Bazı insanlar doğuştan,sonradan veya kaza yoluyla belirli uzuvlarını veya yetilerini kaybedebilir. Bu kayıplar günlük hayatta onlara pek çok zorluk çıkarıyor. Özellikle AVMler, toplu taşıma araçları, havaalanları gibi sosyal alanların daha karışık ve kalabalık, sokakların ise düşüncesiz park etmiş araçlarla dolu olması hareket kabiliyeti kısıtlı olan insanların işini çok daha zor hale getiriyor.
WHILL isimli Japon şirket [tooltip tip=”yaşlı ve/veya yürümekte zorluk çeken”]hareket kabiliyeti kısıtlı[/tooltip] insanların kişisel hareketlerine özerklik katmak için otonom tekerlekli sandalye projesini piyasaya sürdü. Bu tekerlekli sandalyeler algılama teknolojilerini ve akıllı frenlerini kullanarak kalabalık havaalanlarındaki engelleri algılayıp önlem alıyor. Böylece kullanıcıların kapıya daha hızlı ve güvenli ulaşması sağlanıyor.
Şirketin kurucusu ve genel müdürü Satoshi Sugie’nin açıklamasına göre “Seyahat ederken, check-in yaparken, güvenlikten geçerken zaman kaybetmemek ve uçuşunuza zamanında yetişmek önemlidir. Hareket kabiliyeti kısıtlı gezginler genellikle bir çalışanın tekerlekli sandalyeyi itmesi gerektiği için daha uzun süre beklemektedir. Biz onlara A noktasından B noktasına sorunsuz bir şekilde ulaşmalarını ve bunu tek başına yapabilmenin verdiği bağımsızlık duygusunu vaat ediyoruz.”
Her yıl yaklaşık 20 milyon kişi ABD havaalanlarında tekerlekli sandalye istiyor. Bu bir havayolu çalışanının tekerlekli sandalyeyi getirmesi ve check-in işleminden kapılara kadar itmesi demek.
Sistem bireylerin uygulama üzerinden bir cihazı çağırması ile başlıyor. Bu cihaz sayesinde kullanıcılar bir yardımcı olmadan kapıya veya tuvalet, kafe vb. gibi uğramak istedikleri yerlere gidebiliyor. Cihaz işini tamamladığında ise kendi başına istasyonuna geri dönüyor.
WHILL ve Panasonic ortak bir projeyle Tokyo Uluslararası Havalimanı’nda bu programı test etmeye başladı. Amsterdam Schiphol ve Abu Dabi havaalanlarında bu yılın başında denemeler yapan şirketin yeni pazar hedefi ise Kuzey Amerika.
Tüm engelli nüfusu küresel olarak 1 milyar ve sadece Avrupa genelinde yardımcı teknoloji ürünleri için 70 milyon potansiyel müşteri var. Eğer bu insani talep girişimciler için yeterli olmayacaksa, belki engelli ve yaşlılar için yapılan harcamaların 2024 yılına kadar 26 milyarın üzerine çıkacağını öngören bir rapor fikirlerini değiştirebilir.
Bu otonom teknolojiyi çok farklı durumların olabileceği şehir trafiğinde hayata geçirmek zor. Fakat AVM, müze, iş merkezi gibi kontrolü daha kolay ve sınırlı alanlarda yaygınlaşmasını umuyoruz. Böylelikle hareket kabiliyeti kısıtlı insanların sosyal yaşama katılması bir nebze daha kolaylaşacaktır.