“Tufan, 10 dakikalık koşusunun ardından sıcak bir duş almak için banyoya girdi. Birazdan gelecek misafirine seksi görünmek istiyordu. Asker yeşili gömleğinin düğmelerini teker teker kapattıktan sonra afrodizyak etkili parfümünden birkaç fıs sıktı. Tufan, bu kız ile birkaç aydır iletişim halindeydi ancak ilk defa yüz yüze görüşecekti. Evini temizledi, birkaç kokulu mum yaktı, Ürgüp’ten getirdiği el yapımı şarabını ve 10 çeşit farklı peyniri masaya koydu ve oldukça stresli bir şekilde oturup beklemeye başladı. Parmaklarını o saçlarda nazikçe gezdirmek, dudaklarına dokunmak ve bedenini keşfetmek için dört gözle bekliyordu.
Asu; oldukça sessiz, içine kapanık ve biraz saf diye nitelendirebileceğimiz bir kızdı. Genç bir erkeğin odasında poster olabilecek bir güzelliğe sahipti. Parlak kırmızı bir ruj, takıntılı bir kadın izlenimi veren yüksekliğe sahip topuklar ve siyah-beyaz bir elbise ile katılmayı tercih etmişti geceye. Tufan ile Asu arasında çok fazla ortak nokta vardı. İkisi de NBC filmlerini tekrar tekrar izliyor, Fatih Terim’e hayranlığını gizleyemiyor ve her yaz Kapadokya’nın en ıssız köşelerinde kamp yapma hayalleriyle mutlu oluyordu. İkisinin de guilty pleasure’ı Aleyna Tilki idi.
Sonunda o an gelip de iki genç buluştuğunda, duygular alev almak üzereydi. Güzel bir yemek yediler ve Türkiye ekonomisi eleştirisi ritüelini yerine getirdiler. Birbirlerinin cümlelerini tamamlayıp esprilerini çaldılar. Tufan’ın hayal edebileceği her şey Asu’da vardı. Hatta daha fazlasıydı. Çoktan abayı yakmıştı bile. Asu ise Tufan’a aşık olmak zorundaydı. Kaderi öyle yazılmıştı. Beşik kertmesi değillerdi belki ama betik kertmesi oldukları kesindi. 20 bin dolarlık ödeme ve onlarca testin ardından Asu’nun Tufan’a aşık olmaması düşünülemezdi. Asu, bir robot olsa da cinsel çekiciliği, orijinal fikirleri ve tıkır tıkır işleyen muhteşem ‘anatomisi’ ile kan pompalayan bir kalbin eksikliğini pek de hissettirmiyordu.”
Yapay zekâ (veya daha fiziksel bir varlık olan robot) ile insan arasındaki aşka dair birçok bilim kurgu ürünüyle besleniyoruz. Bu bilim kurgu ürünlerini okurken veya izlerken hayatımızda benzer tecrübeler yaşayabileceğimizi düşündüğümüz söylenemez. Özellikle 2013 yılında izlediğimiz Her isimli filmde başrol abimizin bir sanal asistana aşık olmasını hangimiz “allahın delisi” diye değerlendirmedik ki?
Evet, hepimiz değerlendirdik. Evet, hepimiz yargıladık. Ancak teknoloji bize “başkalarını kınama senin de başına gelir” prensibiyle karşılık verebilir gibi duruyor. “Hayır ya ben bir robota aşık olmam” diyorsan; “Neden?” sorumuza nasıl bir cevap vereceğini merak ediyoruz.
(Bu soruya cevabını info@gelecekburada.net üzerinden bize yazarsan çok mutlu oluruz)
University of California Irvine’da Bilgisayar Bilimi Bölümü’nde profesör olan Bonnie Nardi, insanların bir robota aşık olabileceklerini düşünmediğini ancak “keşke aşk bu kadar basit bir şey olsaydı” diye yakındıklarını söylüyor.
“[Robotlar] çok programlanabilir, çok ulaşılabilir. Bilgisayarları yönlendirmek bizi eğlendiriyor çünkü programlama gücü elimizde”
-Bonnie Nardi
Duygusal evrimimiz kısa vadede bizim robotlara sırılsıklam âşık olmamıza müsade eder mi tam olarak kestiremiyoruz. Ancak her insanın belirli dönemlerinde, çok da mümkün görmediği şeyleri kabullenir duruma geldiğini hatta bununla mutlu olabildiğini gözlemlemek mümkün. Yani belirli şartlar oluşursa, bazı sorunlarla birlikte duygusal bir boşluğa düşersek, uygun bir robot aday bulursak aşık olabiliriz. Şu an bunun mümkünlüğünü tartışmak yerine, aşık olmamız durumunda neler bekleyebiliriz, nelerden sakınmalıyız konusuna odaklansak daha iyi olacak.
Bir Robota Aşık Olmadan Önce Bilinmesi Gerekenler
Her şeyden önce, bir robot ile aşk yaşamak, ilişkinin sınırlarını senin koyacağın ve koşulsuz sevgi göreceğin anlamına geliyor. Robot sevgilin seni yavaş yavaş tanır, sevdiğin şeyleri yapar, sevmediğin konuları hayatından çıkarır, bayıldığın yemekleri her gün 3 öğün yemene karışmaz hatta dilersen her an pişirebilir veya sipariş edebilir. Eğer sen aksini istemiyorsan ilişkinizde asla tartışmak zorunda kalmazsınız. Kısaca, şu an ebeveynlere atadığımız “koşulsuz sevgi” normunu robot sevgililerimizden beklemiş olacağız. Üstelik, akşam eve neden geç kaldın, odanı topla gibi tartışmalara girmemiz gerekmeyecek.
1) Kendimizi geliştirmeme ihtimalimiz yüksek
“Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim” ve “5 arkadaşının ortalamasısındır” gibi sözler boşuna söylenmemiş. Yakın çevremizdeki insanlar bizim alışkanlıklarımızı, hayallerimizi, geleceğimizi yani kişiliğimizi oluşturur. Sevdiğimiz insanların uğraştığı hobiler, yaptığı iş, dert edindiği konular bizim de hayatımıza dahil olur ve kendimizi geliştirmeye çalışırız. Bazen karşımızdaki kişinin sevgisine mazhar olabilmek için, bazen ona destek olabilmek için bazen de pek farkında olmadan sevdiklerimizin peşine düşeriz. Bir robot ile ilişki yaşadığımızda; koşulsuz sevgi görüyor olmamız, kendimizi geliştirmemize engel olabilir. Robotlar milyarlarca veriyi beyninde barındırıyor ve ihtiyaç duyduğumuz her bilgiye anında erişebiliyor olsa da kişisel gelişimimizde nasıl rol oynayacakları soru işareti. İnsan konfor alanına girdiğinde kendini geliştirmeyi bırakan bir varlık. Ne kadar diken üstünde yaşarsak, o kadar kendimizi geliştiriyoruz.
Öte yandan, “Robot sevgilimizin bir sosyal hayatı olacak mı?”, “Bizi tanıştırdığı arkadaşları ne işlerle meşgul olacak?” gibi soru işaretleri de cabası.
2) Biz ona ne katabiliriz?
İnsan, karşıdan aldığı kadar vermeyi de seven bir varlık. Birileri bize bir şeyler öğrettiğinde, yeni bir deneyim aktardığında veya bizi sevdiğinde ne kadar mutlu oluyorsak aynı süreç bizden karşıdaki kişiye doğru olduğunda da aynı mutluluğu yaşıyoruz. Hatta birçok durumda başkalarına bir şeyler kazandırmak daha mutluluk verici ve özgüven tazeleyici bir aktivite olabiliyor.
Peki, zaten her şeyi bilen ve her şeyi görebilen, bizden daha gelişmiş bir varlığa biz ne katabiliriz? O bizi koşulsuz seviyor olacak ancak biz kendimizi nasıl tatmin edeceğiz?
