Podcast serimize aşağıdaki platformlardan ulaşabilirsiniz. (Çok yakında Google Podcasts ve Apple Podcast dahil olmak üzere diğer platformlarda da buluşacağız)
Siz de dinleyicilerimizle paylaşmak istediğiniz farklı içerikleri, değerli girişimleri, ilham hikayelerini kısa bir ses kaydıyla buradan bize ulaştırabilirsiniz. Direkt olarak sesinizi podcastimiz içerisinde yayınlayabilir ve daha büyük kitlelere ulaştırabiliriz.
Öyleyse bölümün metin haline geçelim:
Gelecek Burada #2: Tinder ve Yapay Zekâsı, Deepfake, 3B menü ve Kodluyoruz
Bilgi deneyim ve ilham paylaşım platformu Gelecek Burada’ya hoş geldiniz. İlk podcastimizde yapay zekâ üzerine konuşup olabildiğince detaylandırmaya çalışmıştık biraz daha bilgi içerikliydi, bilgilendirme ön planda olduğu için o sohbet havasını yakalamak istesem de zor olmuştu. Bu bölümden itibaren farklı bir konsepte geçiyoruz, son dönemde sitemizde paylaştığımız veya internette gördüğümüz değerli içeriklerin üzerine konuşacağız ve farklı bir açıdan bakmaya çalışacağız. Sitemizde #ilham, #evham, #yıkıcı yenilik gibi belli başlı kategorilerimiz var bildiğiniz üzere. İlhamda yaratıcı endüstriden çıkan ve bize ilham veren çıktıları ele alıyoruz. Gezegende yaşadığımız ve yaşayacağımız gezegenlerde ve evrende yaşanan gelişmeleri olup bitenleri yazıyoruz. Evham kategorisinde geleceğe evhamlı bir açıdan bakıyoruz, yeni teknolojilerin bizi korkutan tüylerimizi diken diken eden yanlarından bahsediyoruz. Yapay zekâ dünyayı ele geçirecek, bizi işsiz bırakacak, insanlığı yok edecek. Ya da sosyal medya depresyona sebep oluyor, şimdinin gençleri de kafalarını telefondan kaldırmıyor, nerede o bizim zamanımızdaki eski bayramlar gibi örnekler verilebilir buna. Yıkıcı yenilikte ise adından anlayacağınız gibi evren dinamiklerini dönüştüren kaba tabirle doğal dengede olan şeyleri alt üst eden yeni bir piyasa yaratan haberleri paylaşıyoruz. Aslında tüm kategorilerimizde odağımız bu yani yıkıcı teknolojiler. Ancak yıkıcı yenilik deyince diğerlerine göre daha dikkat çekici daha çarpıcı başlığını gördüğünüzde tıklamadan geçemeyeceğiniz örnekleri paylaşmaya çalışıyoruz. Zaten bu yüzden de yıkıcı yenilik içeriği diğerlerine göre daha seyrek çıkıyor. Bir de etkinlik/mesken var, burada da herkes için kentteki yaratıcı atölyeler etkinlikleri, meskenleri ve “gelecek burada” diyebileceğimiz tüm konumları paylaşıyoruz ağırlıkla İstanbul içinde fakat denk geldikçe Türkiye’nin hatta dünyanın her yanına dair yazmaya çalışıyoruz. Bu konuda aramıza katılacak yeni takım arkadaşlarıyla birlikte çok daha kapsamlı bir etkinlik havuzu oluşturma hedefimiz var aynı zamanda.
Her hafta bu başlıklara dair belirli periyotlarla girilen içerikleri şöylece bir üstünden geçeceğiz. Bakalım bu hafta gözümüze neler çarpmış.
