Birçoğumuz kelimenin tam anlamıyla trafikte sıkışmış günler yaşıyoruz. Pandemi süreciyle birlikte trafikte bireysel araç kullanan sürücülerin sayısında artış yaşandı. Tedbir amaçlı ortak alanlar ve toplu taşıma araçları tercih edilmezken, sürücüler ulaşımlarını sağlama adına kendi araçlarını kullanmayı tercih ediyor. Bu yöntem her ne kadar sağlık açısından kişilere güven verse de yol açtığı problemler yadsınamaz.
Park yeri aramak için seyir halinde olan araçlar trafikte tıkanıklık yaşanmasına, ekstra emisyonların ve karbon ayak izinin artmasına neden oluyor. Yapılan araştırmalar sürücülerin park yeri aramak için ortalama 7-8 dakika harcadığını ve bunun kalabalık alanlardaki tıkanıklığın yüzde 30’unu oluşturduğunu gösteriyor. Ayrıca her beş trafik kazasından birinin otoparkta veya çevresinde meydana geldiğini, mevcut park yerlerini arayan sürücülerin bir çarpışmaya girme olasılığının daha yüksek olması belediyelerin üzerine düşünmesi gereken bir istatistik olabilir.
Akıllı park teknolojisi, devam etmekte olan bu sorunu çözmenin anahtarı olabilir. Daha fazla park yeri oluşturarak trafik sıkışıklığını kökünden halletmeyi beklemek yeterli bir çözüm değil. Bunun yerine, şu anda sahip olduğumuz alanların daha iyi yönetilmesine ihtiyacımız var. Akıllı park teknolojisi bu işlemi hem sürücüler hem de şehir planlamacıları için iyileştirebilir.
Akıllı park, trafik ve emisyonları azaltmaya yardımcı olabilir
Trafik sıkışıklığı üzerine yapılan araştırmalar genellikle trafik akışını iyileştirmeye odaklanırken mevcut park sistemlerinin iyileştirilmesi üzerine yapılan çalışmalar ikinci plana atılıyordu.
ABD’li araştırmacılar, sürücüleri seyahat sürelerine ve diğer faktörlere göre park noktalarıyla eşleştiren akıllı bir park yazılımı geliştirdi. Cornell Üniversitesi’nin geliştirdiği bu yazılım ile sürücünün seyir süresi hesaplanarak, sürücü için uygun park rotası belirleniyor.
San Fransisco’da test edilen yazılımın verilerine göre diğer park stratejilerine kıyasla, park yeri aramak için harcanan süre yaklaşık yüzde 64 oranında azalıyor. Trafik ve emisyonun azalmasının yanı sıra sürücülere mevcut noktaları aramak için zaman kazandırıyor.
“Otoparkta boş noktaların nerede olduğunu bilen akıllı bir yazılım olup olmadığını düşünün. Sürücüler bir bölgeye geldiğinde hangi otoparkın uygun olduğunu söyleyen bir yazılımınız varsa, bu size çok zaman kazandıracak ve ayrıca otoparka da iş getirecektir.”
Uydu sistemine dayanan mevcut küresel navigasyon uygulamaları, park noktaları ve otomobillerdeki sensörleri kullanarak sürücülere bilgi sağlıyor. Bununla birlikte, bu park uygulamalarının verimsiz olma ihtimali de bulunuyor. Çünkü önerilen park yerleri aniden dolabilir ve belirlenen rota yoğun hâle gelebilir.
Tasarlanan park uygulaması yürüme mesafesi, seyir süresi ve park yeri doluluk oranları gibi çeşitli ölçütler içeriyor. Yazılım, seyahat sürelerine ek olarak sürücülerin bekleme sürelerini dikkate alarak ve daha fazla ödeme yapma şartı ile sürücülere öncelik veren bir fiyatlandırma politikası içeriyor.
Araştırma testine katılan sürücüler esas olarak park yerlerini seçmek için birbirleriyle yarışıyor. Algoritma, park etme gibi sürücülerin cepten ödediği maliyetleri en aza indirgemek ve zamanı dikkate alan toplam maliyeti azaltmak için kullanılabilir. Şehir planlamacıları her alana sensörlü ışık takarak, sürücülerin yolda hızlı bir şekilde yönlendirilmesini sağlayabilir. Otoparklarda, sürücüler park alanına girmeden önce girişte mevcut alan sayısını öğrenebilir. Bu bilgiler sensörler sayesinde sürekli güncellenerek sürücülerin her zaman en son bilgiye hakim olmasını sağlayabilir.
Akıllı park teknolojisi, sensörlerden ve ışıklı alanlardan daha da ileri gidebilir. Nesnelerin İnterneti‘ndeki (IoT) en son gelişmeleri kullanarak, bu sensörleri bilgileri mobil uygulamaları veya çevrim içi park web sitelerini besleyen bir bulut platformuyla senkronize edebilir. Teorik olarak, bir sürücünün telefonunda bir sonraki mevcut park yerine veya garaja sesli talimatlar veren bir GPS uygulaması olabilir. Sürücü, gözlerini yolda tutabilir ve boşluk aramak için çok daha az zaman harcayabilir. İlerleyen yıllarda ise bu teknoloji, otonom araçlarla birlikte çok daha büyük bir önem kazanacaktır.
Araştırmacılar, ilerleyen aşamalarda yazılımın otoparkları ve sürücüleri birbirine bağlayan bir uygulama olarak kullanılabileceğini ve sürücülerin hedeflerine en uygun yollar ile eşleşebileceğini umuyor.
Kaynak: eandt.theiet