Adaleti sorgulanan takas sisteminden sonra gelen herhangi bir ürüne kağıt veya madeni bir materyalle değer biçme hamlemiz, bugün yaşamımızı devam ettirmek için yaptığımız her şeyin temelini oluşturuyor. Kimimiz fiziksel güç gerektiren işlerde terlerken, kimimiz saatlerini ekran karşısında geçiriyor.
Hepimizin ortak kaygısı ise günün sonunda önce ihtiyaçlarımızı sonra isteklerimizi (normal bir ekonomide ikisi de aynı anda sağlanır tabii) gerçekleştirebileceğimiz bir kazanca sahip olmak. Ürünleri temin edebilmek için ödeme yaparken, kendi gücümüzü, zekamızı ya da herhangi bir yeteneğimizi de işverenlere pazarlıyoruz.
Biz yüzyıllardır sürüp giden bir sistemin içinde debelenirken Blockchain teknolojisi hayatımıza girdi. Böylece pek çok şey gibi çalışma ve para kazanma kavramlarımız da yeni bir sayfa açmaya hazırlanır oldu. Bugün görev bilincinin yanı sıra sadece ilgi alanlarımızdan veya eğlencemizden kazanç elde etmek bile mümkün. “Tokenizasyon” kanlı canlı işverenlerimizi birer birer platforma dönüştürüyor. “Patronlar ölsün” demek kolaydı, şimdi uygulamaları telefonumuzdan silmek rahat kazancın verdiği hissi unutmamıza yardımcı olacak mı?
Çalışmak çok demode
Evet, bugün çalışmak çok demode. Fakat her şey işe gitmenin demode bir eylem haline gelmesiyle başladı. Ayrı bir sosyallik sağlayan ofislerimiz yerini aylık kahve kampanyası yapan ve duvarları prizlerle donatılmış üçüncü nesil kahvecilere bıraktı. Yatağımızdan toplantıya girebiliyor, evde yokken gelen kargolarımızı komşuya bıraktırma ihtiyacı duymadan çevrim içi alışveriş yapabiliyoruz. Her zaman bir adım öteye gitmeyi hedefleyen “ilerleyici” yaklaşımımız işe gitme yükünü çözdükten sonra iş kavramının ta kendisini ortadan kaldırmayı gündeme aldı.
İlk göz ağrımız olan online oyunlar pay-to-earn (kazanmak için öde) modeline dayansa da, kullanıcılar oyun içi ekonomi yaratmanın bir yolunu buluyordu. Alınıp satılan hesaplar, takaslanan oyun içi ürünler ile oyun sektöründe yeraltı bir piyasa oluştu. Bu piyasa tamamen karşılıklı güvene dayansa da olumsuzluklar farklı oyun komünitelerini yıldırmadı ve akış devam etti.
Blockchain’in oyun endüstrisinin elinden tutması kullanıcıların daha güvenilir ve oyunun içine entegre bir kazanç modeli elde etmesini sağladı ve play-to-earn böylece doğmuş oldu. Artık kullanıcılar direkt oyun içinden maddi gelir akışı sağlayabilecekleri bir evrene dahil olabiliyor. Oyun içi görevler, seviye atlamalar veya çeşitli topluluk aktiviteleri ile yürütülen play-to-earn (kazanmak için oyna) modeli oyunlara ilgi duymayanları bile görece daha kolay kazanç için ikna etti diyebiliriz.
Kazanmak için neleri göze alırsın?
Tokenizasyon oyun platformlarında sükse yapsa da gündelik hayattaki rutin aktivitelerimizin bu modelle birleştirilmesi çok kısa sürmedi. Bugün move-to-earn, sweat-to-earn gibi modeller her ne kadar sağlık temelli uygulamalara entegre gibi görünse de kullanıcılara bir görevlendirme sonucu kazanç elde etme imkanı sağlıyor. Gerçekleştirilen eylem aynı olsa da kullanıcının/oyuncunun motivasyonu büyük ölçüde değişiyor. Zinde kalmak için her sabah Bebek sahilinde 5 kilometre koşan biri, bugün aynı eylemi her kilometrede 1 birim kripto para kazanmak için gerçekleştirebilir. Bu şartlanmalar ne kadar masum görünse de, nihayetinde günlük hayatımıza yedirdiğimiz tatlı monoton rutinlerimizin veya modern karmaşadan kaçış olarak gördüğümüz eğlence alanlarının sahte bir kimlik edinmesine sebebiyet verebilir.
Öyle ki kazanç modeli oluşturma işi en temel içgüdülerimizden ve ihtiyaçlarımızdan birini bile yakaladı. Çok yakın zamanda ortaya çıkan sex-to-earn modeli, en mahrem gördüğümüz aktivitemize bile sirayet ederek işlevsel hale getirecek. SEXN isimli start-up bize seks yapmamız karşılığında kripto para ödemeyi teklif ediyor. Bir bilek bandı aracılığıyla pazara çıkarılacak seks hayatımız, hem elde edene kadar geçen süreci telafi edecek hem de aldığımız hazzı bir aferin edasıyla ödüllendirecek. İş artık cinsellik boyutuna indiğinde, belki de başından beri yapmamız gereken çıkarımı açıkça yazabiliriz: Aldığımız zevk bizi yeterince tatmin etmiyorsa, belki de para gerçekten mutluluğun tek kaynağıdır.