İklim değişikliği canlılık için ciddi bir tehdit oluşturuyor. Buna bağlı olarak dünyanın dört bir yanında gerçekleşen anormal doğa olayları biz insanlara zamanımızın tükendiğini ve çevresel politikalar geliştirebilmemiz için hızlıca harekete geçmemiz gerektiğinin sinyalini veriyor.

Sizleri bu yazımızda, gündelik yaşantımızda da etkilerini gördüğümüz iklim değişikliğini gözler önüne sermek amacıyla tasarlanmış bir projeyle tanıştırmak istiyoruz: This Climate Does Not Exist, yapay zekâ güdümlü teknolojik altyapısıyla kullanıcılarına mevcut iklim krizinin çevresel etkilerini empatiye dayalı olarak somutlaştırmak üzere tasarlanmış deneyim sitesi olarak dikkat çekiyor.

This Climate Does Not Exist projesinin çıkış hikayesi

Mart 2019’da Quebec Yapay Zekâ Enstitüsü Mila merkezli bir grup yapay zekâ bilimcisinin geliştirdiği proje, 2021 yılı itibariyle web sitesine taşınmış. İklim değişikliği ve çevresel etkilerle yakından ilgilenen bilgisayar bilimcilerinden oluşan ekip, dünyayı daha iyi bir yer haline getirmek için yapay zekâyı aracı olarak kullanmayı amaçlıyor.

This Climate Does Not Exist (Bu İklim Yok) projesinin ismi, iklim krizinin etkilerini doğrudan yaşamayan bireylere dahi iklim değişikliğinin tüm dünyada korkunç sonuçları olduğunu vurgulamak üzere seçilmiş. Aynı zamanda iklim krizinin etkilerini gösteren yapay zekâ tarafından oluşturulan görüntülerin gerçek olmadığını, farkındalığı artırmaya ve eyleme teşvik etmeye hizmet ettiğini göstermek amacıyla tercih edilmiş. 

Projenin arkasındaki bilim

Ekip, iklim değişikliği görüntülerini oluşturmak için yeni bir GAN türü kullanılıyor. İki sinir ağından oluşan yapay zekâ modelleri, bir üreteç ve bir ayrımcı olarak ikiye ayrılıyor.

Bu ağlar birbirleriyle rekabet halinde oluyor. Üretecin amacı örneğin su basmış sokaklar gibi mümkün olduğunca gerçekçi görüntüler oluşturarak ayrımcıya iletmek oluyor. Ayrımcı bu noktada üreteç tarafından oluşturulan görüntüleri su basmış sahnelerin gerçek görüntülerinden ayırmaya çalışıyor. Bu süreç, oluşturucunun yarattığı görüntülerin kalitesini kademeli olarak iyileştirmesine yardımcı oluyor.

GAN eğitim süreci sonunda üretecin oluşturduğu görüntüler gerçek görüntülerden ayırt edilemez olmalı. Buna yakınlaşma deniyor. Pratikte yakınlaşma elde etmek zor çünkü görüntülerin birçok özelliği ve niteliği var. Bu nedenle üretecin gerçekçi görüntüler oluşturmak için çok karmaşık bir matematiksel işlevi öğrenmesi gerekiyor. Bu sebeple ekibin, GAN’ı tasarlaması ve eğitmesi birkaç ay sürmüş.

Daha spesifik olarak, teknolojileri olayları yaratma problemini birkaç parçaya bölüyor. İlk kısım, görüntülerde yer alan bilgileri yoğunlaştıran bir dizi sayı olan öğrenmeye odaklanıyor. İkinci kısım, aynı temsilden çeşitli olayları oluşturmak için bu bilgiyi kullanıyor. Bu durum çeşitli olayların görselleştirmelerini üretmek için giriş görüntüsünü birkaç kez işlenmesi gerekmeyen verimli bir işleme hattı sağlıyor.

Aşağıda her birimizin yakından bildiği İstiklâl Caddesi’nin, olası iklim felaketi maruziyetinin görüntüleri yer alıyor. 

Sis oluşturmak için her pikselin kameradan uzaklığını tahmin eden bir derinlik haritası üretmek adına ara temsil kullanılıyor. Böylece sisli sisi düzgün bir şekilde ölçeklenebiliyor ve uzaktaki nesneler daha yakın olanlardan daha az net oluyor.
Bir orman yangını görüntüsünü oluşturmak için, girdi görüntüsündeki hangi piksellerin gökyüzüne ait olduğunu tahmin eden bir “gökyüzü maskesi” oluşturmak için paylaşılan temsil kullanılıyor. Böylece turuncuya çevirebilir, biraz bulanıklık uygulanabilir ve ardından genel olarak ince ayar yapabilir oluyor.
Bir sel simülasyonu yapmak için orijinal sahnede suyun nereye eklenmesi gerektiğini gösteren bir sel maskesi çıktısı almak için paylaşılan temsil işleniyor. Bu maske daha sonra işi sel maskesine dayalı olarak giriş görüntüsüne su boyamak ve giriş görüntüsünün bağlamını hesaba katmak olan başka bir sinir ağı tarafından kullanılıyor.

Bilişsel önyargı, iklim değişikliğini nasıl etkiliyor?

İklim değişikliği canlılık için büyük bir zorluk yaratıyor. Yaşanabilecek felaket sonuçlarını önlemek hem politika oluşturmada hem de bireysel davranışlarda değişiklikler gerektiriyor. Bununla birlikte iklim değişikliğinin kendimize doğrudan bir tehdit olarak algılaması zor olabilecek soyut bir fenomen olduğu düşünüldüğünde, birçok bilişsel önyargı harekete geçmemizi engelliyor.

Algılanan ciddiyet, iklim değişikliğinin etkileri gelecekte olacağından ve çoğu bizden uzakta gerçekleştiğinden kavramada psikolojik uzaklaşmaya yol açabiliyor. Araştırmalar, insanlara iklim değişikliğinin etkilerini görselleştirerek somutlaştırmanın psikolojik mesafeyi azaltmaya yardımcı olabileceğini gösteriyor. Örneğin, yangından zarar gören ormanların, dumanla kaplı ve sular altında kalan şehirlerin görüntülerini göstermek, özellikle yerler gösterilen kişilere tanıdık geliyorsa, içselleştirmeye yardımcı oluyor.

Ekip, yapay zekâdan kişiselleştirilmiş iklim etkilerinin görüntülerini oluşturmak için yararlanmanın eyleme geçmenin önündeki engellerin aşılmasında ve bu önemli konu hakkında farkındalığın artırılmasında özellikle güçlü olacağına inanıyor. Proje, izleyicileri bilişsel önyargılarını yeniden düşünmeye ve iklim değişikliğini durdurmak için bireyler ve küresel toplumun üyeleri olarak harekete geçmeye teşvik etmeyi hedefliyor.

Kaynak: ThisClimateDoesNotExist

Share:

administrator

1996 yılında İstanbul’da doğdu. Marmara Üniversitesi Basım Teknolojileri bölümünde gördüğü lisans eğitiminden sonra odağını gıdaya çeviren Elif, Mutfak Sanatları Akademisi Profesyonel Aşçılık mezunu ve Anadolu Üniversitesi Tarım Teknolojileri öğrencisi. Merakının izinde farkındalığını besleyecek her türlü konuya olan ilgisiyle anlamlı bir gelecek inşasına katkıda bulunmaya çalışıyor.