Yapay zekâ, çevresel sürdürülebilirlik alanında şirketlere yardımcı olabilir mi?
Yapay zekâ odaklı projeler hızla, herhangi bir şirketin teknolojiye yaptığı yatırımın önemli bir yüzdesi haline geliyor. Göz ardı edilebilen nokta ise, yapay zekânın çevresel sürdürülebilirlik üzerindeki etkileri oluyor. Yapay zekâ, iyi yönetilirse şirketlerin çevre üzerindeki etkisini azaltmaya yardımcı olabilir. Dünya Ekonomik Forumu’nda Uluslararası İş Konseyi, çevresel sürdürülebilirlik hedeflerini içeren konularda raporlama için bir ölçüt ve çerçeve açıklayarak konuya çözüm geliştirmeyi hedefliyor.
Yapay zekânın çevresel etkisini ve şirketlerin giderek daha önemli hale gelen çevre sorunlarına nasıl yaklaşması gerektiğini keşfedelim.
Yapay zekâ önemli bir karbon ayak izine sahip olabilir
Yapay zekâ tabanlı sistemlerin çok sayıda veriyi işlemeleri, sunucu ihtiyacını artırmaları ve veri merkezlerini soğutmak için enerjiye bağımlı olmaları gerekiyor.
Massachusetts Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırmaya göre, yapay zekâ modellerini Doğal Dil İşleme (NLP) yapacak şekilde eğitmek, bir otomobilin ömür boyu emisyonunun 5 katı karbondioksit eş değeri veya San Francisco arasında 300 kez gidiş-dönüşe denk bir karbon emisyonu yarattığı anlamına geliyor.
Yapay zekâ kaynaklı bu CO2 emisyonu örneği çarpıcı ve rahatsız edici görünüyor olabilir. Ancak, bu sonuçlara çok fazla vurgu yapmadan önce, büyük resme bakmamız gerekiyor.
Bu araştırmada yaygın olarak kullanılmayan, belirli bir yapay zekâ türü açısından ele alınmış. Daha küçük ölçekli eğitim görevleri içeren sistemlerde, nispeten daha az miktarlarda karbon üretimi gerçekleşiyor. Bununla birlikte günümüzde en yaygın olarak kullanılan yapay zekâ yöntemlerinin önemli karbon üreticileri olmaması, gelecekte ciddi etkiler yaratamayacakları anlamına da gelmiyor.
Şirketlerin yapay zekânın karbon etkisini değerlendirmesine yardımcı olacak yöntemleri geliştirmeye yönelik araştırmalar devam ediyor. Henüz sonuçlanmamış olan araştırmalardan anladığımız kadarıyla, her tür yapay zekânın karbon ayak izi hakkında çok daha fazla şey bilmemiz gerektiği noktasına varıyoruz. Bu konuda araştırma yapan kişiler görüşlerini ‘Yapay zekânın karbon emisyonu üzerindeki etkisini bilmek, çevreye neler olduğunu anladığımızdan emin olmak bizim sorumluluğumuzun bir parçasıdır.’ şeklinde ifade ediyor.
Bu durum gelecekteki yapay zekâ projelerinin potansiyel çevresel etkisi hakkında veriler olmadan, herhangi bir projeye yapılan yatırımı tam olarak değerlendirmenin mümkün olmadığı bir ortam yaratıyor. Yapay zekânın karbon emisyonları üzerindeki etkisinin, şirketler tarafından, her zamankinden daha önemli bir ciddiyetle ele alınması gerekiyor.
Kanada’nın Montreal Öğrenme Algoritmaları Enstitüsü, makine öğrenimi modellerinin eğitiminde ne kadar karbon üretildiğini tahmin etmek için tasarlanmış bir araç geliştirdi. Bu özel araç, doğru yönde atılmış küçük bir adım olarak değerlendiriliyor.
Çevresel sürdürülebilirlik konusu daha önemli hâle geldikçe, şirketlerin sahip olduğu etki hakkında neler olup bittiğini izlemesi ve raporlaması gerektiğinden daha fazla bilgiye ihtiyaçları olacak. Yapay zekâ mevcut kullanımda önemli ve etkili karbon emisyonları üretme potansiyeline sahip ancak bu karbon emisyonlarını dengeleme veya azaltma potansiyeli de yadsınamaz bir gerçekliği kapsıyor.
Yapay zekâ karbon ayak izini azaltmak için kullanılabilir
Çevresel etkiyi azaltmak için büyük projelere odaklanmak yerine bir şirketin, yapay zekâ eğitimini ve uygulamasını yapabilen bir veri merkezi bulut sağlayıcısıyla iş birliği yapması verimli bir süreç yaratabilir. Karbon ayak izini azaltmayı taahhüt ederek proje geliştiren bulut sağlayıcısı şirketler:
- Google’ın DeepMind bölümü, Google’ın veri merkezlerini soğutmak için enerji kullanımını en aza indirmeyi kendi kendine öğreten bir yapay zekâ geliştirdi. Sonuç olarak Google, veri merkezi enerji gereksinimlerini %35 oranında azalttı.
- Microsoft, 2030 yılına kadar karbon negatif olmayı taahhüt eden şirketler arasında yer alıyor. Karbon emisyonunu azaltmaya yönelik geliştirilen Microsoft Azure projesi ile büyük kamu veri merkezleri (bulut teklifleri) işletiyor.
- Amazon’un küresel altyapısını %100 yenilenebilir enerji kullanarak güçlendirmek gibi uzun vadeli bir hedefi var. Bu hedef, bulut platformu AWS’yi içeriyor.
Yapay zekâ, birçok endüstride çevresel sürdürülebilirliğe pozitif katkıda bulunabilir
Tarımda yapay zekâ, çevresel koşulları ve mahsul verimini daha iyi izleyip yöneterek üretimi biçimini dönüştürebilir. Mahsul verimini artırırken hem gübreyi hem de suyu azaltmaya yardımcı olabilir.
Enerjide yapay zekâ, yenilenebilir enerji talebini ve arzını yönetmek için derin tahmin yetenekleri ve akıllı şebeke sistemlerini kullanabilir. Hava modellerini daha doğru bir şekilde tahmin ederek verimliliği, maliyetleri düşürmeyi ve gereksiz karbon kirliliği oluşumunu optimize edebilir.
Ulaşımda yapay zekâ, trafik sıkışıklığının azaltılmasına, kargo taşımacılığının iyileştirilmesine (tedarik zinciri lojistiği) ve daha fazla otonom sürüş yeteneğinin sağlanmasına yardımcı olabilir. Yapay zekâ, işletmelere talep tahmini konusunda yardımcı olabilir ve ihtiyaç duyulan nakliye miktarını azaltmaya yardımcı olabilir.
Su kaynakları yönetiminde yapay zekâ, verimli su kullanımına olanak sağlayarak israfı azaltmaya veya ortadan kaldırmaya yardımcı olabilir.
Üretimde yapay zekâ, üretim tesislerinde atık ve enerji kullanımının azaltılmasına yardımcı olabilir ve daha verimli sistemler tasarlayabilir.
Tesis yönetiminde yapay zekâ, binalardaki ısının geri dönüştürülmesine yardımcı olabilir ve ısıtma ve soğutmanın verimliliğini en üst düzeye çıkarabilir. Yapay zekâ, bir odadaki insan sayısını izleyerek veya yenilenebilir enerji kaynaklarının mevcudiyetini tahmin ederek binalarda enerji kullanımını optimize etmeye yardımcı olabilir.
Malzeme biliminde yapay zekâ, araştırmacıların güneş panelleri için yeni malzemeler bulmasına, ısıyı tekrar yararlı elektriğe çevirmesine ve CO2 temizleyicilerinin bileşenleri olarak (atmosferden CO2 alarak) emici malzemeleri bulmasına yardımcı olabilir.
Değindiğimiz tüm bilgilere ek olarak yapay zekânın çevresel sürdürülebilirlik üzerinde etkisi olması muhtemel olan üç olumlu alan araştırmacılar tarafından şöyle sıralanıyor:
- Hata azaltma: İnsanlar manuel görevleri yerine getirirken hata yaptığında, bu iş genellikle gözden geçirilmeli ve yeniden yapılmalıdır. Bu önlenebilir sorunları ele almanın etkisi daha fazla enerji kullanımıdır. Yapay zekâ, birçok görevde insan hatasını azaltmada bir faktör olabilir.
- Daha fazla verimlilik: Bir şirket makine öğrenimi, NLP ve bilgisayarla görme dahil olmak üzere çeşitli yapay zekâ türlerini birleştirerek, enerji kullanımını azaltarak daha verimli süreçler oluşturabilir. Ayrıca, süreçlerin yeniden mühendisliğine katkıda bulunarak mevcut süreçten gereksiz adımları kaldırmak için yapay zekâ kullanılabilir.
- İşlenmemiş içerikler: Yapay zekâ, ham madde kullanımını izlemeye odaklandığında, daha az kullanım için fırsatlar yaratabilir. Geliştirilecek ürünler için düşük karbonlu malzemelerin oluşturulmasını sağlamak için de kullanılabilir.
Yapay zekânın çok fazla enerji kullandığı tartışması sürüp giderken yine de çoğu şirket, çevresel etkinin nasıl ölçüleceği hakkında somut bir çözüme henüz sahip değil. Asıl tartışılması gereken konu yapay zekâ, çevresel sürdürülebilirlik alanında şirketlere yardımcı olabilir mi? Çevreci amaçlar doğrultusunda geliştirilirse, bizce evet. Bu soru önümüzdeki günlerde daha çok sık sorulacak, yanıtı ise zaman gösterecek.
Kaynak: Forbes