İlk yapay zekâ algoritması geliştirildiğinden bu yana akıllara gelen soruların başında “Yapay zekâ, insan aklını geçebilecek bir noktaya gelebilecek mi?” geliyordu. Kimi araştırmacılar bu durumu bir inovasyon olarak adlandırıp olumlu bir yenilik gibi görmüş olsa da bazı araştırmacılar da insanlığın sonu olarak görüyordu. Günümüzde Google, Apple gibi büyük şirketlerin geliştirdiği yapay zekâ algoritmaları insanı satranç gibi birçok akıl oyununda yenebiliyor. Bu durumun da gösterdiği üzere, en azından hayatımızın tamamında da olmasa bir kısmında yapay zekâ üstünlüğü bulunuyor. Artık insanlığı tehdit eden bir başka unsur daha bulunuyor: Biyolojik zekâ.

Biyolojik zekâ temsili bir görsel

Yapay zekânın geliştirilmesi için araştırmacılar milyonlarca parametre kullanıyor ve bir yazılımın insan gibi düşünmesini sağlıyor. Ancak biyolojik zekâda ise durum çok farklı. Bilim insanları, hücrelerin bir araya getirilmesiyle oluşturulan biyolojik zekânın insan aklını yapay zekâdan çok daha kolay bir şekilde taklit edebileceğini belirtiyor.

Biyolojik Zekâ Nedir?

Avustralya merkezli araştırma şirketi Cortical Labs’te çalışan bilim insanları beyin ile ilgili olan (nöral) kök hücreleri silikon bazlı elektrotlarla birleştirerek birtakım deneyler gerçekleştirdi. Bu araştırmalardan elde edilen sonuçlara göre yarı biyolojik bir nöral ağ kurmak mümkün olabilirdi. Simüle edilmiş bir oyun ortamında doğal öğrenme imkânına sahip olan bu nöral ağ biyolojik zekâ adı verildi. Sonucunda ise insanlığa tehdit unsuru olabilecek yeni “yapay bir zekâ” geliştirilmiş oldu.

Bilim insanlarının biyolojik zekâyı test ettiği Pong oyun ortamı, masa tenisini taklit eden 2 boyutlu bir bilgisayar oyunu olarak karşımıza çıkıyor. Oyunda topu kontrol edebilmek için oyuncular kendi taraflarında bulunan çubuğu kontrol ediyor ve karşı tarafta bulunan deliğe topu sokan taraf oyunu kazanıyor. Cortical Labs’deki araştırmacılar, kontrol çubuğunu yapay nöron ağı ile senkronize etmeyi başardı. Sonrasında ise biyolojik zekâ, Pong oynamak için çubuğun nasıl kontrol edileceğini kendi kendine deneme yanılma yöntemiyle öğrenebildi ve karşısındaki oyuncuyu yendi. Sonuç olarak, bu yarı biyolojik nöron ağının yapay zekâ algoritmalarından çok daha hızlı bir şekilde öğrenebildiği ortaya çıktı. 

Biyolojik zekâ yardımıyla yenilen Pong oyunu

AI’yı Alt Edebilir mi?

Bu soruya henüz tam olarak net bir cevap veremiyor olsak da birkaç tahminde bulunmamız mümkün olabilir. Yapay zekânın herkes tarafından kullanılabilir bir düzeye ulaşması için milyarlarca veri ile eğitilmesi ve test edilmesi gerekiyor. Bu geliştirme süreci de hem maliyetleri hem de üretim süresini bir hayli uzatıyor. Biyolojik zekâ ile bu kayıplara bir son verilebilir. Yapay zekâda kullanılan verilerin yalnızca %1’i ile eğitilebilen biyolojik zekâ sistemleri şirketlerin bir numaralı tercihi hâline gelebilir.

Öte yandan, geliştirilen sistem çok yeni olduğu için hangi alanlarda etkili olabileceği henüz bilinmiyor. Gelecek yıllarda yapılacak araştırmalar ile bilim insanlarının sistemin yararlı olduğu alanların tespit etmesini ve geliştirmeye başlaması planlanıyor.

Kaynak: Medium

Share:

administrator

Robert Kolej’de 12. sınıf öğrencisi olan Can, yapay zekanın ve kodlamanın içinde bulunduğu projelerde yer almayı seviyor. Kendini geliştirmek için programlar kodluyor ve uygulamalar hazırlıyor. Ayrıca, ekonomi alanına da ilgi duyuyor ve borsayı takip etmeyi seviyor. Yeni şeyler öğrenmeye ve araştırmaya karşı isteği, onun geleceği araştırmasını ve bu konular hakkında yazılar yazmasını sağlıyor.