Geliştirildiği günden beri yapay zekânın insanlara yardım ettiğini biliyoruz ancak tüm insanlığa ayrımcılık yapmadığını da söyleyemeyiz. Siyahi kişilere karşı etnik köken veya gelir durumu odaklı birçok ayrımcılığa denk geliyoruz. Amerika’da görev yapan Liz O’Sullivan gibi araştırmacılar bu durumu farklı algoritmalar geliştirerek aşmaya çalışmasına rağmen etik sorunu halen gündemden düşebilmiş değil. Hatta metaverse gibi teknoloji merkezli yeni girişimlerin geliştirilmesiyle birlikte her geçen gün yapay zekânın etikliği sorusu daha çok tartışılıyor.
Yapay zekâ ve sanal gerçeklik gibi diğer teknolojilerin birçok insanı farklı ve kolaylaştırılmış deneyimler ile tanıştırdığını belirttik. Peki, bu gelişmelerden engelli insanlar nasıl etkilenmiş olabilir? Akıllı robot süpürgeler veya sanal gerçeklik gözlükleri geliştirilirken araştırmacılar, teknolojiyi engelli insanlara uygun olarak mı tasarladı yoksa o insanlar da ayrımcılık yapılanların arasına mı eklendi?
IBM Erişebilirlik Araştırması’nın gerçekleştirdiği bir çalışmada araştırmacılar, yapay zekâ sistemlerinde engelli kişilere karşı teknolojinin davranış biçimini inceledi. Bu araştırmadan elde edilen sonuçlara göre özellikle metaverse gibi tüm dünyayı değiştirebilecek potansiyele sahip teknolojik sistemlerin, bütün insanlığa hitap edebilmesi ve azınlıktaki gruplara karşı ayrımcılığı önlemek için dikkatlice tasarlanması gerekiyor. Engelli insanlar, yapay zekâ sistemleri tarafından haklarından mahrum edilme riski altında olabilir mi? Yoksa bu yeni teknolojiler günlük hayatlarına yardımcı mı oluyor?
İletişim ve İnsan
Echo, Alexa ve Siri gibi yapay zekâ destekli sesli asistanlar, engelliler için yeni erişilebilirlik araçları oluşturuyor. Yalnızca sesli komutlar ile günlük hava durumu, Galatasaray-Fenerbahçe maç skoru gibi birçok bilgiye ulaşabildiğimiz bu sesli asistanlar sayesinde engelli kişiler bilgiye daha kolay ulaşabiliyor.
Konuşma engeli bulunan insanlar için ise yapay zekâ farklı bir çözüm sunuyor. Dikte olarak bildiğimiz konuşmamızı metne çeviren veya metni konuşmaya çeviren teknoloji, konuşma zorluğu çeken kişilerin iletişim kurmasında büyük rol oynuyor. Google Parrotron veya Voiceitt gibi yapay zekâ destekli teknolojiler, insanların zaman içinde telaffuzunu öğrenebiliyor ve eğitimini tamamladıktan sonra kullanıcının sözlerini sesli veya metin mesajları biçiminde normal bir insanın konuşmasına çevirebiliyor. Bu sayede konuşma bozukluğu olan kişiler ile diğer insanlar, anlama güçlüğü olmadan ve akıcı bir şekilde konuşabiliyor.
Konuşma bozukluğu olan kişilere ek olarak işitme engelli kişilerin de hayatını oldukça kolaylaştıran teknolojik araçlar görmemiz mümkün. İşitme engelliler için Google Çeviri olarak da bilinen GnoSys, işaret dilindeki hareketleri kamera aracılığıyla algılayarak metne ve konuşmaya çevirebiliyor. Aynı şekilde uygulama, konuşma veya metni işaret diline çevirme özelliğine de sahip.
Yapay zekâ, görüş alanında sorun yaşayan kişilerin de dünyasını değiştiriyor. Microsoft’un geliştirdiği Seeing AI uygulaması; metinleri okuyarak, görüntüdeki insanın nasıl göründüğünü açıklayarak, insanların hissettiği duyguları ağlama gibi yüz ifadelerinden tanıyarak dünyayı, görme engelli insanların anlayabileceği bir şekilde anlatıyor. Geliştirilen yeni teknoloji; kitap, gazete ve akıllı telefon ekranları gibi herhangi bir basılı veya dijital metni seslendirebiliyor. Bu sayede, görme engelli kişiler günlük hayat aktivitelerini çok daha rahat bir şekilde gerçekleştirebilirken iletişim konusunda da diğer insanlar ile mesajlaşma gibi seçenekleri tercih edebiliyor.
Programlar ile Erişilebilirliği Artırmak
Yapay zekâ teknolojisi, sınırlı hareket imkânına sahip insanları güçlendirebilir. Microsoft’un organize ettiği Erişilebilirlik için AI programı, engelli bireylerin işte ve günlük yaşamda karşılaştıkları birçok fiziksel zorluğa çözümler geliştirmek için yapay zekânın kolaylaştırıcı potansiyelini kullanıyor. Örneğin, görme engelli birey iş yerinde yemekhaneye gitmekte zorlanıyorsa görüntü işleme algoritmalarıyla, o kişiye sesli asistanlık yapılabilir. Microsoft’un gerçekleştirdiği bu girişim; engelli insanların, günlük yaşamda ve iletişimde diğer kişilerden bağımsızlığını ve iş yerindeki imkânlarını artırmayı hedefliyor.
Yapay zekâ destekli kendi kendine giden arabalar gibi tüm otonom araçlar, evden dışarı çıkmakta güçlük çekene engelli bireyler için inanılmaz bir hareket özgürlüğü vaat ediyor. Google’ın geliştirdiği Waymo, Uber, Lyft gibi şirketler ile engelli kişilerin sınırları ortadan kaldırılabilir ve görüşünde problemi olan insanların da dahil olmak üzere herkesin araba ile seyahat etmesi mümkün kılınabilir.
Günlük Yaşamda Yapay Zekânın Etkisi
Yapay zekâ destekli yardımcı teknolojiler, engelli insanlar için hayatlarında gerçek bir fark yaratarak, onları günlük yaşam aktivitelerinde destekliyor ve yeni sosyal beceriler kazanmalarına yardımcı oluyor. Normalde evinden çıkması çok zor olan felçli birey, otonom arabasıyla iş yerine gidebilir. Daha sonra, beynindeki sinyalleri okuyarak yazıya dönüştürmeye yardımcı olan teknoloji ile diğer insanlar ile iletişim kurabilir ve bu şekilde hayatı boyunca evde kalmaktansa sosyal hayata dahil olabilir.
Yapay zekâ ile desteklenen sektörler genişlemeye devam ettikçe, felçli bir bireyin yürüyebilmesi gibi engelli insanların karşılaştığı en karmaşık zorlukların üstesinden gelinebilir. Gelecekte bütün bu sorunların ortadan kalktığı ve yapay zekâ destekli teknolojiler ile engelli insanların günümüzde gerçekleştiremediği etkinlikleri gerçekleştirdiği bir dünya düşüncesi kulağa hoş geliyor!
Kaynak: Smartclick, Medium