Evrenin varlığını ve işleyişini anlama isteğimiz ile önümüze çıkan soruların cevaplarını bulma arayışı içerisindeyiz. Benliğimizde var olan bu gerçekle bir adım daha ileri gitmek için bir bilgi mücadelesine girmemiz gerektiğini inkâr edemeyiz. Keşfedilmeyi bekleyen belki binler belki milyonlarca unsur için sahip olduğumuz bir dakikayı bile kaybetmeden başlayacağız.
Evren, uzay ve uzayda yer alan madde ve enerji çeşitlerini kapsayan bir bütünün adıdır. Zaman, bu bütünün genişleyerek artan sınırları ile her cismin içinde bulunduğu bir boyuttur. Bu üçlü uzamsal koordinatlı, üç boyutlu, uzayda gerçekleşen olayları tanımlamak için kullanılan gerçekliğin dördüncü boyutu olarak zaman düşünülebilir. Einstein 1905 yılında yayınladığı makalesiyle izafiyetin temellerini atarak “zamanı 4. Boyut olarak aldığını” vurgulamıştı. Makalenin devamında zamanın “kişiden kişiye, hıza ve kütle çekim etkisine bağlı olarak değişebileceğini” söylemişti.
Zamanın kişiden kişiye değişebilirliği
Einstein’ın genel göreliliğine göre zamanın mutlak olmayan ve mekâna, kişiye, olaya göre değişkenliğini biliyoruz. Algılarımızla anladığımız bu noktada acil durumlar, tehlikeli anlar, korku ve gerilim gibi durumlarda zamanın yavaş aktığını hissederiz. Heyecan ve mutluluk duyduğumuz anlarda da zamanın bir çırpıda geçtiğini düşünürüz. Bu durumun açıklaması tamamen algılarımızla ilgilidir.
Zamanın hıza göre değişebilirliği
Einstein yayınladığı makalelerde Newton’un ışık hızında haklı olduğunu fakat zaman konusunda yanlış olduğunu ortaya koymuştu. Bu durum o zamanın bilim dünyasında tartışmalara yol açsa da zamanla farkına varmaya başlanacaktı. Bunu en basitçe ikizler paradoksu ile açıklayabiliriz. Adları Mustafa ve Ahmet olan 30 yaşlarında ikiz kardeş olduğunu varsayalım. Mustafa’yı şu an için mümkün olmasa da ışık hızına yakın bir hızda giden bir rokete bindirip 5 yıl boyunca uzayda dolaşması için gönderelim. Mustafa için bu durum birkaç saat gibi gelse de Ahmet için bu durum 5 yıl gelecektir. Ki bu da çok yüksek hızda zamanın yavaşladığını anlatan, hızın zamana olan etkisidir.
Zamanın kütle çekimine göre değişebilirliği
Nesnelerin birbirine uyguladığı çekme kuvvetine kütle çekim kuvveti denir. Herhangi bir nesnenin kütle çekim kuvvetine çok yaklaşırsak zaman yavaşlar. Bunun sebebi de aslında hızdır.
Einstein’ın eş değerlilik ilkesine göre kütle çekimi ve hızlanma aynı olgulardır.
Yukarda ele aldığımız üç alt başlığın aksini anlatan, bunun bir anlaşmazlığa yol açtığı düşünülen başka bir durum vardır. Katıların, sıvıların ya da gazların çeşitli kuvvet etkileri sonucu oluşan davranışlarını inceleyen, fiziğin bir alt dalı olan klasik mekaniğe göre zamanın mutlak bir niteliği vardır. Burada sabit referans sistemine bağlı bir gözlemciyle, nispeten hareket halinde olan bir referans sistemindeki gözlemci için de aynı olduğu vurgulanmış. Klasik mekanik ya da ana dalını klasik fiziği ele alırsak, yukarda üç başlıkta anlatılan zamanın göreliliği ile yani modern fizikle zaman konusunda çatışmalar meydana geldiği düşünülebilir. Fakat cisimlerin küçük hızlarda kullanılması klasik fizikte karşılık bulurken, klasik fizik yüksek hızlarda yetersiz kalmaktadır. Bu yüzden modern fiziğe başvurulmuştur.
Yararlanılan kaynaklar: bilimvetekno – fizikolog – muhendisbeyinler – yardimcıkaynaklar