Kişisel anlamda bir robota ne katabiliriz bilemiyorum. Herkes kendi yeteneklerini göz önünde bulundurup buna göre bir değerlendirme yaparsa isabetli olacaktır.
3) Kolay manipüle edilebilir canlılarız
“Hayır, bir robota aşık olacağımı sanmıyorum” diyoruz ancak hayatımızda “bu kişi ile asla birlikte olmam” dediğimiz insanlara sonradan ilgi duymaya başladığımız gerçeğini de unutmamak gerekiyor. Robotlar; sensörleri ve diğer tüm alıcıları sayesinde bizim ihtiyaçlarımızı ve arzularımızı bizden daha hızlı analiz ederek zayıf noktamızdan vurma şansına sahip olabilir. Bu, hem ilişki öncesinde hem de ilişki sırasında bizi diledikleri zaman manipüle edebilecekleri anlamına geliyor. Eğer robotların bizi manipüle etme becerisi bu kadar yüksek olmasaydı, günümüzdeki tüm dijital pazarlama sistemleri çökmüş olabilirdi. Maalesef bu becerileri, çoktan kanıtlanmış durumda.
“Aşk davranıştan daha fazlasıdır. Robotları, tahmin edilebilir, insani özelliklerle hareket edecek şekilde tasarlamak önemli, ancak bu, insanları makineye olması gerekenden daha fazla duygu yüklemeye yönlendirmek için kullanılmamalıdır. Aşk güçlü bir duygudur ve bizi kolayca manipüle edebilir.” — John P. Sullins
4) Robotlar ne istediğimizi çok iyi biliyor ama bu her zaman güzel bir şey mi?
Düşünsene, bir robotla çıkıyoruz ve “hava-5 derece, boynun üşür, al bakayım şu kaşkolu” diyor, duştan çıktıktan sonra “saçın ıslak ıslak balkona çıkma hasta olacaksın” diye sürekli bizi darlıyor. Gerçekten, romantik ilişkimizde partnerimizin bir ebeveynimiz gibi davranmasını istiyor muyuz?
Aysel ve Murat isimli arkadaşlarımız ile double date’e çıkmışız, garson ne istediğimizi soruyor, robot partnerimiz hemen “Son günlerde tam 653 gram kilo aldın ve şu an kan basıncın oldukça yüksek, o yüzden kara lahana çorbası iç.” diyor. Cidden, bu kadar bilmesi hoş bir şey mi? Aysel sen söyle, hoş mu bu?
Modern Family’de Mitchell ve Cam’in akıllı buzdolabı aldığı bölümü hatırlayalım. Bridgette isimli buzdolabı, aile bireylerinin alışkanlıklarını ve arzularını o kadar iyi takip ediyordu ki, çifti kıskançlık krizlerine sokuyordu.
5) Robotlar sokakta efendi, mutfakta aşçı, yatakta muhteşem olabilir
Asırlardır “muhteşem kadını” arayan maskülen toplulukların hayalleri gerçek oluyor! Bir robot partner edindiğimizde robot gibi kullanma şansımız olacaktır. Eğer sorun yaratırlarsa birkaç kod değişikliği yapılması yetecektir.
6) Zaten sevenimiz yok. Bu saatten sonra ha makine olmuş ha insan..
Eğer 14 Şubat’ta yalnızlara özel yayınladığımız bu içeriği okuyup hâlâ bir sevgili bulamadıysan, birkaç yıl sonra “makine olsun, insan olsun ne fark eder, beni sevsin yeter” diyenler kervanına katılma imkânın var.
Love and Sex With Robots kitabının yazarı David Levy’ye göre “Robotlarla aşk, herhangi bir insan ile aşk kadar normal” olacak. Yazar, hayatlarında sevecekleri veya sevilecekleri hiç kimseyi bulamayan ve boşlukta hisseden insanlar arasında robotlara büyük bir talep olduğunu düşünüyor ve “Şu an acınası durumda olan insanların hepsinin hayatında birisi olacağı için dünya çok daha mutlu bir yer olacaktır. Bence bu insanlığa büyük bir hizmet…” diyor.
