Milyonlarca şirket artık verilerini depolamak ve servislerini uzaktan yönetmek için bulut bilişimi tercih ediyor, giderlerin önemli ölçüde düşmesi ve hızın artmasına imkan veren bulut bilişim sistemleri günümüzde önemli bir yol ayrımının eşiğinde olabilir. Dijital bağımsızlık atmosferinde bulut bilişimin nereye evrileceği endişelerin odak noktası haline geldi.
Dijital Bağımsızlık nedir?
Dijital bağımsızlık, günümüzde devletlerin kendi ülkelerinde kullanılan bulut bilişim ortamları üzerinde söz hakkı ve kontrol yetkilerinin olması olarak yorumlanabilir. Dünya genelinde dijital bağımsızlık kavramı önem kazanırken, birçok devlet ülke sınırlarında faaliyet gösteren şirketlerin bulutta depolanan verilerine erişim yetkisini yasal zemine oturtuyor.
Devlet tarafından zorunlu kılınan bu erişim yetkisi ile bulut bilişimin ortaya çıkış felsefesi ve temelleri zedelenebilir. Temelde, bir bulut kullancısı veya sağlayıcısı, herhangi bir uygulamayı veya veri setini istediği zaman buluta dağıtabilmelidir ve kullanıcılar istediği sağlayıcıyı seçebilmelidir.
Bulut Bilişimde Ulusallaşma
Dijital bağımsızlık kapsamı altında, devletlerin bulut bilişim altyapılarını ulusallaştırması bu temel prensibin ihlaline ve uzun vadede serbest piyasa ekonomisinin kısıtlanmasına neden olabilir. Tekelleşmenin önünü açacak ve rekabet ortamını ortadan kaldıracak olan bu düzenlemeler, adil fiyatlamayı yok ederek kullanıcıların haklarını zedeleyebilir.
Tarih boyunca önemli savaşlar arasında bir yükselen bir kaybolan milliyetçilik akımları günümüzde bilişim alanında güç kazanırsa, ortak hareket etmeyi gerektiren küresel sorunların çözümünü güçleştirebilir.
İthal ikameci dijitalleşme
Yakın siyasi tarihte adını çokça duyduğumuz ama yıllar içinde terk edilen ithal ikameci politikalar, ithalatın payını düşürüp yurt içi üretimi artırarak gelişmeyi amaçlar. Dijital bağımsızlık hamlelerini de ithal ikameci dijitalleşme olarak yorumlamak yanlış olmaz. Geleneksel yaklaşımda gümrük vergilerinin artırılması ve zorlaştırıcı yasal düzenlemeler ile ithalat azaltılabilirken, dijital dünyada da Çin benzer uygulamaları bulut bilişim sektöründe uyguluyor.
Çin uzun yıllardır kendi ülkesinde bulut altyapılarının Çin merkezli şirketler tarafından sağlanmasını zorunlu kılıyor. Ayrıca Çin Siber Güvenlik Yasası gereğince, yerel sunucularda depolanan verilerin ihraç edilmeden önce güvenlik değerlendirmesinden geçmesi gerekiyor. Bir adım daha ileri giderek yeni bir yasa hazırlığında olan Çin, depolanan veriler farklı bir ülkede de olsa eğer Çin vatandaşlarını ilgilendiriyorsa, Çin veri politikalarının geçerliliğini zorunlu kılacak.
Çin’in politikalarına karşı kendi dijital bağımsızlık bildirisini hazırlayan ABD, Trump yönetimi tarafından yayınlanan Temiz Ağ Girişimi (Clean Network Initiative) metni Çin Komünist Partisi’nin yarattığı tehdide değinerek ülkedeki mobil uygulama, bulut bilişim ve telekomünikasyon hizmet sağlayıcılarının denetlenmesi ve kısıtlanmasına odaklanmıştı.
.@StateDept: Temiz Ağ Girişimi, Çin Komünist Partisi gibi otoriter ve kötü niyetli aktörlerin, özgür dünyada var olan verilerin gizliliği, güvenlik ve insan haklarına karşı yönelttiği uzun vadeli tehditlerle başa çıkmayı amaçlayan kapsamlı bir çabadır. https://t.co/0YQZYVgZOX https://t.co/33VLoDVQUt
— U.S. Embassy Turkey (@USEmbassyTurkey) August 17, 2020
Bu gerilim atmosferinde, Çin ve ABD şirketlerinin bulut bilişim alanındaki tekelinden endişe duyan Avrupa Birliği GAIA-X Projesi ile Avrupa merkezli şirketlerin yerel bulut sunucularına yönlendirilmesini hedefliyor. Küresel şirketlerin hareket alanını kısıtlayan GDPR (Genel Veri Koruma Yönetmeliği) önlemleri de yerel şirketlerin rekabet ortamına tutunabilmesi için avantaj sağlıyor.
Küresel Bulut, mümkün mü?
Dijital bağımsızlık yönündeki trendin yarattığı dijital savaşların kullanıcının zararına olduğu artık tartışmasız bir gerçek. Taraf ülkelerin ortak prosedür ve standartlarda uzlaşarak devletlerin ulaşabileceği verileri tanımlaması kritik bir gereklilik haline geldi. Ekonomik Kalkınma ve İş Birliği Örgütü (OECD)‘nün Uluslararası Yapay Zekâ İlkeleri bu tür bir oluşum için güzel bir örnek teşkil ediyor.
Devletlerin dijital bağımsızlık motivasyonunun ardındaki ulusal ve siyasi güvenlik, ekonomik rekabet gibi geçerli endişelerin anlaşılması ve çözüme kavuşturulması ile dijital barışın korunması sağlanabilir. Veri güvenliğini korurken, özgürlük ve rekabetçilik dengesinin korunması da ana odaklardan biri olmalı.
Kaynak: MIT Tech