İnternet Hastalıkları serimizin 4. yazısında sizlerle Facebook Sendromunu paylaşıyoruz. Facebook Depresyonu olarak da bilinen bu rahatsızlık başta adını aldığı Facebook olmak üzere, aslında tüm sosyal medya platformlarını kapsayan dijital kökenli bir psikolojik rahatsızlık. Kişinin Facebook ya da diğer sosyal medya mecralarında karşılaştığı etkileşimler ya da hiç etkileşim alamaması sebebiyle yaşadığı depresyonu tanımlıyor.
Sizlerle paylaştığımız internet hastalıkları arasında en bilineni olan Facebook Depresyonu birçok bilim insanın da araştırma yelpazesinde yer alıyor. Yapılan araştırmalara göre kişiler Facebook’ta arkadaşlarının eğlenirken, gezerken, bir partiden ya da farklı bir ülkeden yaptığı paylaşımlara beğeni/yorum yaparken aslında kendi hayatının ne kadar yavan olduğu düşüncesine kapılarak depresyona giriyor. Bu tespit etrafında şekillenen birçok psikolojik deneyde Facebook’ta uzun zaman geçirmenin yalnızlık ve kıskançlığı beslediği; bunun da depresyona katkı sağladığı sonucu doğuyor.
Neden Facebook?
Neden Twitter, Instagram ya da TikTok değil de Facebook Depresyonu? Çünkü diğer sosyal mecraların artan popülaritesine rağmen internet trafiğinin büyük bölümü halen Facebook tarafından karşılanıyor. Bu konuda yapılan sosyal deneyler içinde en bilinenlerinden olan deney, Christina Sagioglou ve Tobias Greitemeyer yapıldı. 300 kişilik bir grubun uzun süre aşırı Facebook kullanımında yaşadığı duygusal değişimler not edildi. Araştırmacılardan bazıları yalnızlık/kıskançlık duygularıyla baş edemeyip depresyona sürükleniyorken diğer bir grup uzun saatlerini sosyal medya platformunda geçirdikten sonra zamanlarını boşa harcadığını düşünüyor ve verimsizlik hissi psikolojileri üzerinde olumsuz etki bırakıyor. Deneyde ilginç olansa, aynı saatleri Facebook yerine internette geçirenlerde benzer bir olumsuz etkiye rastlanmamış olması.
Bu konuda Facebook’un bizzat yaptığı sosyal deneyler de var. Kamuya yansıyan deneylerden birinde kullanıcıların içerik akışlarında kontrollü değişiklikler yapıldı. İçerik akışının daha canlı olduğu dönemde kullanıcıların duygu durumunun negatif etkilendiği notu düşüldü. Ancak kullanıcıların duygu durumunun nasıl gözlemlendiği paylaşılmadı. Ayrıca deney Facebook tarafından kullanıcılardan izin almadan gerçekleştirildi. Bu durum ortaya çıkınca sonucun üzerinde fazla konuşulmasına fırsat verilmeden Facebook özür diledi ve konuyu kapattı.
Yazının bu zamanına kadar yüksek dozda etkileşime maruz kalmanın kişinin psikolojisine olumsuz etkisinden söz ettik. Şimdi sıra, Facebook Depresyonu’nun hiç etkileşim alınmayan dönemde insan psikolojisine olumsuz etkisini konuşmaya geldi. İçerik akışının hareketlendiği dönemde artan yalnızlık ve kıskançlık hissi gibi hiç etkileşim almamak da verimsizlik hissini besliyor. Uzun saatlerini sosyal medya platformunda geçirmesine rağmen üzerinde düşünmesine değecek paylaşımlara rastlamamak kişinin zamanını boşa harcadığı algısını besliyor.
Birtakım Sorular
Siz Facebook içerik akışınızdaki değişimlerden etkilendiğinizi düşünüyor musunuz? Partiden, tatilden ya da eğlenceli bir aktiviteden paylaşım yapan yakınlarınızı gördüğünüzde kıskançlık ve yalnızlık duygularınızı yönetemediğinizi hissediyor musunuz? Cevaplarınız evet ise, bunu en çok gözlemlediğiniz sosyal medya platformu Facebook mu yoksa daha çok kullandığınız mecralarda bu psikolojik düşüşleri daha sık mı yaşıyorsunuz?
Kısa süre önce sık kullandığım sosyal medya mecralarında arkadaşlarımın değil, takip ettiğim influencerların paylaşımlarının bende benzer etkileri olduğunu fark ettim. Hiç tanımadığım insanların paylaşımlarının bende kıskançlık/nefret/yalnızlık vb. duyguları körükleyerek psikolojime olumsuz etkisi olduğunu anladıktan sonra bunu gözlemlediğim tüm hesapları engelledim. Dijital detoksun ekran süremi azaltmamda bana yardımcı olması gibi, bu hesapları engellemek de Facebook Depresyonumu (benim için Instagram demek daha doğru) kontrol etmekte bana yardımcı oldu.
Siz de benzer psikolojik etkilerden muzdarip iseniz kendi çözümünüzü bulabilmenizi diliyoruz. Fakat, sizlere tanıttığımız tüm İnternet Hastalıkları gibi asıl konunun internette/sosyal medya mecralarında harcanan zamanı azaltmak da olduğunu hatırlatmakta fayda var.