Tinder’dan Panik Butonu, Yapay Zekâ destekli taciz uygulaması ve Sahte Profil Avcısı
#Evham kategorimizde Tinder‘a yeni eklenecek 3 özelliği ele aldık. İnternet çağında yaşıyoruz, kadın erkek ilişkilerinin de sosyal platformlara taşınması kaçınılmaz bir durum oldu. Twitter, Facebook, Instagram hangisi olduğu çok da fark etmez, hayat akışımızda tanıdığımız insanlarla daha sık iletişime geçiyoruz veya hiç hesapta olmayan yepyeni insanlar tanıyoruz. Fakat bu daha kolay yoldan ve daha çok insanla sosyalleşebilme artısı güvenlik eksisini de beraberinde getiriyor. Karşınızdaki kişi hesabında paylaştığı insan olmayabilir veya size anlattığı, tanıdığınızı düşündüğünüz insandan çok uzak biriyle yazışıyor olabilirsiniz. Bahsettiğim şey anonimlik değil, anonimlik şansının kötü niyetle kullanılması. Bu gizlilik, yani karşınızdakinin sizin aslında kim olduğunuzu bilmemesi, insanlara inanılmaz bir cesaret veriyor. Normalde söyleyemeyecekleri, yapmaya cesaret bulamayacakları şeyleri sırf sizi rahatsız etmek için yapmaları işten bile değil. Sonuçta kendi kimliği değil, siz onun kim olduğunu bilmiyorsunuz, Wi-Fi veya mobil veriyi kapattığı zaman tak, o dakikadan itibaren ne oldu ne bitti nereye gitti. Geriye sadece rahatsız olduğunuzla kalıyorsunuz. Sizi buna maruz bırakan kişiye bağlı olarak bu durum tehlikeli yerlere gidebilir ki gitmese bile birinin düşündüğünüzden farklı olduğunu ve sizi kandırdığını öğrenmek insanın kalbini kırar, kötü hissettirir. Ben bir kadın olarak iletişim kurduğum insanlarla zaman zaman rahatsız edici şeyler yaşayabiliyorum. Kendimden örnekledim ama bu işin cinsiyeti yok, siber zorbalık kadın erkek fark etmeksizin hepimizin maruz kaldığı bir durum. Son yıllarda bu iletişim, yani kadın erkek ilişkilerinin internet boyutunda yaşanması flört site ve uygulamalarının kurulmasıyla boyut atladı. İlginçtir ki, insanların çoğu kullandığını söylemeye çekiniyor, Tinder’ı çikolata markası sandığını söyleyen bile olmuş ne kadar samimidir artık orasını size bırakıyorum. Onlar inkar ededursunlar istatistiklere göre 18-24 yaş arası insanların %75’i Tinder, 25-34 yaş arası grubun da %36’sı match.com kullanıyor. Bu uygulamaların mantığı da, önce eşleşiyorsunuz birbirinizi beğendiğinizi belli etmenin çeşitli yolları var. Sonra uygulama üzerinden konuşup tanışıyorsunuz ve bir buluşma zamanı ayarlıyorsunuz. Sonra da görüşmeler dışarıda devam ediyor, eğer birbirinizden hoşlanırsanız. İşte Tinder bu buluşmalarda meydana gelebilecek cinsel taciz ihtimalini önlemek için bir safety center yani güvenlik merkezi kurdu. Bu güvenlik merkezi de “Bu kişi sizi rahatsız ediyor mu” diye soran ve üsluba göre sizi uyaran yapay zekâ uygulamaları bir de panik butonu olmak üzere 3 yeni uygulamayı beraberinde getiriyor. Panik butonu Noonlight’ın bir girişimi ve şu anlık sadece Amerika’da kullanılabilecek. Bu butondan yararlanabilmek için sisteme buluşma saatini tarihini ve yerini önceden belirtmeniz gerekiyor. Mesela biriyle buluştunuz ve rahatsız olduğunuz hareketleri oldu oradan ayrılmak istiyorsunuz ama bir yandan da korkuyorsunuz. Ha bir de bu butonu kullanabilmek için telefonunuzda Noonlight’ın yüklü olması ve GPS ayarlarınızın açık olması gerekiyor. Butona bastınız, karşıdaki Noonlight çalışanı bilgiyi aldı ve size ilk önce şunu soracak iyi misiniz? sizden cevap gelmemesi durumunda sizi arayacak. aramaya da dönmezseniz o zaman güvenlik birimlerini daha önceden belirtmiş olduğunuz yere yönlendirecek. Yani uygulama sana diyor ki ters bir durumla karşılaşırsan zarar görme ihtimalin olduğunu düşünüyorsan sakın korkma ben buradayım. Tabii keşke bu uygulamaya bu tarz bir şeyin geliştirilmesine hiç ihtiyacımızın olmayacağı bir dünyada yaşıyor olsak fakat sürekli yükselen bir grafik çizen taciz, şiddet ve cinayet vakaları bize çok sevdiğimiz ve sürekli hakkında konuştuğumuz geleceğin bugünden çok da iyi olmayacağının mesajını veriyor. Dünya ülkelerinden çok daha fazla ihtiyacımız olmasına rağmen ne yazık ki bu uygulamalar yakın zamanda Türkiye’ye gelmeyecek. Geldiği zaman da umarım ki burada veya hangi ülkede yaşıyorsanız hiç bu butonu kullanmak zorunda kalmazsınız. Konuşma üslubuna göre sizi kontrol edecek yapay zekâ uygulaması ise biraz daha kişisel bir uygulama. Yani sizin konuşmalarınızı okuyacak gözden geçirecek ve buna göre neyden rahatsız oluyorsunuz neyden olmuyorsunuz şeklinden çıkarımlar yapacak. Sonuçta hepimiz farklı karakterleriz benim iltifat olarak alacağım veya çok sorun etmeyeceğim bir cümle bir başkasını tedirgin edebilir. Eğer karşıdan gelen mesajın sizi tedirgin etme ihtimali olduğunu düşünürse sistem, size “Bu kişiden rahatsız oldunuz mu, bu mesaj sizi rahatsız etti mi” diye soruyor. Bu sayede daha buluşma evresine geçilmeden oluşabilecek rahatsızlıkların önüne geçilmesi amaçlanıyor. Sanırım yıl sonuna doğru sahte fotoğrafları algılayan bir uygulama da gelecek. Tekrar ediyorum, anonimlik de bir seçenek, sosyal medyada kendiniz gibi davranmak zorunda değilsiniz fakat eğer başkasının fotoğrafını kullanıp insanları kandırmaya çalışıyorsanız sistem siz gerçekten o kişi misiniz değil misiniz konuştuğunuz insana bilgi verecek. Bu uygulamaları ilk defa görmüyoruz aslında metin ve görsel tabanlı teknolojiler oldukça yaygınlaşıyor. Daha önce siber zorbalığın önüne geçmek için geliştirilen bir uygulamadan bahsettik, Microsoft’un pedofiliyi engellemek için geliştirdiği Artemis projesi var.
Yemeklerin Boyutunu Gösteren 3B, AR Menü
#İlham: Dışarıda yemek yemek, dışarıdan yemek söylemek özellikle de evde kalmıyorsanız, öğrenciyseniz, yemek yapacak vaktiniz yoksa en iyi alternatiflerden biri. Ben yurtta kalıyorum ve gerçekten çoğu zaman bir mutfağın eksikliğini çok çekiyorum, beni en çok zorlayan noktalarından biri bu yurt hayatının. Veya bazı şeyleri evde pişiremiyoruz efor sarf etsek de işini bilen kişilerin elinden çıktığı gibi olmuyor asla. Yemek yemeyi oldukça fazla seven bir insanım ve bana göre bu dışarıda yemek yeme olayının en ama en zor kısmı karar verme evresi. Menüyü elime alırım şöyle bir bakarım sanırım benim dikkatimi en çok çeken şey yemeklerin isimlendirilmeleri. Ha tabii öğrenci olduğum için majör faktörüm fiyat sıralaması oluyor, isimlendirme bunun da arkasında kalıyor. Sonra içerikleri göz önüne alıyorum. Tabii ne kadar detaylandırılsa da asla kafanızda net bir şey oluşmuyor içinde tam ne var ne kadar var büyüklüğü ne kadar bununla doyar mıyım hani tam olarak emin olabilmeniz için onu başka birisi yerken görmeniz gerekiyor gözünüzle. Ve durum böyle olunca aklım hep vermediğim kararlarda yemediğim şeylerde kalıyor, hiçbir zaman mutlu olamıyorum ki ben yemek yemeye gerçekten aşık bir insanım. İşte 3 boyutlu menüleri benim gibi insanlar için bir umut ışığı olarak değerlendirebiliriz. Diner isimli uygulama bünyesindeki restoranların menülerini artırılmış gerçeklik sayesinde bir 3 boyutlu bitmoji şeklinde ekrana getiriyor. Bitmojileri hatırlıyorsunuzdur Snapchat tarafından geliştirildiler kendinizi görsel olarak tasarlıyosunuz, zamanla geliştirildiler derinlik algısı iyileştirilmeleri yapıldı kısacası oldukça çeşitlendi. Zomato’da veya Google üzerinden yemekler veya restoran hakkında yapılmış yorumları okuyarak göz yormak veya atılan fotoğrafları anlamaya çalışarak vakit kaybetmek yerine bu uygulama oldukça verimli bir alternatif olarak önümüze geliyor. Şimdilik çok geniş bir kullanıcı ağına sahip değil, yani uygulamayı kullanan restoran sayısı oldukça az fakat bir yerden sonra işletmeler de gelişen teknolojiye ayak uydurmak zorunda kalacağı için birçok yerde karşımıza çıkması çok sürmez diye umuyorum.
