Oyun bağımlılığının hâlâ görmezden gelindiğinden ancak ciddi bir hastalık olduğundan bahsetmiştik. Oyun bağımlılığından kurtulmaya çalışan insanların bir araya geldiği Game Quitters forumundan etkileyici bir hayat hikayesini paylaşmaya karar verdik.
“Herkese selam,
Bugün buradayım çünkü video oyunlarına bağımlıyım. Bugün buradayım çünkü oyunla mücadelemi anlayan bir topluluğun parçası olmak istiyorum ve kendimi ılımlı olmaya ihtiyacım olduğuna veya kendimi daha az zorlamaya ihtiyacım olduğuna ikna etmeye çalışmıyorum. Son zamanlarda arkadaşlarıma oyun oynama ve hayatım üzerindeki etkisi hakkında açıldım ve karışık dönüşler aldım. Bazıları beni %100 destekledi, bazıları ise oyun bağımlılığını, yaşam sorunları ve hastalıklarla karıştırdığımı söyledi. Bu, insanların hayatlarını adadıkları ve herkesin başaramadığı bir şey. Onlardan biriyim.
Hikayem 8 yaşında başlıyor: Nintendo 64 ve Playstation 1 yeni çıktı. Herkeste en az biri mutlaka varken ben hepsine sahip olmak istiyordum. Aslında dijital oyun nedir, ne değildir hiç anlamazdım. Tek yaptığım hokey oynamak ve LEGO inşa etmekti. Noel geldi ve Nintendo 64’ü aldım. Birkaç yıl sonra PS1’i aldım. Kendimi bütün gece boyunca EA NHL oyunlarını oynarken buldum, açıkcası rahatlatıcı geliyordu. Evde yaşanan herhangi bir problemden hızlıca uzaklaşabiliyordum. NHL 99 ve NHL 01’de çok başarılı oldum, neredeyse 100 gollük maçlar çıkarıyordum ve kimseye yenilmiyordum. Sonra bir Xbox aldım ve Halo, Halo 2 ve NHL 2K oyunlarını oynamaya başladım. Yine de bağımlı değildim. Başka şeyler yapabiliyordum. Sorun, çevrimiçi (online) oyunlar aldığım zaman başladı.
2004 yılının Nisan ayında RuneScape’i oynamaya başladım. Arkadaşlarım bir fen dersi sırasında beni oyuna soktu, anında aşık oldum. Seviye atlamalı oyunları zaten çok severdim. Dövüş becerileri dışında bir oyunu oynamak ekstra tatmin ediciydi. Öğleden sonralarımı internette tanıştığım insanlarla madenciliğe harcıyor ve onlarla arkadaş olabiliyordum. Belki de oyunun en can alıcı kısmı sürekli yeni arkadaşlar edinebiliyor olmamdı. Okulda bir sürü arkadaşlarım vardı. Ancak evde babamla yaşadığım sorunlar sebebiyle onları eve getirmekten hep çekiniyordum. Bu durum beni psikolojik anlamda yıpratıyordu. RuneScape ise istediğim anda arkadaş edinmeme ve gece gündüz onlarla vakit geçirmeme imkan tanıyan bir oyundu.
RuneScape ile sorunum benim için çok ödüllendirici olmasıydı. Önümüzdeki 6 yıl boyunca oyunda son derece yüksek seviyelere ulaşacaktım, 200’den fazla kişinin bulunduğu klanının sahibi olacak, klan savaşları ve diğer olayları yönetecektim. Bir lider, bir arkadaş ve başkalarına yardım edebilecek biri olarak bakıyordum olaya. Benim yaşımdaki çocukların ailevi, okul veya uyuşturucu ile ilgili yaşadıkları sorunları bana anlatmaları ve güvenmeleri çok hoşuma gidiyordu. Bana güvenebilirlerdi ve onlara yardım edebilirdim. Madencilik yaparken birkaç klan üyesine kalkülüs ve tarih dersi verdiğimizi hatırlıyorum. Fransa’dan çocuklar Fransızca ev ödevim konusunda bana yardım ederdi. Ortak bir şeyimiz vardı ve birbirimize ihtiyacımız vardı. Yalnızdık, acı çekiyor ve farklı konularla uğraşıyorduk ama herkes birbirine saygı duyuyordu.
Okuldaki notlarım gittikçe kötüye gidiyordu. Esasında çok zeki bir insan olduğumu düşünüyorum. Bunu kendimi övmek için söylemek istemiyorum ama fotoğrafik bir hafızam var ve öğrenmeyi seviyorum. Herhangi bir çalışma alışkanlığım olmaksızın okulumdaki en iyi öğrencilerden biriydim. RuneScape veya diğer çevrimiçi oyunlar beynimdeki bilgilere ulaşmamı engelliyor. Aslında bir şeyler yapmak ya da denemek gibi fotoğrafik hafızamı koruyacak hiçbir şey yapmıyorum.
Herhangi bir büyük kavramın zihinsel çaba sarf etmeye değmeyeceğini hissediyordum çünkü RuneScape kadar ödüllendirici değildi. Bu, doğal ödül sistemimin oyun tarafından karartıldığı gündü. Artık hayattan tatmin olmuyordum. Sadece oyuna bağlı hissediyor ve gerçek hayatta hiçbir şeyi benimsemiyordum.
2010 yılında üniversitemden akademik gözetim altında olduğumu söyleyen bir mektup aldım. İlk yılımdan sonra 1.1 ortalama yapmıştım. Bunun tek bir sebebi vardı: günde 12 saat RunScape oynamak. 200’den fazla insanın olduğu klanı yönetirken [tooltip tip=”(sahte profille insanlardan fayda sağlayan oyunculara verilen isim)”]catfishing[/tooltip] uygulayan sahte bir kız arkadaş edindim ve istatistiklerimi daha da yükseltmek istiyordum. Çok sert düştüm. Kendimi yendim ve kontrolsüzce depresif oldum. Kızı bıraktım ve oyuna üyeliğimi kapattım. Her şeyden bir hafta uzakta kaldım ve bu sırada hissiyatım tamamen korkunçtu. Babam bu haftadan sonra ilk işime başlamamı sağladı. Toplumun bir parçası olmanın, sorumluluk sahibi olmanın ve başkalarıyla etkileşimde bulunmanın beni daha iyi bir insan yapacağını söyledi. Haklıydı. Bir kasiyer oldum ve inanılmaz arkadaşlar edindim. İlk başta çok öfkeliydim ama her müşteriyle aynı doğrultuda konuşmayı ve onların günlerini daha güzel hale getirmeyi hedefledim. Onları tanımak istedim, şakalaşıp, dertleşmek istedim.
Ancak oyuna olan bağımlılığım ne yazık ki son bulmamıştı. Tekrar RuneScape bataklığına düştüm ve okulda işler yine kötüye gitmeye başladı. İlk dönem 5 dersin 3’ünden kaldım. Bu durum kendimi işe yaramaz hissettiriyordu. Tekrar RunScape oynamaya son verdim; notlarım düzeldi, bir şeyler iyi gitmeye başladı. Sonra Halo 3’ü online oynamaya başladım. Ancak bu da kötü bir fikirdi. Xbox Live üyeliğim vardı ve saatlerce takım oyuncusu olarak oynuyordum. Sonra Minecraft’a bağlandım. İkinci dönem bitti ve aynı şey oldu; yine yıkıldım, 3 dersten kalmıştım. Resmi olarak üniversitede 2 yıl geçirmişken sadece 7 ders geçtim.
Oyuna veda etmeye karar verdim ve o yıl tüm yaz anime izledim. Babamla büyük bir sıkıntı yaşadım ve onunla bir daha asla konuşmamaya karar verdim. Evden taşındım ve hiç oyun oynamamıştım ama aynı zamanda onları sağlıklı bir şeyle değiştirmedim veya yeni arkadaşlar edinemedim. Sadece oturdum ve televizyon izlemek dışında hiçbir şey yapmadım. Üçüncü yılım başladı ve Halo Reach’i aldım. Onu bir kenara koyamadım. Dünyadaki en iyi Grifball oyuncularından biri oldum ve her oyunda, killionaires oluyordum (Ölmeden 40 adam öldürmek). Sonra Swat’a geçtim ve tüm günümü buna harcamaya başladım. Tekrar derslerden kopmaya başladım. Bu sefer sadece 3 dersi geçebildim. Bahar yarıyılı NHL 12’yi aldım ve bu bazı şeylerin sonu oldu. Orada bir takıma başladım ve kaleci olarak oynamayı öğrendim. Ben dünyadaki en iyi kalecilerinden biri haline gelirken o dönemde sadece 2 ders verebildim. Güz dönemi geldi ve NHL 13 çıktı. O yıl kampüste yaşarken dönemde sadece 2 dersi almaya devam ettim. Dünyadaki en iyi kaleci oldum. Youtube’daydım (hâlâ), hokey komünitesi beni iyi hatırlar. DÜNYA’daki tüm oyun modlarında istatistiksel olarak liderdim. Tabii bunların içerisinde oyunda harcanan süre de var.
Bir inanç atlayışı yaptım ve annemden bir apartmanda kalmama izin vermesini rica ettim. Daha fazla sorumluluk sahibi olursam bu kadar oyun oynamaz ve sadece okulla ilgilenirim diye düşündüm. İşe yaradı. Tüm video oyunlarımı bıraktım ve sonra 2 yıl boyunca YANO’mu 4’e yaklaşık tuttum, böylece toplam not ortalaması 3.0’ın üzerine çıktı ve yüksek lisans kabulü alabildim. Bir işim var ve on yıl boyunca başarısız olduktan sonra kendime yeni bir hayat kurdum.
Bugün buradayım çünkü tekrar oyuna başladım. Oyun oynadığım son 3 yıldır, yüksek lisans yaparken ve tam zamanlı çalışırken bir kapalı bir açıktım. İş yerinde çok başarılı oldum ve yüksek lisansta 3.9 not ortalaması ile mezun oldum, ama hala oyun oynuyordum. Sadece hafta sonları oyun oynardım çünkü iş haftamı mahvetmek istemezdim. İş benim için dünya demekti ve onu mahvetmek istemedim. Çoğunlukla hafta sonları NHL veya Halo oynadım. Overwatch çıkana kadar bu iyiydi. Allah’ın belası oyunu bırakamadım, çok bağımlılık yapıcıydı. Tüm karakterlerde ve her haritada harika olmalıydım. NHL’de sevdiğim yarışma ile Halo ve League of Legends karışımı bir oyunda buluşması gibiydi, çok kötüydü. Her gece 6 saat oynardım ve iş yerinde bir zombi gibi dolaşıyordum. Sadece oyuna önem veriyordum. Bir sene sonra Overwatch’a çok sinirlendim çünkü komünitesi (topluluğu) pisliklerle doluydu. Oyunda kötülerdi, takım arkadaşlarınızı ve sizi kötü etkiliyorlardı, günümü mahvediyorlardı.
Kendimi bilgisayarımda saatlerce bağırırken buldum ve artık mutlu değildim. Bu beni bir video oyununda rahatlamak isteyecek hale getirdi. Bu da bana her zaman huzurlu hissettiren bir oyuna geri dönmemi sağladı: RuneScape. Bu yüzden, Eski Okul sunucularında sıfırdan başladım. Tekrar 13 yaşındaydım. Her bir saniyesini sevdim.
Talihsiz yan etki, artık çok iyi öğrenememdi. Yakın bir sınavım olsaydı haftalarca oynamaktan vazgeçmem gerekirdi çünkü öğrenimimi inciteceğini biliyordum. Ama aynı zamanda işte de öğrenmemi engelledi. Yaptığım herhangi bir başarı, oyun oynamazken öğrendiğim önceki bilgilere dayanıyordu. Geçen Aralık ayında bırakmam gerektiğini anladım. Yine 50 kişilik bir klanım vardı, dolu bir [tooltip tip=”Genellikle online oyuncuların birbiriyle iletişim kurduğu Skype benzeri bir iletişim platformu”]Discord[/tooltip] kanalı ve sadece oyunu oynuyordum. Ocak ayında yine Overwatch oynamaya başladım. Bu oyunların ikisi birleşince beni gerçekten yaktı. Hasta olmaya başladım. Fiziksel bir acı hissetmediğim baş ağrıları, kafamda gitmeyen hisler hissettiğim bir depresyona girdim. Neredeyse onları durdurmak için kafama vurmak isterdim ama durmazlardı. Sabah saat 6’da oyun oynamayı bırakıp yatağa acı çekerek uzanıyordum. 1,5 gün ya da daha fazla, düzenli bir yemek yemedim, neredeyse hiç su, hareket yok, hiçbir şey. Anksiyete ile saatlerce yatağa otururdum ve vücudum sadece besin, uyku ve bir çeşit normallik için çığlık atıyordu. Yaşadığım zihinsel ıztırap yüzünden uyuyacaktım. Bunun büyük bir sorun olduğunu biliyordum ve hemen bitirmem gerekiyordu. Mayıs’ta iki oyunu da bıraktım ve hayatımı gerçek hayatta yaşama adamaya karar verdim.
Oyunsuz 2 özgür haftanın sonunda kafam geri geldi. Netliğim vardı. Bunu hissediyor musunuz bilmiyorum ama oyundan kaynaklanan zihinsel sis; sizi öğrenme, düşünce süreçleri ve akıl için bir sonraki adımı atmanızı engelleyen bir etki yaratır. Çalıştığım yerde daha önce hiç yapmadığım bir noktaya kadar çıkmaya başladım. İş dışında her şeyde baskın geliyordum. Yeni hobilerimi deniyordum ama her gece inanılmaz bir şey yapmazsam, bir başarısızlık varmış gibi hissetmeye başladım. Bu yüzden yeni hobilerden ya da sadece rahatlamaya başlamaktan korkmaya başladım. Sadece televizyon seyrettiğimde ya da kitap okuduğumda kendime bağırıyordum. Harika bir şeyler yapmalıydım.
Geçtiğimiz hafta gerçekten stresli bir olay yaşadım ve çok üzüldüm. RuneScape’e tekrar kaydolup oyuna başladığım için de çok üzüldüm. Ne büyük bir hataydı. Sadece 2 gün (günde 2 saat) oynadım ve zihinsel sis geri döndü. Tekrar düşünememeye başladım. Zihnim şüphe, kaygı, yüksek düzeyde düşünememe ile çok karışıktı. Hepsi gitti. Çok depresif oldum. Anneme en son ne zaman bu şekilde hissettiğimi sordum ve Mayıs ayının ilk haftası dedi. Bir işaretti. Terapistim ile bir yıl boyunca bunun hakkında konuşmuştum ve oyuna bağımlı olduğuma inandığını söyledi. Benim mutluluk üretimim sadece oyuna dayanıyordu. Mutlu olma ya da öğrenmek isteme yeteneğimi kaybedebilirdim. Oyunu tekrar bıraktım ve bu siteye (Game Quitters) kaydoldum.
Oyunlardan uzak durmak için kendi kontrolüm var sanırım, ama gerçekten bu oyun bültenleri topluluğunun bir parçası olmak istedim çünkü bazen yardıma ihtiyacım oluyor. Oda arkadaşlarım hâlâ oyun oynuyor. Karşımda oynamıyorlar veya gözüme sokmuyorlar, gerçekten çok iyiler. Onları benimki gibi sorunları olmadan oyun oynayabildiklerinden dolayı kıskanıyorum. Sadece oyunun, benim için doğru olmadığını biliyorum. Son 15 yıl içinde mutlu ve depresyonda olmamanın tek yolu, oyun oynamamak ve yaşamak istemem.
Okuduğunuz için teşekkürler,
Matt”