Geçtiğimiz haftalarda AR & VR, yapay zekâ ve blockchain gibi yıkıcı teknolojilerin çevresel sürdürülebilirlik üzerindeki potansiyel etkilerini kaleme almış ve genel olarak çevresel sürdürülebilirlikle ilgilenen kişilerin karşılaşacağı üç temel kuraldan bahsetmiştik: Azalt, yeniden kullan ve geri dönüştür. Geleceğe baktığımızda birçok uzman üretimi daha yalın, daha yeşil ve daha çevre dostu bir hâle getirmek için çözümlerden biri olarak 3D baskıyı işaret ediyor.

3D baskı, geleneksel üretim yöntemlerinden daha sürdürülebilir bir yöntem mi? Tamamen bu teknolojiyi nasıl değerlendirdiğimizle doğru orantılı. Birçok yönden katmanlı üretim, geleneksel üretim yöntemlerinden çok daha sürdürülebilir ve çevre için daha makul çözümler sunuyor diyebiliriz. Çevresel sürdürülebilirliğin üç temel kuralını, 3D baskı özelinde değerlendirelim:

Azalt

3D baskı israfı azaltabilir.

Geleneksel üretim yöntemlerinin aksine yontma yerine ‘ekleme’ prensibine dayanarak üretim yapan eklemeli imalat teknolojisinin, hurda atık üretimini %90’a kadar azaltması bekleniyor. Geleneksel yöntemlerde istenilen ürünü ortaya getirmek için bir malzeme bloğu alınır ve yontma yöntemiyle şekillendirilir. Bu üretim şekli ciddi bir atık ortaya çıkarır. Diğer tarafta 3D baskı teknolojisi ise sıfırdan üretim yaparak sadece istenilen ürünü ürettiği için çok daha çevre dostu sonuçlar verir.

Eklemeli imalat (3D baskı)

3D baskı elektronikler gibi çok malzemeli 3D baskı söz konusu olduğunda elektriksel ve mekanik işlevsellik birleştirilirken parça sayıları azaltılarak daha akıcı, verimli ve sürdürülebilir bir üretim süreci oluşturulabilir.

3D baskı emisyonları azaltabilir.

2014 yılında yapılan bir araştırmaya göre 3D baskı, 2025’e kadar %5 olmak üzere karbon emisyonlarını azaltmaya yardımcı olacak potansiyeli taşıyor. Bunun nedenleri arasında; 3D baskıda sadece üretim sürecinin kendisinin daha verimli olmakla kalmaması, aynı zamanda katmanlı üretimin doğası gereği geleneksel üretimin gerektirdiği kapsamlı nakliye, depolama ve seyahat ihtiyacını ortadan kaldırma potansiyelleri sıralanıyor.

Siemens, 2017 yılında endüstriyel bir buhar türbini için ilk 3D baskı metal yedek parçaları üreterek üretimlerinin teslim süresini %40 oranında kısalttı. Gelecek, katmanlı üretim ve geleneksel imalatın güçlü yönlerinin harmanlanmasını içerecek gibi görünüyor. 3D yazıcıya sahip herhangi bir fabrika anında üretim merkezi haline gelerek nakliye sırasında ortaya çıkacak karbon emisyonunu ortadan kaldırmayı sağlayabilir.

Yeniden Kullan

3D baskı plastikleri yeniden kullanıyor

3D baskı, plastikleri dönüştürerek yeniden kullanma fırsatı sunuyor. Eski plastik artıkların yeniden kullanılmasıyla elde edilen OWA filament serisi gibi birçok ürün uzmanlar tarafından beğeni topluyor. 3D baskının plastik atıklardan filament üretimi ile plastik kirliliğinin önüne geçilmesi hedefleniyor.

Geri Dönüştür

ProtoCycler ve Filabot Reclaimer da dahil olmak üzere bir dizi 3D yazıcı, su şişeleri gibi tek kullanımlık plastikleri parçalayacak ve bunları katmanlı üretimin baskılarını dikkatle oluşturduğu ham maddelere dönüştürecek.

Tüm bunlara ek olarak 3D baskı ile üretimin, sürdürülebilirliğin üç R’sini de uymasına rağmen hâlâ yapılması gereken işlerin olduğunu söyleyebiliriz.

Yale Üniversitesi’nden yapılan bir araştırma, 3D baskı tarafından sağlanan hızlı ve hazır teknolojinin, tek kullanımlık tüketici ürünlerinin sayısında bir artışa yol açarak, çöplükleri dolduracak ürünler yaratabileceğini öne sürüyor. Buna karşı koymak için, kendimizi hızlı plastiğe değil, geleneksel üretim yöntemlerini bozma ve tedarik zincirindeki boşlukları mümkün olduğunda yenilik ve kararlılıkla doldurmaya yönelik daha derin bir paylaşılan temel değere adamalıyız.

Katmanlı üretim de atık üretiyor evet, bu atıklar bazen geri dönüştürülebilir potansiyeli taşıyor. Katmanlı üretim sıfır atık prensibiyle çalışsa da, üretim sırasında gerekli olan geçici destek yapıları her zaman daha sonra basılabilecek ham maddelere geri dönüştürülemeyebilir. Bu, doğal olarak sürdürülemez olan yan ürünler ve plastik atıklar yaratır. Bununla mücadele etmek için, mümkün olduğunda toksik olmayan ve biyolojik olarak parçalanabilen PHA bazlı filamentleri kullanmaya odaklanmalıyız.

Sonuç olarak geleneksel üretim yöntemleriyle karşılaştırıldığında, katmanlı üretim önemli ölçüde daha çevreci ve daha çevre dostu olduğunu söyleyebiliriz. Aynı zamanda gelecek için potansiyeli ile büyüme olanakları geniş ve yaratıcılığı henüz keşfedilmemiş bir alan olarak sayısız olasılık sunuyor.

Kaynak: tct

Share:

administrator

1996 yılında İstanbul’da doğdu. Marmara Üniversitesi Basım Teknolojileri bölümünde gördüğü lisans eğitiminden sonra odağını gıdaya çeviren Elif, Mutfak Sanatları Akademisi Profesyonel Aşçılık mezunu ve Anadolu Üniversitesi Tarım Teknolojileri öğrencisi. Merakının izinde farkındalığını besleyecek her türlü konuya olan ilgisiyle anlamlı bir gelecek inşasına katkıda bulunmaya çalışıyor. 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir