Küçüklüğümüzden beri; belli başlı bir tanımına vakıf olmasam da dönemin özelliklerini veya sorunlarını yansıtırken duygu uyandıran ve genellikle gelecek nesillere de etki edebilen birçok şiir örneği görerek büyüdük.

Duygulardan, düşüncelerden, düşlerden, özlemlerden vb. süzülmüş yaşantı birikimleri olarak, ozanların, sözcüklerin sözlük anlamlarına kimi zaman değişik anlamlar da yükleyerek, dil içinde özel bir dil yaratarak oluşturdukları, imgelerden, simgelerden, söz sanatlarından, ritimden, uyumdan vb. yararlanarak ortaya koydukları, okurda estetik duygular uyandıran yazın ürünü

National Endowment for the Arts (NEA) tarafından yapılan araştırmaya göre, Amerika’da 20 yıl aradan sonra şiirin popülerliği ilk defa artış gösteriyor. Son 12 ayda en az 1 kez şiir okuduğunu söyleyen insanların oranı 2012 yılında %6.7 iken 2017 yılında bu rakam %11.7’ye yükselmiş. 17.600 Amerikalının katıldığı araştırmada 18-24 yaş arasındaki gençler baz alındığında ise bu oranın %8.2’den %17.5’e yükseldiği görülmüş.

Amerikan Şairleri Akademisi yönetici müdürü Jennifer Benka, Rupi Kaur ve diğer şairlerin takipçi sayılarına ve kitap satışlarına bakarak gençlerin şiire olan ilgisini onların yükselttiğini söylemenin adil bir çıkarım olacağını düşünüyor.

Katılımcılara özel olarak sorulmamış olsa da Amerika halkının, özellikle gençlerinin 20 yıldan sonra ilk defa şiire ilgilerinin artmış olmasının sebebi olarak Rupi Kaur, r.h. Sin ve Yrsa Daley-Ward gibi isimler gösteriliyor.

Ben fazla şiir okuyan, şiir kültürü olan bir insan değilim, şu aşamada fikrimin bir önemi yok ancak ilkokuldan beri birçok sınavda şiirlerle baş başa kalmış birisi olarak yukarıdaki isimlerin Instagram hesaplarını kontrol ettiğimde paylaştıkları yazıları şiirden daha çok basit sosyal medya aforizmalarına benzettim.  Bu noktada acaba paylaşımın çokluğu mu kaliteyi düşürüyor yoksa Amerikan şiirinin tarzı bu mu acaba diye merak ettim. Şiirlerin (hatta tüm sanat eserleri) genelde dönemin özelliklerini yansıttığı teziyle de bu sonuca varabiliriz. Bir diğer bakış açısıyla; günümüzde lise çağındaki birçok gencin edebi ve bilimsel değeri çok yüksek geleneksel kitaplar yerine Wattpad’de basit ilişki hikayeleri okumaktan hoşlanıyor olmaları: “gençlerimizin kitap okuma oranı arttı” gibi bir yorum doğurabilir mi acaba? Zira insanların kitap okuma oranları artmış olsa bile kitapların okunma oranının artmış olacağını hiç sanmıyorum. Bu da milyarlarca kitabın veya şiirin uzay boşluğunda salınıyor olması anlamına geliyor. “Okuyan sayısında nicelik artmış olabilir ancak okunan sayısında hem nicelik hem de nitelik o kadar güzel bir dönüt sağlamıyor” yorumunu yapmakta sakınca yoktur umarım.

Öyle veya böyle sosyal medyanın nasıl etkileri olduğuna dair güzel bir araştırma olmuş. Yakın gelecekte sosyal medyanın yapay zeka ve sanal gerçeklik gibi teknolojilere entegrasyonunun ardından çok daha ciddi etkilerle baş başa kalacağız gibi duruyor. Şiir gibi güzel bir sanat dalına odaklanmamızı sağlaması gibi güzel bir etkisi varken; şiirlerin kalitesinin nasıl olacağı ise merak konusu. Şiir ile ilgilenen arkadaşlar varsa hem Amerika hem de Türkiye konusunda fikirlerini bize ulaştırırsa sevinirim.

Kaynak: Qz

 


Aslında bu içeriği yazmaya başlarken tamamen yorum amaçlı ve doğaçlama bir blog olmasını istemiştim ancak yazıyı bitirdikten sonra “bir bakayım ya Türkiye’de durum neymiş” diyerek küçük bir araştırmaya koyuldum. Ve sonrasında içeriğin içine eklenebilecek detaylar da buldum ancak içeriğimi değiştirmek yerine böyle bir ekleme yapmayı yeğledim. Hem, hepimize araştırma yapmadan içerik oluşturmanın zararlarını göstermiş olur.

