E-ticaret markaları, gelecek planlarına yön verebilmek için Web3 ve NFT dünyasındaki gelişmeleri dikkate alıyor. İlk bakışta 100 yılı aşkın maziye sahip köklü bir markaların yıkıcı teknolojiler özelinde fikir beyan etmesi şaşırtıcı gelebilir. Ancak gelecek inşasında yer edinmek isteyen firmaların mevcut kimliklerini güncellemesi teknolojik yeniliklere ayak uydurmasından geçiyor.
“Web 3 ile merkeziyetsiz web günleri yaklaşıyor. Markaların yalnızca NFT’lerin ne olduğunu anlamaları yeterli değil. Aynı zamanda merkezsiz web’in arkasındaki fikir ve konseptin kavranması gereken noktaları var. En kapsayıcı haliyle ifade etmek gerekirse, tüketicinin hizmeti kimden satın aldıkları hakkında daha sağlam bir şekilde düşünmesini sağlayacak altyapının oluşturulması gerektiğini düşünüyorum.”
David Oksman – Samsonite Pazarlama Müdürü
Başarılı kampanyalardan çıkarılan dersler gelecekteki kampanyalarda nasıl uygulanabilir?
Bir kampanya başarıya ulaştığında veya bir video viral hale geldiğinde birçok şirket, başarı yakalayan bir kampanyayı tekrarlamak için çabalar. Ancak bunu yapabilmenin öncelikli yolu, kampanyanın neden işe yaradığının altında yatan nedenlere bakmaktan geçiyor. Bu kök neden analizini yapmanın fayda sağladığı bir diğer nokta ise özgünlük olarak kendini gösteriyor. Şirketlerin kendi kimliklerine dair dürüst olmaları ve bu doğrultuda tüketicinin taleplerini dönüştürebilmeleri büyük önem taşıyor.
Eski bir marka olmakla bir markanın mirasından yararlanmak arasında ince bir çizgi olmalı
Köklü bir maziye sahip markalar, miraslarını müşterileriyle güven inşa etmenin bir yolu olarak kullanıyor. Bu markalar, müşterilerinin sorunlarını kaliteli ürün ve hizmetlerle çözmezlerse bir asırı aşkın süre hizmet vermeleri mümkün görünmüyor. Bu kapsamda markaların miraslarını revize ederek yeni fikir ve teknolojiler ile ileriye doğru taşınması gerekiyor.
“Günün sonunda miras, güvenle doğru orantılıdır. Bu güven ürünlerimizin dayanıklılığı ve uzun süredir devam eden doğası ile ilgili bir konu. Çalışmalarımızın ışığında yenilik ve modernlik, ikonik olması gerektiği gerçeğinden geliyor. Örneğin çoğu kişinin mutfağında bulunan ve 1950’lerden beri kullanılan Kitchenette mutfak aletlerine bakıyorum, biraz modernize edilmiş değil mi? Ve hâla güzel görünüyor. Örnekte olduğu gibi doğru şekilde modernize edilmiş markalar sürdürülebilir dönüşümü yakalıyor.”
David Oksman
Sürdürülebilirlik kavramı yeniliğe ve gelişime açık birçok şirketin odak noktası olmaya devam ediyor. Tüketiciler için de diğer markalardan ayrıştırıcı bir etken yaratan bu hassasiyet markalaşmanın geleceğini duygusal, sorumlu ve daha sağlıklı bir dünya arayışı içinde biçimlendiriyor. Markalar, tamamen kâr ve bağlılık üzerine yoğunlaşmak yerine iklim değişikliği ve küresel ısınma gibi ciddi önem taşıyan konular üzerinde farkındalık yaratmak için etkilerini kullanmaya başlarsa neler olur? sorusunun yanıtını mercek altına aldığımız Ekolojik Markalaşma Nasıl Fayda Sağlayabilir? adlı içeriğimizi de okumanızı tavsiye ediyoruz.
Web3 gerçekliği markalar için ne anlama geliyor?
Web3, Web2’nin yerini hiçbir zaman tam olarak alamasa da, markaların Web3’e geçmesinin tüketicinin zihniyetini nasıl etkileyeceği konusunda düşünmeye başlaması kritik önem taşıyor. Bu kavrayış, markaların nereye giderlerse gitsinler kendilerini tüketiciyle aynı hizaya getirmenin yollarını araması ve bulması anlamına geliyor.
Tüketicilerin birincil alışveriş tercihi olan e-ticaret ile birlikte hızlı ve uygun fiyatlı teslimat beklentileri de artış gösteriyor. Araştırmalara göre Web3’ün öne çıkan bağlantı özelliği, markaların tüketici beklentilerini karşılamasını veya aşmasını çok daha kolay hale getirecek. Web3’ün sunduğu şeffaf sistem markaların tüm e-ticaret operasyonlarını birbirine bağlantılı bir platformda bir araya getirerek erişimi serbest kılacak. Merkeziyetsizleşmenin büyümesi, müşteriyi hedef alan bağımsız ve teknoloji odaklı hizmetlerin benimsenmesini hızlandıracak.
Markalar bu inovasyona ayak uydurmak için gereken teknolojik altyapıya henüz sahip değil. Geleneksel yöntemlerden uzaklaşan yenilikçi markaların Web3 çağına doğru giden süreçte tüketici beklentisini karşılayabilecek e-ticaret deneyimini sunabilmeleri için güncel yazılımlara entegre olmaları önem taşıyor.
Merkezi olmayan özerk kuruluşlar, gücü bireyin kendisinin ellerine geri veriyor. Dolayısıyla büyük şirketler yakın gelecekte; paralarını nereye harcayacakları, hangi bilgileri paylaşacakları ve kimin değerleriyle uyumlu olabilecekleri arasında bir seçim yapacak olan tüketicilerin zihniyetine ayak uydurduklarından emin olmak zorunda kalacaklar.