Covid-19 dönemiyle birlikte hayatımızda birçok değişiklik yaşandı. Google, Meta gibi birçok büyük şirket çalışanlarının sağlığını koruyabilmek için uzaktan çalışma yöntemine geçti. İki yıllık korona döneminin sonunda yapılan araştırmalar uzaktan çalışmanın daha verimli olduğunu gösteriyor. Bu verilerden yola çıkan şirketler, koronadan sonraki dönemde de çalışanlarının uzaktan çalışmasına müsaade ediyor. Her ne kadar uzaktan çalışma verimlilik getirmiş olsa da beraberinde birçok risk de bulunduruyor. Örneğin, çalışanlar ev ortamının yarattığı rahatlık nedeniyle iletişim kurmakta sıkıntılar yaşayabilir ve bu sebeple acil yapılması gereken işlerde gecikmeler meydana gelebilir. Buna ek olarak, Amerikan güvenlik servisi FBI’ın belirttiğine göre iş başvurularında da DeepFake dolandırıcılıklar başlamış durumda.

DeepFake Nedir?

DeepFake, yapay zekâ algoritmalarının yardımı ile oluşturulan ses ve görüntülere verilen isim olarak tanımlanıyor. Günümüzde DeepFake sinema, YouTube gibi birçok alanda kullanılmaya başlanmış durumda ve her geçen gün de bu oran artıyor. Her ne kadar yapay olarak oluşturulmuş ses ve görsel olarak tanımlanıyor olsa da görüntüleri gerçek görüntülerden ayırt etmek neredeyse imkânsız. Geçtiğimiz aylarda Ukrayna başkanı Zelenski’nin dâhi DeepFake videosu yapıldı ve kendisinin yalanmasıyla bu görüntünün gerçek olmadığı anlaşıldı. DeepFake’i ayırt etme yöntemleri öğrenmek ve siz de görüntüleri kıyaslamak isterseniz “Deepfake’i Ayırt Edebilir misiniz?” içeriğimizi inceleyebilirsiniz. 

DeepFake ile Dolandırıcılık

Uzaktan çalışmanın yaygınlaşmasıyla birlikte işe alım mülakatları da Zoom, Google Meet gibi internet platformları üzerinden yapılmaya başlandı. İnsanlar ilk olarak bu platformlar üzerinden işverenler ile konuşuyor ve daha sonrasında onaylanması durumunda uzaktan çalışmaya başlıyor. Bu şekilde işveren ve çalışan birbirini yüz yüze görmek zorunda kalmıyor. Bu sayede işveren kendi masraflarını azaltırken çalışan da daha rahat bir saat aralığında evinde dinlenerek çalışabiliyor. Başka bir deyişle, iki tarafında dürüst olduğu durumda herkes bir kazanç elde ediyor.

İki tarafında dürüst olmadığı bir durumda ise çalışan işvereni dolandırmak gibi birçok kötü şey yapabiliyor. İşe başvuran kişiler başvuru sırasında belge dolandırıcılığı ile kendini başka birisi gibi gösterebiliyor. Birkaç yıl önce bu durum mülakat sayesinde rahatlıkla aşılabiliyordu ancak DeepFake gibi yeni teknolojilerin gelişmesiyle birlikte belge dolandırıcılığı bir problem olmaya başladı.

İşvereni dolandırmak isteyen kötü niyetli kişiler, iş başvurularında şirketin görmek istediği bir özgeçmiş hazırlıyor ve bu şekilde ilk aşamayı geçiyor. Daha sonrasında ise mülakata girmeden önce DeepFake teknolojisini aktif duruma getiriyor ve yapay görüntüler sayesinde belgelerde yerini aldığı kişiye bürünüyor. Bu şekilde kötü niyetli kişiler hem iş başvurusu kolaylıkla kabul edilmiş oluyor hem de kendi kimliğini açığa çıkarmadan amacına ulaşmış oluyor.

Bu noktada şirket dolandırıcılığının yanı sıra başka endişe verici durumlar da bulunuyor. FBI kendisine yapılan ihbarlardan yola çıkarak kötü niyetli kişilerin spesifik olarak müşterilerin kişisel bilgilerine, finansal verilere veya çalışanların kişisel bilgilerine erişebileceği pozisyonlara başvurduğunu bildiriyor. Bundan yola çıkarak önümüzdeki dönemde hacker’ların verileri çalma metodu büyük oranda değişikliğe uğrayabilir ve bizler için daha ciddi bir tehdit hâline gelebilir. Hacker’lar bu yöntem ile şirkete sızarak herhangi bir saldırı olmadığı için siber güvenlik departmanını rahatlıkla aşabilir. Daha sonrasında da erişimi olduğu tüm bilgileri şirketten alarak veri ihlâline sebep olabilir. 

Dolandırıcılıktan Kaçış Yöntemleri

DeepFake teknolojisi henüz tam olarak gelişmediği için kusursuz görüntüler oluşturamıyor. Bundan dolayı şirketlerin bu dolandırıcılığı fark etmesi şu an için mümkün. FBI belirttiğine göre, kamerada görüşülen kişinin mimikleri ve dudak hareketi, konuşan kişinin sesiyle tam olarak koordine olamıyor. Bu da şirketlerin dolandırıcılığı fark etmesine olanak tanıyor. Ek olarak; öksürme, hapşırma gibi ani eylemler DeepFake’e hemen yansıtılamadığı için kötü niyetli kişinin sahtekarlığını gözler önüne seriyor.

Yakın gelecekte teknolojinin daha da gelişmesiyle birlikte DeepFake teknolojisinin veri ihlâllerini artırma ihtimali oldukça yüksek. Şirketler bu dolandırıcılıklara karşı yüz yüze mülakatlar ile mi yoksa DeepFake’i tespit edebilen başka beyaz yakalı bir yapay zekâ algoritması ile mi son verecek hep birlikte göreceğiz.

Kaynak: Medium

Share:

administrator

Robert Kolej’de 12. sınıf öğrencisi olan Can, yapay zekanın ve kodlamanın içinde bulunduğu projelerde yer almayı seviyor. Kendini geliştirmek için programlar kodluyor ve uygulamalar hazırlıyor. Ayrıca, ekonomi alanına da ilgi duyuyor ve borsayı takip etmeyi seviyor. Yeni şeyler öğrenmeye ve araştırmaya karşı isteği, onun geleceği araştırmasını ve bu konular hakkında yazılar yazmasını sağlıyor.