Cumhuriyet.com’dan Metin Celal’in köşe yazısına göre; şiir internet çağının en gözde yazın ürünü aslında. 90’lı yılların ardından insanlar şiiri kitaplardan okumayı bırakmış ve internette anlık tüketim unsuru olarak kullanmış. Aslında şiir, internette en çok okunan ve paylaşılan sanat türü.

Öyle ki; içerisinde 1194 şairin 10673 şiirini, çevirilerini ve ses kayıtlarını bulunduran lyrikline.com’un verilerine göre Haziran 2016 ve Haziran 2017 arasında site tıkları %11 artmış ve Türkiye, siteyi en çok ziyaret edenler arasında 7. Sırada bulunuyormuş.

  1. Almanya,
  2. Avusturya
  3. ABD
  4. İsviçre
  5. Sırbistan
  6. Avustralya
  7. Türkiye
  8. Büyük Britanya
  9. Hindistan
  10. İspanya.

Bunun aksine; doktora tezi için Kastamonu il merkezinde birkaç liseden 283 gence sorulan sorular sonucunda birçok kitap için birçok farklı istatistik çıkarılırken, gençlerin şiir konusundaki cevabı “az” olmuş.

“Gençler, genel olarak şiir okuma seviyelerini “az” olarak belirtmişlerdir. Estetik açıdan daha kesif bir edebiyat şubesi olan şiire ilginin  azlığı gençlerde  estetik seviyenin henüz oluşmadığını göstermektedir.“

Yine bu araştırmayı yaparken denk geldiğim bir makalede İsmet Özel’in bir önsözde şiirin nasıl okunması gerektiğine dair tespitlerinden bahsediyordu. Oradan da kısa bir alıntı yaparak yazıyı bitirelim.

ŞİİR NASIL OKUNUR?

“İnsan, insan olmanın bir gereği olarak hayatın anlamı üzerine düşünüp sorular sorup cevaplar bulmaya çalışmalıdır. İnsan etkinliklerinden biri olan ‘’şiir okuma işi’’yle ilgili olarak ‘’Şiir nasıl okunur?’’ gibi bir soru ilk başta saçma gözükebilir. Oysa insan bırakınız ‘’şiir nasıl okunur?’’ sorusunu, günlük en basit eylemlerinde bile (ekmek yemek, pabuç giymek, vs.) bu soruları sormalı ve cevap aramalıdır.  ‘’Sokaktaki adam. ‘Ekmek nasıl yenir?’ biçimindeki bir soruyu saçma bulur. Biri kalkıp da ona, ‘Ayağındaki pabucu nasıl giydin?’ diye soracak olursa, delilerle uğraşmaya niyetim yok diye düşünüp belki cevap bile vermez. Ama bu sorular önemli, ciddi sorulardır ve cevapları, ‘Şiir nasıl okunur?’ sorusunun cevabı kadar çetindir.’’7   İnsan eğer yaptığı bütün etkinliklerle ilgili ‘’nasıl ve niçin’’ sorularını sorup bu etkinliklerin anlamını bulmak gibi bir çaba içerisinde olursa, sürekli bir şuur halinde bulunacağından, yaptığı etkinlik ve davranışlar anlam kazanacak ve insan bu sayede tüm eşya ve hadiseleri kuşatıcı bir gözle hayata bakmayı öğrenmiş olacaktır.  ‘’Demek ki insanca bir etkinlik olarak davranışlarımızın anlamı üzerinde bir açıklığa varmak zorundayız. Yapıp ettiklerimizin mahiyeti, eylemlerimizin hakikati onları nasıl yapmamızı da gösterecek, yürünecek yolu işaret edecektir. Öyleyse ‘Şiir nasıl okunur?’ sorusunu, ‘Şiir okumanın anlamı nedir?’ gibi sorularla birbirlerinin yanında, biri ötekine yardımcı olacak biçimde sormak gerekir.’’

 

 

 

Share:

administrator

1997’de Nevşehir-Ortahisar’da doğdu. Marmara Üniversitesi’nde Basım Teknolojileri eğitimi görüyor. Gazeteciliğe ve doğru bilgi alma hakkına inanan Hasan, bir Onaran olarak sosyal inisiyatifin ve eğitimin gücüne inanıyor, geleceğin nerede olduğunu araştırıyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir