Televizyon renklendi ve her evde yerini aldı, telefon küçüldü ve her cebe girdi, internet yayıldı ve her cihaza bağlandı. Tüm bu gelişimler hayatımızı kolaylaştırırken şirketlerin ve pazarlama ekiplerinin stratejilerini de tamamen değiştirdi.
Ercüment Büyükşener, artık pazarlama kavramının, yerini ‘ilişkileme’ kavramına bırakması gerektiğine inanıyor çünkü artık havayolu şirketleri uçak ve uçuş kabiliyetleri ile değil, uçuş öncesi ve sonrası hizmetleriyle, sosyal medyada insanları mutlu etmeleriyle ve müşterilere gerçekten onları düşündüğünü hissettirmeleri ile ‘destekçi’ toplamaya çalışıyor. Şirketler artık sadece hizmet satmıyor ‘ilişki’ de kuruyorlar. “Biz eğlenceli bir şirketiz”, “Biz size değer veriyoruz”, “Bizim çalışanlarımız mutlu”…
“They feel like you truly know them and have their back” Forbes
Televizyon, dergi ve gazete gibi konvansiyonel mecraların yerini Facebook, Twitter, Youtube ve milyonlarca uygulama-web sitesi almıştı. Pazarlama departmanlarının; hedef kitleyi, mesajı ve bütçeyi belirledikten sonra karşı tarafla iletişime geçip güzel bir anlaşma yapması, istatistiklerine tam olarak sahip olamasa bile sonuçları aşağı yukarı görebilmesinin yanı sıra Google, Facebook ve Twitter’ın reklamları gibi istatistiklerin tam olarak toplanabileceği ve fiyatların belirli olduğu reklam modelleri de vardı. Direkt olarak ‘kazanılmış takipçilere’ hitap eden ve etkileşim yaratması umulan sosyal medya çalışmaları ile “Pazartesi gününe kadar retweetleyen 10 kişiye klozet seti” gibi free marketing denemeleri yapılıyordu. Bir de internette etkileşimi yüksek, “influencer” denilen kitleyle yapılan influencer marketing var tabii…
Tüm bunlar birkaç yıl sonra sanal gerçeklik ve yapay zeka gibi teknolojilerle birlikte biraz şekil değiştirecek ama –bence- kültür aynı kalacak. Programatik pazarlama ile karışık gerçeklik teknolojilerinin kesiştiği noktalarda nasıl bir pazarlama iletişimine maruz kalacağımız şimdiden beni korkutuyor. Yolda yürürken, akıllı lenslerimizin bize gösterdiği reklamlarla boğuşacağımız çağa henüz geçmeden günümüzün tadını çıkaralım derim.
Tüm çocukluğumuzu beraber geçirdiğimiz arkadaşlarımızdan birisi Kanada’da diğeri Antalya’da öbürü ise İstanbul’da; oturmuş VR [tooltip tip=”Veya o günün teknolojisi ile. Belki lens belki de daha kompakt bir gözlük…”]gözlüklerle[/tooltip] Facebook Okey oynuyoruz. Istakalarda bir IBM reklamı çıkıyor bir Turkcell reklamı çıkıyor, taşlarda ise Vodafone’un, Çiğ Köfteci Halil Usta’nın, 3B baskı hizmetleri sunan 3Dörtgen’in, kodlama öğreten bir kurumun ve daha birçok şirketin reklamı var. Ancak bu reklamların hiçbirisi aslında ilgimizi hiç çekmemiş alanlardan veya birkaç gün önce aramasını yaptığımız ancak şu an umrumuzda olmayan alanlardan geliyor. Sonra birden oyun gidiyor ve karşımıza 25 saniyelik bir video çıkıyor, 15 saniye sonra “Skip ad” yapabiliyoruz.
Bugün sahip olduklarımıza göre birkaç yıl sonrası hakkında böyle küçük bir senaryo oluşturduk. Bir de yapay zekanın devreye girdiği bir senaryo oluşturacak olursak:
Tüm çocukluğumuzu beraber geçirdiğimiz arkadaşlarımızdan birisi Kanada’da diğeri Antalya’da öbürü ise İstanbul’da; oturmuş VR [tooltip tip=”Veya o günün teknolojisi ile. Belki lens belki de daha kompakt bir gözlük…”]gözlüklerle[/tooltip] Facebook Okey oynuyoruz. Benim ıstakamda Tesla reklamı gözüküyor; çünkü daha geçen gün telefonda Kanada’da yaşayan arkadaşımla arabalar konusunda konuşmuşuz ama ne ben ne o hiç Tesla’dan bahsetmemiş. Volvo, Renault konuları geçmiş ama Tesla yok. Aslında Volvo ve Renault gibi markalar da Facebook’a reklam vermiş ancak Facebook benim karşıma Tesla’yı çıkarmış çünkü en çok reklam yatırımını yapan Tesla olmuş ve “Araba ile ilgilenenler ancak bize yakın hissetmeyenler görsün” gibi bir strateji belirlemişler. Volvo ise “Haftada en az 1000 km yol yapan insanlar benim reklamımı görsün” diye bir strateji belirlemiş.
Telefonda birisine bir konudan bahsettiğimizde birkaç gün sonra Facebook’ta karşımıza çıkması şu anda da sahip olduğumuz bir şey ancak şu anki yapay zeka seviyesi ve/veya şu anki veritabanı seviyesi Tesla hakkında olumlu düşünüp düşünmediğimizi tespit edemeyebilirken gelecekteki teknoloji bize Tesla reklamının ardından “Ayrıca Tesla’nın bataryası seni 2 kere işe götürüp getirmeye yeter ve şehrindeki trafik yapısına en uygun otomatik pilota sahip gibi gözüküyor. Evindeki Google Home’un da Tesla ile özel bir anlaşması var. Güzel bir tercih olur” yorumunu da yapabilir.
Yani reklamın doğru kişiye, doğru anda ve doğru vurgu ile aktarılması yapay zeka ile; daha etkileyici ve daha duygusal olması da VR-AR gibi teknolojilerle mümkün olacaktır. Hedeflemede çığır açması muhtemel akıllı botlar…
Şirketlerin Çelik ve Çeliknaz gibi robotlar üreterek; müşteri ile dost olma stratejisi de yine bu teknolojilerle beraber birkaç seviye atlayacaktır. Türk Telekom’un Tekir isimli maskotunun müşteri temsilcisi olarak VR, AR veya Hologram şeklinde yapay zekaya sahip olarak ‘yanınıza gelmesi’ ve sorunları çözmeyi denemesi de yine kullanım alanlarından birisi olacaktır. Bu tür gelişmeler deneyim pazarlaması’nın bir parçası olarak sayılabilir.
Yaşam alışkanlıklarımızın değişmesi ile birlikte şirketlerin stratejileri değişiyor ve gelecekte çok daha fazla değişim gösterecektir. Mesela, online (yani tamamen sanal yapıda) ev paylaşım/kiralama platformu olan Airbnb, kendi apartmanlarını inşa ederek fiziksel bir yapıya da bürünüyor. İşte tam da bu konunun, yani şirketlerin ve marka olma konusunun ele alınacağı Gelecekte Marka Olmak başlıklı 6. Gelecek Burada Konuşması’na davetlisiniz!
[add_single_eventon show_excerpt=”yes” show_exp_evc=”yes” id=”3109″ ]