Facebook ve Google’dan sonra Twitter da Deepfake’e karşı adım attı
#Evham ve #Gezegen:
Deepfake… Deepfake sanırım bizim hakkında son zamanlarda en çok yazdığımız konu başlıklarından biri. Bu kavram yapay zekâya dayanıyor. Makine öğrenmesi yardımıyla mevcut görüntüleri kullanarak bunları video veya yine görüntü üzerinde birleştirmek, üst üste getirmek için kullanılıyor. Yani bu demek ki herkes herkese dönüşebilir, istediğiniz her yüzü her videoya sanki gerçekmiş gibi ekleyebiliriz, buna dair Obama, Putin, Tom Cruise içeren örnekler var. Hâl böyle olunca da e niyetiniz de pek iyi olmadığında karalama şantaj ve tehdit yönelimlerinin bu teknolojiyi kullanarak artma ihtimali biraz ürkütücü. Ballandıra ballandıra bahsettiğimiz yapay zekâ uygulamaları, teknoloji namlusu direkt bize dönük bir silah haline gelmiş oluyor böylece. Bu konuda oldukça farkındalık yaratılsın istiyoruz bunun olumsuz etkilerinden korunalım istiyoruz çünkü bu yolla yapılan “sahtecilik” olarak adlandırayım bunları, işte bu yolla yapılan sahtecilik eylemleri yüzünden zor durumda kalabiliriz. Yapay zekânın bu korkutan uygulaması sayesinde teknik bilgisi olmayan sıradan insanlar bile sahte videolar, sesler, görseller üretebiliyorlar. Bunun şu aralar en çok yol açtığı olumsuz durum iste sosyal medyadaki bilgi kirlilikleri. Olaylar hakkında asılsız görseller asılsız videolar özellikle de toplumsal olaylar hakkındaysa insanları birden farklı yerlere sürükleyebiliyor. Sahte haberler özellikle çok hızlı yayılıyor, insanlar kaynağını araştırmadan bilmeden görmeden paylaşıyor. Ben sana atıyorum aa bak böyle olmuş diye, sen 3 kişiye gönderiyorsun onların her biri 3 kişiye gönderiyor falan, önü alınamaz bir şekilde yayılıyor haberler ve bunun sonucunda da büyük çapta bir kriz yaratılmış oluyor. Bunun gibi durumların tecrübeli devlet insanlarını ve gazetecileri bile yanılttığı örneklerinin fazlasıyla olduğunu düşünürsek normal vatandaşın inanıp, duyduğuna okuduğuna göre hareket etmesi maalesef pek de önü alınabilecek bir şey değil zaten. Facebook, Google gibi büyük şirketler Deepfake’i önlemek için çalışmalar başlatmış ve herkesi buna davet etmişti. Oldukça geniş video setleri paylaşarak ve gündem yaratarak, bilgilendirici hareketlerde bulunmuşlardı. Twitter da bu konuda önlem almaya yeni karar verenlerden. Eğer gördüğünüz bir tweette manipüle edilmiş gerçeği yansıtmayan bir görüntü varsa manipüle edilmiş medya diye bir uyarıyla karşılaşacaksınız. Bu butona tıkladığınızda ise bu görüntünün neden gerçek olmadığını açıklayan, oldukça yaygınlaşan teyit platformlarının tespitlerine ulaşabileceksiniz. Türkiye’de bu konuda iyi işler yapan teyit org, malumatfuruş, yalansavar gibi platformlar var, yine de bu uygulama yaygınlaşana kadar manipülasyondan kaçınmak için bu hesapları takibe almanızı öneririm.
Kodluyoruz.Org
Ayrıca her hafta internette gördüğümüz diğer içerikleri de paylaşmaya çalışacağız sadece kendi sitemiz üzerinden yürümeyeceğiz. Bu hafta bonus olarak kodluyoruz.org‘u ele aldık. Kodluyoruz çok sevdiğimiz bir kardeş girişimimiz, senelerdir ülkemize yazılımcı yetiştiriyorlar, bu amaçla yola çıkan bir non-profit, yani kâr amacı gütmeyen topluluk. Kendilerinin sözleriyle her bireyin özellikle kadınların yükselen teknoloji sektöründe başarılı olması için eşit haklara sahip olması gerektiğini savunuyorlar. Bu yönde de farklı şehirlerde bootcampler açıyorlar, sadece büyük şehirlerde değil Aksaray, Kırşehir, Kırıkkale, Niğde aklınıza neresi geliyorsa onlar oradalar. Bu konuda daha detaylı bilgiye kodluyoruz.org‘dan ulaşabilirsiniz.
3Dörtgen’in katkılarıyla sunduğumuz, aslında ikinci, fakat bu konseptteki ilk podcastimizin sonuna geldik. Bizimle Facebook, Instagram ve Twitter’da gelecek_burada adreslerinden iletişime geçebilirsiniz. Tekrar ediyorum öneri ve eleştirilerinizi duymak bizi gerçekten mutlu edecektir.”