Avrupa Birliği komisyonu, 5 yıla kadar bir süreyle kamusal alanda yüz tanıma sistemlerinin faaliyetini kısıtlamayı gündeme getirdi. Araştırma ve güvenlik faaliyetleri bu karardan hariç tutulacak, ancak içerik, yetki ve kapsam hakkında henüz detaylı bir bilgi yok. Bu geçici kısıtlama ile teknolojik gelişmelerin etik boyutlarının, insan hakları kapsamının derinlemesine araştırılması ve yasalarla düzenlenmesi için araştırmacılara ve yasama organlarına yeterli süre tanınması hedefleniyor.
Son yıllarda Avrupa ve Amerika’da ortak endişe, farklı ırktan, cinsel yönelimden ve gelir grubundan vatandaşların yüz tanıma sistemlerinde adil muamele görmeyeceği yönünde. Daha önceki yazılarımızda ırkçı ve cinsiyetçi algoritmalardan çokça söz etmiştik:
Birleşik Krallık’ta yapılan bir araştırmaya göre kamuoyunun %46’sı, yüz tanıma sistemlerine sıcak bakmıyor. Amerika Birleşik Devletleri’nde ise San Francisco, Somerville ve Massachusetts gibi şehirlerde devletin yüz tanıma sistemlerini kullanması yasaklandı. Muhalifler, benzer bir kısıtlamanın özellikle dev teknoloji şirketlerine getirilmesini istiyor. Pew Research tarafından yapılan çalışma, Amerikan halkının teknoloji şirketlerindense polisin yüz tanıma kullanmasını tercih ettiği ortaya koydu.
Peki geçici yasak ne kadar etkili bir fikir? Avrupa ülkelerinde dramatik bir hızla yaygınlaşan yüz tanıma sistemleri, polis kuvvetlerinden süpermarketlere kadar her alanda hayatın bir parçası haline geliyor. Bu kontrolsüz yayılma göz önünde bulundurulduğunda, geçici kısıtlama pek de fena bir fikir sayılmaz.
Kaynak: Technology Review