Sahip olduğumuz genetik veriler, kişiliğimiz ve eğilimlerimiz hakkında değerli ipuçları taşıyor. Bu demek oluyor ki; bir adamın geleceği hakkında bilgi sahibi olmak istiyorsanız bu işe onun genetik yapısını inceleyerek başlayın. Aslında büyük şirketlerin veya hükümetlerin yapmak istedikleri şey de bundan pek farklı değil. Genetik verilerimizden faydalanarak bizler hakkında değerli bilgiler elde etmeye çalışıyorlar.
Bu konuda yürütülen en çarpıcı çalışmalardan birisi de 100.000 Genom Projesi. İngiliz hükümeti desteğiyle gerçekleştirilen bu proje kapsamında, yüz bin kişinin genomları eşlenecek. Tabii ki olay genlerin eşlenmesinden ibaret değil. Proje ulusal bir genomik veritabanına entegre edilecek. Dolayısıyla hükümet veya özel şirketler bu verilere istediği zaman erişip, kendi ihtiyaçları doğrultusunda kullanabilecek.
Net olan şu ki; teknolojinin hızlı ilerleyişi yeni sorumlulukları da beraberinde getiriyor. Dijital ortamda kimliğimizi ve bilgilerimizi korumak ne kadar önemliyse önümüzdeki dönemlerde genetik verilerimizi korumak da o denli önemli olacak gibi görünüyor.
Ancak teknolojinin bu ilerleyişi yalnızca karamsarlıktan ibaret değil. Genetik verilerimizi paylaşmanın olumlu yönleri de var. Genetik eşleme, kanser gibi hastalıkların tedavisi ve anlaşılması konusunda büyük bir potansiyel vaad ediyor.
İlk genomun eşlenmesinden bu yana büyük gelişme kat ettik. İlk genom 3 milyar dolara eşlenmişti. Illumina adlı şirket ise, 100.000 Genom Projesi kapsamında bir adet genomu yalnızca 1.000 dolarlık bir maliyete eşlemeyi başardı. Maliyetlerdeki bu dramatik düşüş yeni fırsat kapılarını araladı. Artık düşük bir fiyat karşılığı çok sayıda genom eşleyerek bir nöral ağ oluşturma imkanımız var.
Oluşturulan bu nöral ağ sayesinde algoritmalar büyük miktarda veri işleyerek kişinin sağlık durumu hakkında tahminde bulunabilecek. Örneğin bir kişinin kalp krizine yakalanma ihtimali gibi. Halihazırda İngiliz Ulusal Sağlık Servisi, hasta acil duyumdayken klinik mecraları uyarmak için DeepMind’tan faydalanıyor. Google, DeepMind ile ipin ucunu kaçırmışa benziyor. Zira, yalnızca klinik mecraları uyarma göreviyle başlanan iş, Google’ın 1.6 milyon hasta verisine ulaşmasıyla sonuçlanmış. Yetkili kişiler, paylaşılan hasta bilgilerinin Birleşik Krallık gizlilik kanununu ihlal ettiği kararını verdi.
Genetik veriler geleceğimizi belirleyecek
Artık dijital verilerin ötesine geçmiş bir dünyada yaşıyoruz. Biyolojik olarak makinelerle bütünleşmemiz tüm hızıyla sürüyor. Alphabet’ten Eric Schmidt, Google kullananların gelecekte “Hangi işte çalışmalıyım?” veya “Yarın ne yapmalıyım?” gibi sorular için yapay zekaya başvuracağını söylüyor.
Birleşik Krallık tarafından geliştirilen bu ulusal veritabanı, suça eğilimli kişilerin tespit edilmesinde işe yarayabilir. Örneğin; cinsel saldırıların %40’ının genetik faktörlere bağlı olduğu biliniyor. Kişilerin genetik yapısı hakkında bilgi edinirsek bu saldırıları en aza indirebiliriz.
Ulusal bir veritabanı hayalinin gelecek dönemlerde insan hayatını derinden etkileyeceği su götürmez bir gerçek. Ancak bu teknolojinin kişisel haklarımızı ihlal etmesini istemeyiz. Kim iç dünyasından haberdar olma potansiyeline sahip bir teknolojiyi tam anlamıyla kucaklayabilir ki?
Kaynaklar: newsweek.com