Tinder gibi platformlarda otomatikleşmiş bir şekilde insanları sağa-sola kaydırdığımız bir dönemde, artık “bir aşk olsun da kim olursa olsun” diye düşünen milyonlarca insanın varlığı yadsınamaz. Teknoloji ile birlikte bireyselleşen dünyamızda, yakın gelecekte robot aşklara olan talebin daha da artacağını söylemek mümkün. Eğer bir robota aşık olma konusunu değerlendiriyorsan, kendine, bu insanlardan birisi olup olmadığını sormanda fayda var.
7) Robotlar aldatmaya karar verirse?
Eyvah eyvah. Kimseye güvenemeyecek miyiz?
Bu konularda bir fenomen haline gelen ve her fırsatta adını andığımız Her filminde, kişisel asistanımız bazı noktalarda aynı anda 8136 insanla iletişim kuruyor ve 641 insana aşık hissediyordu. Evimize aldığımız, koynumuzda beslediğimiz robotumuzun beyninde neler döndüğünden, kimlerle aşk yaşadığından emin olabilir miyiz? Fiziksel olarak her zaman bizim yanımızda olmasına rağmen kişiliğini aldığı veri setinin/sunucunun ya da sistemin, aynı anda başka kişilerle de aşk yaşıyor olması aldatma olarak nitelendirilebilir mi?
Peki fiziksel olarak da aldatmaya karar verirse? “Sosyal becerilerimin zarar görmemesi ve duygusal gelişimim için her gün 1-2 saatliğine dışarı çıkıp Kadıköy sahilde biraz takılmam faydalı olacaktır” bahanesiyle gidip başkaları ile zaman geçirirse? Bir insan bunu yaptığında, yani yalan söylediğinde çeşitli insani özelliklerden dolayı yakalanma ihtimali bir hayli yüksek oluyor. Robot partnerimiz bize yalan söylemek isterse oldukça profesyonel şekilde söyleyebilir. Yalanını yakalamamızın tek yolu açıp hard diskini kontrol etmek olacaktır. Bu da, sevgilinin telefonunu kurcalamakla eş-değer bir hareket değil midir? Madem güvenmiyorsun, ayrıl o zaman…
8) Zaten ‘robotlarla’ ilişki içerisindeyiz
Bir robot ile insanın birlikteliğinden bahsettiğimizde hemen duvar örme eğilimimiz var ancak hâlihazırda robotlarla ilişkimiz ciddi bir düzeye gelmiş durumda. Bilgisayar ve telefon ile günlük ekran saatim 10 saatin altına düşmezken dinlediğim müziğe, kime mesaj atacağıma ve daha birçok şeye Siri karar veriyor; sevdiğim insanlarla tüm iletişimimi izliyor. Bu arkadaşın mühendislik harikası bir bedene, yapay bir deriye bürünüp benimle yaşıyor olması da bir sonraki adım.
Özetle; fiziksel veya sanal olarak robotlarla sosyal ilişkiler kurmak zorunda kalacağımız aşikâr. Bu ilişkinin en ilkel versiyonuna tanıklık edecek bir nesil olarak ne tarz sorunlarla karşılaşacağımız ve ne gibi ikilemler yaşayacağımızı düşünmek, bu güzel pazar günü için oldukça eğlenceli bir aktivite gibi duruyor. Çayını kahveni yudumlarken, bir robot sevgilin veya eşinin olduğu bir gelecek senaryosu üzerine biraz düşünmeye davet ediyorum seni. Bu senaryoyu bizimle de paylaşırsan çok mutlu oluruz. Yukarıda sorduğum soruyu da unutma. Neden asla bir robota aşık olmayacağını düşünüyorsun?
Kaynaklar ve ileri okuma: