak 40 yıldan daha uzun bir süre önce, tüm astronotların erkek olduğu bir zamanda tasarlandı. NASA’nın ilk planı çok küçük, küçük, orta, büyük ve çok büyük bedenler üretmekti ancak bütçe sıkıntıları nedeniyle çok küçük ve çok büyük bedenler kaldırıldı. Ardından ise astronotların büyük bedene sığamaması nedeniyle çok büyük beden geri getirildi. Böylece çok küçük beden hiç var olmadı.
İki uzay mekiğinde uçan ve Uluslararası Uzay istasyonuna giden Cady Coleman, 1,63 metre boyuyla uzaya giden en küçük ebatta insan olarak eğitimler sırasında uzay giysisine dolgu yapmak zorunda kaldı. Uzayda bunun sorun yaratmayacağını söyleyen Coleman, eğitimler için ise bunun gerekli olduğunu, çünkü insanların bir uzay yürüyüşü için gerekenlere sahip olup olmadığına karar verdikleri yerin eğitimler olduğunu belirtti.
Sonuç olarak beden sıkıntısı yaşayan kadınların problemi çözülmedi ve bu hatadan ders alınmadı. Bu cinsiyet yanlılığı, bir şeyler öğrenemediğimiz bir hata olarak kaldı.
“Kadınlardan görünüşte küçük şeyler için uzlaşmaları isteniyor. Bunu her yaptığımızda, bu izleri geleceğe taşıyoruz.”
Aslında sıkıntı sadece beden konusunda yaşanmıyor. Astronot giysisi havalandırıcı ve sıvı soğutma sistemleri olan bir kıyafet. Bu metrelik tüplerle kaplı uzun çamaşırlara benziyor. Bu sistem astronotları soğutmak için astronotların etrafına su pompalıyor. Erkekler ve kadınların farklı ter kalıpları olmasında rağmen yani farklı vücut bölgelerinin farklı sıcaklıkları olmasına rağmen aynı kıyafeti giyiyorlar. Söz konusu sıcaklık kontrol eden giysiler olunca kadınlar, katılım için uzlaşmaya yanaşıyorlar. Ama aslında bu hâlâ büyük bir haksızlık.
Aslında 1950’lerde, kimseyi uzaya yollamadan önce Dr. Randolph Lovelace, kadınların uzay gezgini olarak nasıl dolaşacaklarını merak etti ve Merkür astronotları için testler tasarladı, ilk değerlendirme sürecinde on dokuz kadından on üçü testleri geçti.
Bu testlerin sonucunda Lovelace kadınların uzaya daha uygun olabileceğini fark etti. Kadınlar kilo bakımından çok daha küçüktü, bu yüklerin ağırlığını azaltıyordu, daha iyi kardiyovasküler sağlık ve daha düşük oksijen tüketimine sahiplerdi ve stres testleri erkek astronotlara göre çok daha iyi sonuçlar vermişti.
Bütün bunlara rağmen testler durduruldu.
Daha sonra Merkür 13 olarak bilinen bu kadınlar yönetimle savaşmak istediler ancak tam da bu sırada ABD Sovyetlerle Ay yarışına girmişti. Uzaya giden ilk kadın olan Valentina Tereshkova, Sovyetler tarafından gönderilmişti bile. İkinci bir kadın yollamanın reklam değeri yoktu.
Bu kararın onaylandığı 1962 yılında bir NASA yetkilisinin astronot olmak isteyen genç bir kıza yazdığı mektupta görülüyor;
“Bilimsel derece, uçuş eğitimi derecesi ve gerekli olan fiziksel özellikler nedeniyle kadınları uzay uçuşlarında işe alma planımız yok.”
Uçuş eğitimi derecesi istemek mantıklıydı, ama o dönemde kadınlara test pilotu sertifikası verilmiyordu. Yine de kadınların uçuş deneyimi vardı çünkü 2. Dünya Savaşı sırasında pilotların eğitiminden ve uçuş testlerinden sorumluydular. Ama buna rağmen sertifika almadılar.
Bilinçli bir düşünce olmadan, Artemis misyonu Apollo misyonuna benzeyebilir. Apollo misyonunda uçuş aracının kablosuz matkabından tabanca tutma aletine kadar birçok şey erkek eline göre tasarlanmış. Bu tasarım seçimlerinin aynı şekilde üretilmesi de büyük bir hatadan ders alamayışımızın eseri olur.
Dahası, henüz cevap veremediğimiz birçok soru var çünkü çok az veriye sahibiz. Şimdiye kadar uzaya giden 500’den fazla insandan sadece 64’ü kadın.
Astronotların uzayda fazla radyasyona maruz kaldıklarını biliyoruz. Yeryüzündeki bazı çalışmalara göre radyasyon kadınları erkeklere göre on kat daha fazla etkiliyor. Bu durumda ne olacak?
Mary Robinette Kowal, yukarıda aktardığımız yazısıya gelen tepkiler arasında kadınların uzayda idrar çıkarabilecekleri bir sistem olmadığını, kadınların bu sebepten ötürü uzaya yollanmadığı şeklindeki argümanların da bulunması üzerine Twitter üzerinden bir bilgisel hazırlayarak cevap verdi. Merkür programı ilk önerildiğinde insanoğlunun uzayda idrar çıkaramayacağını hatta yutkunamamalarından bile endişe edildiğini, buna rağmen bir erkeği uzaya yollamaya yönelik planların durdurulmadığını hatırlattı.
Uzaya çıkan ilk Amerikalı olan Alan Shepard için sadece on beş dakikalık bir program hazırlanmştı. Uzaya çıkıp hemen geri döneceği için bu programda idrar çıkarımına dair hiçbir hazırlık yapılmamıştı. Ancak fırlatma biraz geciktiği için Shepard, idrarını daha fazla tutamayacağını düşünerek uzay giysisine yapmak için izin istedi, izin verildi, Shepard kıyafetine işedi ve uzaya gitti.
Daha sonra kondoma benzetilen bir kılıf geliştirerek bu sorunu çözdüler. Testlerde başarılı oldu, ancak astronotlar bunu uzayda kullandıklarında kıyafetleri idrar içinde kaldı.
Nihayet NASA kadınları uzaya göndermeye karar verdi. Uçuş ve uzay yürüyüşleri için MGA (Maximum Absorbency Garment) olarak adlandırılan bir çeşit bebek bezi geliştirildi.
Erkekler de bunu kullanmaya başladı, çünkü uzayda işemek hala büyük bir sorundu. Ayrıca bir zero-G tuvalet geliştirildi. Böylece astronotlar artık kendilerine yapışık bir boşaltım çantası taşımayacaklardı.
Sonuç olarak, uzayda boşaltım yapmak, erkekler için de büyük bir sorundu ve kadınların uzaya çıkamamasının sebebi bu değildi.
Apollo görevine baktığımızda ve Artemis görevine ilerledikçe erken uzay programının cinsiyet ayrımcılığı hatalarından ders almak oldukça önemli. Eğer ilk kadını Ay’a indirmek istiyorsak, proje tasarımının kadınlara uygun olduğundan emin olalım. Cinsiyetçilik mirasını ortadan kaldırmak bizim için sadece küçük bir adım.