Günümüzde yaşadığımız teknolojik değişim, sanal gerçeklik ve artırılmış gerçekliğin gelişmesiyle devam ediyor. Bir zamanlar bilim kurgu romanları ve filmleriyle sınırlı olan bu teknolojiler, günlük hayatın rutini hâline geliyor. Bu durum, son zamanlarda Facebook’un kullanıcıları için bir sanal gerçeklik ortamı sunacağını duyurmasıyla açıkça görülüyor.

Hâl böyle olunca akıllarda bir soru canlanıyor: AR/VR, insanlığın Dünya’da sürdürülebilir bir şekilde yaşama yaklaşımını nasıl değiştirebilir? Bu sorunun izinde uzman görüşlerini inceleyelim:

AR/VR’ın sürdürülebilirlik arasında bağlantı olmayabilir

AR/VR ile sürdürülebilirlik arasında bir bağlantı olsaydı iyi olurdu ama ne yazık ki pek bir bağlantı göremiyorum. AR/VR fiziksel şeyler yerine sanal ve elektronik şeylerle ilgilenirken, popülerleşmesinin fiziksel kaynakların daha az kullanılmasıyla sonuçlanacağını düşünebiliriz. Ama aslında AR/VR talebi doğal olarak sınırlı değildir. AR/VR ile her zaman daha fazla çözünürlük, daha fazla simüle edilmiş ayrıntı ve daha hızlı yanıt süreleri için bir talep olacaktır. Sanal ve artırılmış gerçeklik teknolojilerinin mevcut genel kullanım düzeylerini büyük ölçüde değiştirdiğini görmüyorum. 

Robin Hanson – George Mason Üniversitesi Ekonomi Profesörü ve Oxford Üniversitesi İnsanlığın Geleceği Enstitüsü Araştırma Görevlisi

VR fiziksel alan ihtiyacını ortadan kaldırarak farklı ve çeşitli yaşam alanları sunabilir

VR, insanların tamamen sürükleyici bir ortamda bireysel veya ortaklaşa çalışmasına olanak tanıyan bir teknoloji. Bu nedenle, telekonferans ve WebEx gibi mevcut teknolojilere göre uzaktan çalışma için çok daha uygun. İnsanlar, fiziksel alan ihtiyacı tarafından kısıtlanmayan bir çalışma alanında çalışmalarını paylaşabilir ve etkili bir şekilde iş birliği yapabilir. Bu durum, deneyimlerini geliştirir ve merkezi ofis alanı ihtiyacını azaltır. Büyük ofis binaları inşa etmeye ve bakımını yapmaya ya da merkezi konumlara gidip gelmeye gerek kalmadan birlikte çalışan insanların avantajları için kullanılabilir. 

Sanal gerçeklik teknolojisi, daha küçük apartman dairelerinde yaşayan kişilerin iş için tamamen farklı alanlar deneyimlemelerine olanak tanıyabilir. Örneğin: 500 metrekarelik dairelerinden ayrılmak zorunda kalmadan, plaj manzaralı ve tüm ekipman ve kaynaklarına sahip 10.000 metrekarelik bir çatı katı stüdyosu inşa edebilirler. Açıkçası bu teknoloji, şehirleri ve altyapıyı kullanımımızı tamamen değiştirebilir. Yoğun trafik saatlerinde; daha az zaman kaybı, daha az enerji kaybı ve daha az kaza gerçekleşebilir. Kosta Rika’da yaşarken Los Angeles’ta yaptığınız kahvaltıdan sadece beş dakika sonra işinizin başında olabilirsiniz. Tek bir bina olmadan küresel bir iş gücü oluşturabiliriz. İnternet bağlantınızın olduğu her yerde çalışabilirsiniz.

Ayrıca, sanal gerçeklik teknolojisi sayesinde insanlar herhangi bir yerdeki etkinlikte en iyi koltukta katılabilirken karbon ayak izi, ulaşım maliyeti ve altyapı sorunları da denklemden çıkarılmış oluyor. Elbette VR, yeni alanları inşa etme ihtiyacından çok önce hayal etmemize ve test etmemize de olanak tanıyor. Statik görüntülere veya filmlere bakmak yerine, avantajlarını ve dezavantajlarını değerlendirmek için sanal dünyadaki uzayda dolaşabiliriz ve bir 3B model oluşturduğumuz için, birçok simülasyon türü (hava durumu, sosyal, akış, vb.) yapabiliriz. Böylece nasıl davranacağını tam olarak bilebiliriz.

Jeff Ross – MasterpieceVR Mühendislik Başkan Yardımcısı

Sanal gerçeklik ile resim yapma deneyimi

VR ile cerrahi müdahale sanal olarak desteklenebilir

Pratik uygulamalar teknolojik olarak mümkün hâle gelebilir. Örneğin Berlin’de on saatlik karmaşık bir cerrahi müdahale, Tokyo’da sadece sanal olarak bulunan bir uzman tarafından desteklenebilir. VR’nin basit video konferanslara kıyasla avantajı, Japon cerrahın bir hastanın içinde bile tamamlanması gereken el hareketlerini göstererek aktif olarak etkileşime girebilmesini mümkün kılabilir. Benim alanımda insanlar bir gün büyük bir felaketin kendilerini etkileyeceğini hayal etmede sorun yaşıyorlar, özellikle de yüzyılda bir veya daha az sıklıkta olabilecek doğal olaylardan bahsederken.

Sanal gerçeklik teknolojisi, bu tür nadir olaylarla ilgili riskler konusunda farkındalığı artırmaya yardımcı olabilir. Bunu insanları felaket durumlara sokarak (korku farkındalığı artırmayı engelleyebileceğinden) değil, bu tür olayların onları gerçekten etkileyebileceğini görmelerine izin vererek sağlayabilir. Ayrıca, neredeyse sadece uzmanlar tarafından anlaşılan (ve kesinlikle herkes tarafından değil!) belirsiz olan “olasılık” kavramının, bu tür kavramları görselleştirmek için uyarlanmış ortamlara daldırılarak insanlara daha da yakınlaştırılabileceğine inanıyorum. Örneğin, olasılıklarına göre belirli öğelere veya süreçlere uygulanan şeffaflık efektleri kullanılarak yapılabilir. Sürükleyici ortamlar, tamamen birleşik alan ve zaman algısına izin vermek için, 2B yansıtılmış olanlar gibi diğerlerine kıyasla avantaja sahip.

Hans-Balder Havenith – Liège Üniversitesi Jeoloji Profesörü

AR/VR teknolojileri, insanların sürdürülebilir yaşamı içselleştirmesini sağlayabilir

AR/VR, hem belirli süreçleri sürdürülebilir kılarak hem de dolaylı olarak insanları daha sürdürülebilir yaşam tarzlarını benimsemeye teşvik ederek sürdürülebilirliğe katkıda bulunma potansiyeline sahip. AR/VR teknolojileri, seyahat ihtiyacını azaltmak ve karbon ayak izlerini azaltmak için kullanılabilir. Tasarım ve üretim sektöründe, AR/VR teknolojileriyle birlikte gerçek zamanlı fotogerçekçi işleme yeteneklerinin ortaya çıkışı, görsel tasarım sürecinde gerekli olan fiziksel prototiplerin sayısını azaltmaya yardımcı olabilir ve böylece malzeme israfını azaltabilir.

VR’nin doğasında var olan sürükleyiciliği, AR’nin gerçekçiliği ile birleştiğinde, insanlarla içsel düzeyde bağlantı kurmamıza yardımcı olabilir ve böylece sürdürülebilir yaşamın önemini vurgulayabilir. Bu teknolojilere dayanan sosyal yardım materyalleri, insanları iklim değişikliğinin dünya çapındaki etkileri hakkında, standart yaklaşımlardan daha ilgi çekici ve ikna edici yollarla etkileşimli hikaye anlatımı yoluyla eğitmek için kullanılabilir.

Nihanth Cherukuru – Ulusal Atmosferik Araştırmalar Merkezi (NCAR) Proje Bilimcisi

VR teknolojisi gözümüzü korkutmak zorunda değil

VR sürekli olarak gelişiyor ve sonunda fiziksel gerçeklik kadar zengin deneyimler üretecek. Fiziksel gerçekliğin VR dünyasından daha değerli olduğu konusunda neden ısrar etmemiz gerektiği açık değil. Simüle edilmiş dünyaların iç içe geçmiş bir hiyerarşisinde, hiyerarşide bir basamak yukarı çıkmak neden her zaman daha iyi olur? Mavi hapı almak, Dünya’nın biyosferinin sürdürülebilirliği ile ilgilenmeyi robotlarımıza bırakmak anlamına gelse bile, korkakça ve içler acısı bir seçim olmak zorunda değil.

Olle Häggström – Chalmers Teknoloji Üniversitesi Matematiksel İstatistik Profesörü

AR ve VR teknolojileri, sürdürülebilir bir gelecek inşasında hayallerimizi somutlaştırabilir

Çevresel sürdürülebilirliğin sonuçlarını hayal etmek zor. Sürdürülebilir bir şekilde yaşamazsak ne olur? Bunu yaparsak işler nasıl daha iyi olabilir? VR ve AR, doğaları gereği dünyayı inşa etme yetenekleriyle bu gelecekleri hayal etmemize yardımcı olabilir. Spekülatif gelecekler yapabiliriz ve sürece tanıklıklar ve hikayeler ekleyerek mekansal görselleştirmeler yoluyla verileri tahmin edebilir ve anlayabiliriz. Bütün bunlar, insanlığın istediği bir geleceği somutlaştırmasına, yaşamasına ve anlamasına ve onun için çalışmasına izin verecektir. Böyle arzu edilen bir gelecek, size uzak veya soyut gelmeyecektir.

Gabo Arora – Johns Hopkins Sürükleyici Hikaye Anlatımı ve Gelişen Teknolojiler Kurucu Direktörü

Bu teknolojiler, seyahat ihtiyacını ortadan kaldırarak ve gerçek dünyadaki faaliyetleri planlamak için kullanılan kaynakları azaltarak karbon ayak izlerini azaltabilir. Ayrıca sürdürülebilirlik konularının anlaşılmasını geliştirebilirler. Ancak bu teknolojilerin insanlığın kaynak tüketimi üzerinde anlamlı bir etkisi olup olmayacağını zaman gösterecek.

 

Kaynak: Filling Space

Share:

administrator

1996 yılında İstanbul’da doğdu. Marmara Üniversitesi Basım Teknolojileri bölümünde gördüğü lisans eğitiminden sonra odağını gıdaya çeviren Elif, Mutfak Sanatları Akademisi Profesyonel Aşçılık mezunu ve Anadolu Üniversitesi Tarım Teknolojileri öğrencisi. Merakının izinde farkındalığını besleyecek her türlü konuya olan ilgisiyle anlamlı bir gelecek inşasına katkıda bulunmaya çalışıyor. 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir